Rising traduction Turc
3,177 traduction parallèle
Libra, Libra rising.
Terazi burcu. Yükseleni de terazi.
Because the only thing you cared about was rising up the ranks of the Authority.
Kafayı Otorite'de kariyer yapmaya takmıştın da ondan.
His temperature is rising. 81.3 F.
- Vücut ısısı artıyor. 27,38 derece.
Pulse rising to 95 bpm.
Nabız 95 bpm'e yükseldi.
This person is destined to be a rising star here at Donovan Decker.
Bu kişi, burada, Donovan Decker'da mükemmel yükselecek bir kişi olduğunu kanıtladı...
The rising sea also cut off areas of high ground, creating the 600 islands that dot the lagoon.
Yükselen deniz, yerin yüksek kesimlerini de ana karadan ayırarak bu lagünün içinde 600 adet ada meydana getirir.
When the ice sheets began to melt, the growth of corals kept pace with the rising seas, blocking off the waters of the lagoon.
Buz örtüsü erimeye başladığında lagünün sularını engelleyen yetişkin mercanlar yükselen denizle tempo tuttular.
These "continental islands", as they're known, are essentially pieces of mainland cut off by the rising water.
Kıtasal ada olarak bilinen bu yerler aslında yükselen sularla bağlantısı kesilen anakaranın bir parçası.
It's marshy all along the banks of the river, sir, rising up to Thiepval on the one side and to Hawthorn Ridge on the other.
Nehrin kenarları boydan boya bataklıktır, efendim, bir tarafında Thiepval, öbür tarafında Hawthorn Tepesi bulunmaktadır.
Heat was rising.
- Ortalık karışıktı. Hepsini getiremedim.
Hey, Walter, her temperature's rising rapidly.
Kızın ateşi hızlı şekilde yükseliyor.
They are a growing band, rising up against all authority, including the Crown.
Gittikçe büyüyen bu grup, tüm otoritelere karşı çıkmakta, buna taht da dahil.
A rising star in PsyOps.
Psi-operasyonlarında yükselen bir yıldız.
Someone rising clear above the muck for me, reaching for beautiful things.
Birileri üzerimdeki çamuru temizlediğinde altındaki güzel şeylere ulaşır.
You know, Mother Earth is also having a "housewarming" party, too, only hers ends with humankind at the bottom of a rising ocean, passing through the digestive tract of a stingray.
Toprak Ana da yeni evi kutlama partisi veriyor. Yalnız onunki, insanoğlunun yükselen okyanusun dibinde kalması ve bir vatozun sindirim borusundan geçmesiyle sonlanıyor.
If you wait 72 years, the day of the rising of the Pleiades will be one day earlier.
Eğer 72 yıI beklerseniz Pleiades gökyüzünde bir gün önce görülür.
Without rising a suspicion.
Şüphe uyandırmadan.
Dust devils seem to be rising from the lake.
Bu toz hortumları gölden çıkıyormuş gibi görünüyor.
The storks need rising currents of hot air to soar but these thermals can't form over water.
Leylekler süzülebilmek için termik denen sıcak hava yükselişlerine ihtiyaç duyarlar. Fakat suyun üzerinde termik oluşmaz.
An outcrop rising from the sea, the Princes'Islands.
Aniden ortaya çıkmış gibi duran adalar.
Air rising from her wingtips gives a boost to those following in her wake.
Kanat uçlarından yaydığı hava akımıyla peşindeki yavrularını takviye ediyor.
As the sun appears, the dry riverbed creates eddies of rising hot air.
Güneş ortaya çıkınca kuru nehir yatağından yükselen sıcak hava girdaplar oluşturur.
He is particularly worried by turbulence from hot air rising from the sun-baked runway.
Özellikle güneşin vurduğu pistten gelen sıcak hava akımından endişeli.
Thermals rising from the rocks gives them the boost they need to make it to the mainland.
Sıcak hava akımları kayalardan yükselip, anakaraya geçiş için onlara ihtiyaç duydukları yükselmeyi sağlıyor.
Rising above.
Üstesinden geliyorum.
And like a phoenix rising from the ashes,
Aynı Anka kuşunun küllerinden doğması gibi.
When the sun is powerful and flows are rising to the surface there is an extraordinary phenomenon, so immense that it is visible from space,
Güneş ışınları güçlendiğinde ve akıntılar yüzeye çıktığında olağanüstü bir doğal olay meydana gelir. O kadar muazzamdır ki, uzaydan görünebilir.
Seals and birds hunt the small fish around the rising water of life.
Fokbalıkları ve kuşlar, yükselen suyla gelen balıkları avlarlar.
Rising bright
Işığa batıp çıkmış
Sodom rising by the sea!
Sodom deniz kenarından doğup yükseliyor!
End tidal CO2 is rising.
Son tidal karbondioksit artıyor.
There's a lovely little train of them just rising to the top and forming a little pocket of gas.
İşte sevimli küçük baloncuk sırası en üste doğru yükseliyor ve küçük gaz boşluğu oluşturuyorlar.
Rising from the ashes, about to become a millionaire for the second time.
Birkaç saniye sonra küllerinden doğup yeniden milyoner olacağım.
Morgan's a rising star.
Morgan parlayan bir yıldız.
♪ rising'up, back on the street ♪
* Sokaklarda büyüdüm *
♪ rising'up to the challenge of our rival ♪
* Rakibine karşı koymaktır amaç *
Perhaps if you acquired shares in that mentality, your star would be rising as fast as David's.
Belki de bu konuda sen de onun gibi düşünseydin senin yıldızın da David'inki kadar hızlı parlardı.
A slippery rock in a rising tide.
Gelgitte kaygan bir kaya misali.
I'm an Aquarius with Gemini rising, and from the province of Catania.
Kova burcuyum, yükselenim ikizler, ve Katanya'dan geliyorum.
"1 1, 12, 13. The heat's rising."
11, 12, 13, ateş yükseliyor.
"1 1, 12, 13..." "1 1, 12, 13. The heat's rising."
11, 12, 13... 11, 12, 13, ateş yükseliyor.
That's like telling her, I'm a rising star and she's just the crazy baggage holding me back.
Ben parlayan bir yıldızım, o da bir yük demek gibi olur.
With national birth rates at record lows, such social trends are a rising problem.
Doğum arttıkça böyle sosyal eğilimler birer sorun teşkil ediyor.
It's Jupiter rising.
- Jüpiter yükseliyor. - Neden?
I will prove beyond a shadow of a doubt that these events have nothing to do with Jupiter, or any other planet, rising.
İyi bir uyku çekip, şöyle güzel bir kahvaltı yapıp Pentagon'un izlemesinden yakayı sıyırıp, yarın sabah bu olayların Jüpiter ya da başka herhangi bir gezegenin yükselmesiyle alâkası olmadığını kesin olarak ispatlayacağım.
Dadda, Amma's temper is rising.
Dede, annemin sinirleri tepesinde.
Due to rising energy costs, we think this program will help us hedge our exposure.
Enerji giderlerindeki artışı düşünürsek, bizce bu program kendimizi korumamızı sağlayabilir.
20 %. Still rising.
- Yüzde 20, hâlâ artıyor.
The sky's already darkening, the ash plume rising higher and higher.
Hava şimdiden karardı, kül bulutu gittikçe yükseliyor.
♪ rising'up ♪ yeah.
Oldu. - Evet.
♪ rising'up to the challenge of our rival ♪ Sing.
Söyle.