Resolved traduction Turc
1,370 traduction parallèle
I hope everything's resolved.
Herşey çözümlenmiştir umarım.
Hindenburg is dying and we've not yet resolved the issue with Röhm.
- Dostumuz ölüyor. Sonuçları olumsuz olabilir.
Wait a moment that I resolved the problem
- londra, sanırım sorun çözdük.
Everything wholly may be resolved
her alarmın zayıf bir noktası vardır.
Taking into consideration the strange disappearance of Ferdishenko, which of itself had aroused our suspicions, we both resolved to search Keller, who was lying sleeping like a top.
Ferdişçenko'nun garip bir biçimde ortadan kaybolduğunu düşününce,... ikimiz de bir an ondan kuşkulandık,... ve Keller'in üzerini aramaya karar verdik. Ölü gibi uyuyordu.
Unfortunately, they never resolved this issue.
Ne var ki, bu meseleyi hiç bir zaman çözememişlerdi.
I resolved this problem I have no dream any more
Sorunu çözdüm : Hiç rüya görmüyorum.
He says if people can carry out Even only 1 / 5 possibility All the problem of mankind will be resolved
Derdi ki, " İnsan başarırsa olasılıklarından beşincisi olarak insanlığın bütün sorunları çözülecektir.
For my part, I'm confident that if you explain yourself with your usual candour and clarity, all questions will be resolved to the satisfaction of everyone here.
Bence her zamanki içtenliğiniz ve yalınlığınızla kendinizi açıklarsanız tüm sorular, herkesi memnun edecek şekilde yanıtlanacaktır.
You will remain in custody as the president has ordered until this matter is resolved.
Bu iş hallolana kadar Başkan'ın emrettiği gibi gözaltında kalacaksınız.
Step outside until we get the situation resolved.
Biz durumu halledene kadar dışarıda kalmanız gerekecek.
Ryan and I feel you shouldn't be here until the situation with your father is resolved.
Ryan ve ben babanın içinde bulunduğu mesele çözülene kadar burada olmaman gerektiğini düşünüyoruz.
I apologize for the disturbance, we had an emergency situation, but we have resolved the problem.
Rahatsızlık için özür dilerim. Acil bir durum çıktı, ama sorunu çözdük.
Most cases like this are resolved within six months.
Buna benzer çoğu vaka altı ayda çözülüyor.
Acidosis is resolved with induced methemoglobinemia.
Asidoz indüklenmiş methemoglobinemi ile çözüldü.
Her dehydration has resolved.
Su kaybı giderildi.
At least until the current situation is resolved.
En azından şu anki durum çözüme kavuşana kadar.
I probably won't be around after the current situation is resolved.
Şu anki durum düzeldiğinde belki de burada olmayacağım.
The government changes hands so often... everything will probably be resolved by the time we're done.
Hükümet devamlı el değiştiriyor. İşimiz bitene kadar bütün sorunlar çözülmüş olur.
We've got seats all saved. Yes, but we didn't know if the whole seating issue had been resolved.
Yer meselesi halloldu mu emin olamadık da.
As long as the situation gets resolved, right?
Sadece bu olayı halletmemiz gerekecek..
Go on. MacDonald seems resolved to continue his battle with Kinvares after he leaves the ship.
MacDonald, gemiden ayrıldığında bile Kinvaras'la olan savaşını yazmış.
His leukocytosis has resolved.
Lenf sayısı düzeldi.
Problems in three London mosques were resolved by the communities.
Londra'da 3 camideki sorun kendi cemaati tarafından çözüldü.
If Curtis had been a terrorist, you wouldn't have questioned how we resolved it.
Curtis bir teröristti. Bu yüzden kararlarımızı sorgulayamazsın.
- The situation can be resolved peacefully.
- Bu durum barışçıl şekilde çözülebilir. - Nasıl?
If talks are resolved in the time allotted to determine the viability of the mine, you're giving up nothing by letting him try.
Eğer pazarlıklar madenin verimliliğinin belirlenmesi için verilen zaman içinde bitirilirse, ona denemesi için bir fırsat vererek bir şey kaybetmiş olmazsınız.
You know, many psychologists agree, until the core maternal relationship is resolved, most men are doomed to repeat dysfunctional childhood patterns.
Psikologlar, erkeklerin anneleriyle kurdukları çekirdek ilişkiyi oturtana dek çocukluklarındaki davranış bozukluklarını tekrarlayacakları konusunda hemfikir.
This needs to be resolved, and quickly.
Bu iş bir an önce halledilmeli.
That misunderstanding was resolved over a year ago.
O yanlış anlaşılma bir sene önce halledildi.
Resolved and exonerated provided you agreed to leave Boston General, and take your little rat study with you.
Davanın çözümlenmesi ve aklanman sen Boston General'i terketmeyi kabul ettikten ve o... sıçan çalışmanı yanına aldıktan sonra onaylandı.
Now obviously I can't force you to do anything, but I would suggest you leave the building... until this matter is resolved.
Sizi zorlayamam ama tavsiyem binayı hemen terk etmeniz.
We'll set up surveillance and stay with you until the situation is resolved.
Evinizi gözleyeceğiz ve olay sonuçlanana dek yanınızda kalacağız.
The belief that nature could be calculated leads to the conclusion that humans can be resolved into simple machinery.
Doğanın hesaplanabileceği inancı bizi, insanların basit makinelere dönüştürülebileceği varsayımına götürür.
So I resolved to inquire into the secret lives of those five persons falling through the air at that moment and to surprise the reasons of theirtaking off.
Uçuruma yuvarlanan beş kişinin gizli hayatlarını araştırmaya karar verdim ve aramızdan ayrılmalarının nedeni, beni şaşırttı.
I have resolved that only that chain will do. "
Sadece o zincirin işe yarayacağını anladım.
Reconciliation of the married individual`s desire for a variety of sexual partners and the maintenance of a stable marriage presents a problem, which has not been satisfactorily resolved in our culture.
Evli bireyin çeşitli seks partnerleri arzusu ile düzgün bir evliliğin korunması arasındaki uzlaşma problem yaratmaktadır. Bu konu kültürümüzde tatmin edici bir boyutta çözülmemiştir.
It was firm, it was adamant, it was resolved.
Serttir. Kesin çözümdür.
It was resolved.
Nihai çözümdür.
Couple questions that never got resolved...
Cevaplanamayan bazı sorular var.
We're not anywhere near getting any issues resolved.
Hiçbir sorunu çözemiyoruz.
Bring me Crichton's head and all differences between us will be resolved.
Bana Crichton'ın kafasını getirin ve aramızdaki tüm farklılıklar çözülsün.
The matter has been resolved.
Milton'daydım.
He expects the matter will be resolved with no further loss of life.
Bu olayın daha fazla can kaybı yaşanmadan çözülmesini istiyor.
Publicly, I announced that I had resolved to set out on a pilgrimage to Mecca but privately I made arrangements to journey to Syria.
İnsanlara Mekke'ye hacılık için gideceğimi söyledim ama gizlice Suriye'ye gitmek için hazırlık yaptım.
Root's matter is resolved.
Root'un sorunu halledildi.
You never resolved it with him, did you? Nothing to resolve.
Çözecek bir şey yoktu.
But I resolved I wouldn't die,
Ama direndim.
I don't remember it being fully resolved either.
- Tamamıyla halledildiğini hatırlamıyorum.
- those issues are resolved.
Onunla olan tüm meselelerimi hallettim.
I want it resolved.
Bu işin çözülmesini istiyordum.