English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ R ] / Roars

Roars traduction Turc

502 traduction parallèle
[Roars] Stiles reacts pretty severely to Scott becoming a werewolf.
Stiles, Scott'ın bir kurtadama dönüşmesine oldukça ciddi tepki verdi.
[Roars] Isaac breaking out of jail, trying to kill Stiles... this is the first time you see an Alpha interacting with their beta.
Isaac'in hapisten kaçıp Stiles'ı öldürmeye çalıştığı sahnede ilk defa bir Alfa'nın Betası ile iletişime geçtiğini gördünüz.
"American ship Ranger," roars Jones, and up go his colors.
"Amerikan gemisi Ranger," diye bağırdı Jones. O da bayrak çekti.
Now could I, Casca, name to thee a man most like this dreadful night that thunders, lightens, opens graves and roars.
Şimdi Casca, bu belalı geceye çok benzeyen yıldırımlar, şimşekler saçan,.. ... mezarları deşen, meclisin aslanı gibi kükreyen bir adamdan söz edeyim mi sana?
You step on the accelerator she roars!
Gaza basıyorsun ve kükremeye başlıyor!
The rocket roars but doesn't move.
Roket gürler ama hareket etmez.
( BUS ENGINE ROARS )
( OTOBÜS MOTORU GÜRLER )
Then it roars, and we are running!
Sonra kükredi ve biz kaçmaya başladık! Tanrım! Koşuyorduk!
( Tiger roars )
( Tiger roars )
That's the way the cannon roars, Cash, promotion-wise and career-wise.
Binbaşı mı efendim? Toplar gümbürdeyince böyle olur Cash. Terfi alır, yükselirsin.
A turnout of Bostonians unsurpassed in numbers and enthusiasm roars its welcome for Al Shepard followed by Gus Grissom sharing the popular tribute with their fellow astronauts of Project Mercury.
Boston'luların, eşi görülmemiş bir kalabalık ile katılım gösterdiği bu coşkulu karşılamada, Al Shepard ve Gus Grissom iltifatlarını Merkür Projesindeki astronotlarla paylaşıyorlar.
The hot wine steams, the yule log roars, and we're the fat that's in the fire.
Sıcak tüten şarap, Noel'de kesilen ağaçların gürültüsü,.. ... ve ateşteki yağ gibiyiz.
Each week, for six days a week... it rages and roars like a lion... throwing up rocks in an endless storm... stoning anyone who should try to cross over.
Her hafta, haftanın altı günü bir aslan gibi kabarıp kükrermiş karşıdan karşıya geçmek isteyenlere sonsuz bir fırtınada, kayaları fırlatırmış.
It's sent your way by the makers of Goo Goo, the goodest candy bar in the world, and King Leo pure stick candy, the candy that roars with flavor.
GooGoo'yu yapanlar size sunuyor dünyanın en lezzetli şekeri ve King Leo saplı şeker, lezzetten kükreyen şeker.
Believe me, Caesar, the one we have is hard enough to live with! ( CROWD ROARS )
İnanın bana Caesar, biz bir taneyle bile zor geçiniyoruz zaten!
It roars like an angry caged animal.
Kafese tıkılan kızgın hayvanlar gibi kükrüyor.
They put in a devil machine, it roars and barks, nobody can sleep.
Şeytani bir alet getirdiler, yeri göğü inletiyor, kimse uyuyamıyor.
As he roars away, he leaves his own light waves stretched out behind him.
Hızla giderken, uzayan ışık dalgalarını arkasında bırakıyor.
And when the forest stands on the hills like a herd of animals, the wind runs around the herd and roars through it.
Orman, tepelerde toplanmış hayvan sürüleri gibiyken rüzgâr sürüyü çevreler ve içe doğru üflemeye başlar.
When the forest stands on the hills like a herd of animals, the wind runs around the herd and roars through it.
Orman, tepelerde toplanmış hayvan sürüleri gibiyken rüzgâr sürüyü çevreler ve içe doğru üflemeye başlar.
I get in the house, my Dad roars from the bedroom,
Eve geldim ve babam yatak odasından şöyle bağırdı ;
[Crowd roars]
[Crowd roars]
She roars, and she shakes the rafters!
Kükrüyor, kirişleri sallıyor!
And the last lion roars at the last dusty fountain,
* Ve son aslan kükrerken * son kurumuş pınarın başında
[Camel roars]
Türkçe Altyazı : selami55
- [Roars ] - [ Shrieks] Hey!
Hey!
He roars into the ring! He strikes!
Saldırdı Arenaya dalıp
The land roars at Otwani.
Otwani'de toprak kükrer.
Ma roars at it.
Annem kahkahalar atıyor.
When the river roars, what's it trying to say?
Nehir kükrediğinde ne söylemeye çalışır?
When the river roars...
Nehir kükrediğinde...
" The lion don't sleep tonight And if you pull his tail he roars
" Arslan bu gece uyanık Ve kuyruğunu çekersen kükrer
[Engine roars]
[Motor kükrüyor]
[Jet engine blasts, roars]
[Jet motoru patlar, gürler]
[roars] Sean!
Sean!
[Engine Roars]
[Motor gürültüsü]
The fires burn deep, my knight, as passion roars within me.
Alevler derinden yakar, şovalyem ihtirasın çığlıkları içimden akar.
- L-I miss you too. - [Roars]
Ben de, ben de seni özledim.
The thunder roars in the rain.
* Şimşek yağmurla coşar.... *
Like waves lap, stars shine or twinkle, and wind roars.
Mesela ; dalgalar çarpar, yıldızlar parlar ya da göz kırpar, rüzgar uğuldar.
The L that roars by at 3 : 00 a.m. like a cast-iron wind.
Sabahın 3'ünde şiddetle uğuldayan El rüzgarına.
This city that roars down on you.
İnsanın üstüne doğru kükreyen bu şehre.
The Clermont express roars by.
Clermont ekspressi geçer.
As long as my heart beats loud, the Genki-dama roars!
Genki Dama kükremesi, nasılda göğsüne çarpıyor!
" Roars, screams, bites.
"Kükrer, haykırır, ısırır."
- ( Crowd Roars ) - Kelvin Swings.
Kelvin sopasıyla vuruyor.
The crowd roars.
Kalabalık haykırıyor.
[Roars]
O, bir kurtadam avcısı ve Scott bir kurtadam.
( Roars )
Alfa'dan uzaklaşmak istediğini söylediğini sanmıştım.
( roars ) Hey.
- Hey, Kermit?
[engine roars] i see.
Anladım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]