Rested traduction Turc
708 traduction parallèle
When you're rested and feel better, I'm going to take you home.
Dinlenip kendini daha iyi hissettiğinde seni eve götüreceğim.
Well, good night, Constance. I hope you feel rested in the morning.
İyi geceler, Constance, umarım sabaha iyi dinlenmiş olursun.
His eyes rested on my niece's bowed profile which was always severe and impassive
Gözlerini yeğenimin her zaman sert ve kayıtsız olan sırtı dönük duruşuna dikerdi.
I have to feel rested to rest.
Dinlenmek için dinlenmiş hissetmeliyim.
Apparently, whoever got shot rested against that wall.
Anlaşılan, yaralanan adam karşı ki duvarın önünde biraz beklemiş.
Maybe after you've rested awhile you'll feel better?
Biraz dinlenirsen belki kendini daha iyi hissedersin, ha?
Do you feel more rested now, my dear?
Şimdi daha iyi hissediyor musun, tatlım?
I feel so good and cool and rested.
Çok hafiflemiş ve dinlenmiş hissediyorum.
Yes, perhaps you're right. Maybe if you rested a while.
- Belki bir süre dinlensen geçer.
I rode him two days like this when he should have rested and throwed it off.
Onu bu şekilde tam iki gün sürdüm mutlaka dinlenmeli.
- You can't go now, not till you've rested.
- Dinlenmeden gidemezsin.
I beg you to postpone the audience until he is rested.
Biraz dinlenene dek görüşmeyi ertelemenizi rica ediyorum.
All right, you've rested.
Pekala, yeterince dinlendin.
As for the delay, I can explain that I was so upset by the occurrence that I went straight home and rested.
Gecikme için de, olayın sinirlerimi çok bozduğunu, eve gidip dinlendiğimi söylerim.
When you are rested, you will consider and reveal the truth to yourself.
Dinlendiğinizde, biraz düşünecek ve doğruyu bulacaksınız.
We just rested a little while ago.
Daha biraz önce dinlendik.
When your horses tire, they're rested.
Atların yorulunca dinlendiriliyor.
I think it'll be better if you rested.
Senin dinlenmenin daha iyi olacağını düşünüyorum.
Are you rested..?
Dinlendin mi..?
My horses should be rested now.
- Atlarım artık dinlenmiştir.
You knew Jessie always rested in the afternoon.
nın yapması gereken tek şey Jessie'nin kestirmek için yukarı çıkmasını beklemek, merdivene tel bağlamak ve bırakıp alışverişe gitmekti. Jessie'nin öğleden sonra hep dinlendiğini biliyordun.
You'll have nothing to do on board but eat, sleep, and get completely rested.
Gemide sadece yiyip içip uyuyacak, tamamıyla dinleneceksin.
Tell her we'll bring him in easy as soon as he's rested up.
Ve dinlendiği zaman geri getireceğimizi de söyleyin.
And his arm was asleep because his head had rested on it instead of a pillow.
Başının altında yastık yaptığı kolu uyuşmuştu.
Later, after she's rested.
Önce biraz dinlensin.
But they'll be well rested.
Ama onlar dinlenmiş olacak.
Lieutenant, if you've rested your case, proceed with the summation.
Teğmen, eğer savunmanızı bitirdiyseniz, kapanış konuşmanıza gelin.
You stood apart from the others... by a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Diğerlerinden ayrı duruyordun... taş tırabzanın yanında... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
You were alone, apart... almost leaning against a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Yalnızdın, ayrı... yaslanırcasına duruyordun taş tırabzana... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
The slaves rested before starting the work day.
Köleler günlük işlerine daha başlamadan yorulmuş oluyorlar.
A large part of the defense's case rested on the telling fact that Mrs. Mortar would not appear in court to confirm, explain, or deny those remarks.
Savunmanın en güçlü kozu senin tüm olan biteni doğrulamak, değiştirmek ya da yalanmak için mahkemede olmaman oldu...
- Oh, I'm rested enough.
- Yeterince dinlendim.
The cream of the German war machine, rested and ready was to spearhead the attack.
Dinlenmiş ve savaşa hazır en iyi Alman kuvvetleri saldırıya öncülük edecekti.
I want you as well-rested as possible.
İyice dinlenmenizi istiyorum.
Mr. Gary, perhaps Marshal McCabe can share your quarters until he's rested sufficiently to return to his more lucrative duties in Tascosa. - Fine.
Bay Gary, McCabe Tascosa'da önemli görevlerine dönmeden senin yanında dinlensin.
I was dead tired, so I rested on a bench.
Felaket yorulmuştum, bu yüzden kendimi banka attım.
Risen upright, my rested eyes I moved around, and searched with fixed ken, to know what place it was wherein I stood. "
Aralandı, etrafta gezindi dinlenmiş gözlerim,.. ... ve bakındı kıpırtısız şekilde,.. ... neredeyim, nerede duruyorum bilmek için. "
Time you rested too, Miss Callender.
Sizin de dinlenme vaktiniz Bayan Callender.
"Filumena, you must rest." And I rested.
"Filuména sen dinlenmelisin." dedin. Tamam dinlenelim.
In the center, along an 88-mile front a few battle-weary American divisions rested in a quiet sector.
Merkezde, 150 km'lik bir cephede birkaç Amerikan saldırı birliği dinleniyordu.
We rested and healed our wounds.
Dinlendik ve yaralarιmιzι iyileştirdik.
And rested.
Dinlendiler.
I feel rested.
Dinlendim.
The thousand things will keep till morning, when I'm rested, calm
O binlerce şey sabaha kadar bekleyebilir. Dinlenince daha sakin olurum.
And on the seventh day God rested... from all His work which He had made.
Ve Tanrı yaptığı tüm işlerden yedinci günde dinlendi.
When we are rested, we wake.
Dinlenince kalkarız.
The ark rested in the 7th month, of the 17th day of the month... upon the mountains of Ararat.
Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ağrı Dağı üzerine oturdu.
Healthy, rested, alive!
Sağlıklı, dinlenmiş, canlı!
Well, I'm rested now and ready for anything.
Dinlendim.
Not till I've bathed and rested.
En azından banyo yapıp, dinlenene kadar!
I am well rested.
Ben bir esirim.