Rode traduction Turc
2,275 traduction parallèle
"Never rode shotgun on a hearse before."
"Daha önce hiç bir cenaze arabasına eşlik etmemiştim."
And then Jimmy, he rode the bus since second grade.
Jimmy'le de ikinci sınıftan beri arkadaşlar.
You lίke ridίng a bike. You ain't rode a bike ίn a while'but ίt's gonna be okay.
Sen bisiklete binmeyi seversin.
Into the valley of death rode the 600.
Kendi eceline doğru hızla ilerliyor.
Him and, uh, Mary's brother rode out of town, and they were in a heck of a hurry.
O ve, uh, Mary nin kardeşi şehir dışına doğru at sürdüler, ve acele bir halt vardı.
Bottom line is, this kid was actually happy to bounce around on the balloon, while I rode away on his brand-new, tricked-out chopper.
Sonuçta ben onun allı pullu gıcır gıcır bisikletini sürerken çocuk gerçekten balonda zıplamaktan mutluydu.
I didn't know you rode. - Yeah, Seri, do me a favour?
Bilmiyordum kullandığını
So we rode our thumbs up here.
- Biz de otostop yapıp buraya geldik.
You know how I am today rode the scooter?
Kar motosikletiyle gezmeye gittiğimde ne gördüğümü biliyor musun?
Fuck him and the horse that rode over him.
Onun da, ezen atın da canı cehenneme.
- We never rode bicycles.
- Hiç bisiklet sürmedik.
I rode plenty, but I ain't never really drove a bus before.
Çok araba kullandım ama daha önce hiç otobüs kullanmadım.
Miss G, tell Fiamma about how you rode on elephants with rajas!
Miss G, Fioma'ya Hint Prensleriyle fillerin üzerinde nasıl gezdiğinizi anlatsanıza.
Rode away.
- Uzaklaştı.
I rode the Backdraft ride at Universal Studios like 74 times.
Üniversal Stüdyolarında at sırtına 74 kez falan bindim.
Rode a child too much Bob Eno's arms or what? Asshole.
Amcanı görmek için çok fazla seyahat mi ettin ne.
And after I rode home, after Dad died in the burning house, I came after Fane, but he got away.
Eve gidip, babamın yanan evde öldüğünü gördükten sonra Fane'in peşinden gittim fakat o ayrılmıştı.
Martha Dumptruck, Revenge of the Nerds, Hello Kitty. - They all rode the same bus.
Martha Dumptruck ineklerin intikamı ve merhaba kedicik aynı otobüse biniyormuş.
We couldn't be seen in public, so we rode in a cab until dawn and then made love.
Herkesin önünde olamazdık bu yüzden akşama kadar bir taksiyle gezdik ve sonra seviştik.
Well, we rode the elevator.
Asansöre binmiştik.
Tabitha never rode the outside groove like this.
Tabitha asla dış araziyi bu şekilde geçmedi.
Son of a bitch rode my ass for 20 miles, then tried to take me on the left.
Şerefsiz herif 30 kilometre kıçımdan ayrıImadı sonra beni soluna almaya çalıştı.
He rode off into the smoldering sky
Atını İhtişamlı gökyüzüne doğru sürdü,
Rode in on his horse, used all his force
Tüm gücünü kullanarak atını içeri sürdü
Rode my moped to the cemetery last week.
Geçen hafta benim mobiletle mezarlığa gittim.
I rode in the ambulance.
Ben de ambulansla geldim.
Then I walked back into the hotel and I rode the elevator up.
Sonra kalktım, otele gittim ve asansöre bindim.
My brother and I got on our bikes and we rode around the neighborhood, looking for his car.
Kardeşim ve ben bisikletlerimize binip mahallede onun arabasını arardık.
We got on our bikes and we rode home.
Bisikletimize atlayıp eve döndük.
E's been doing it since she rode shotgun on an actual stagecoach.
Posta arabasına yedek sürücülük yapıyordu ne de olsa.
Whoever it was, whoever rode him and broke him? That's a girl I want on me.
Ama onu sürüp, kıran kız her kimse üzerimde öyle birini isterdim.
And this morning, you rode the subway like a native.
Ve bu sabah, metroyu bir yerli gibi kullandığını söylemeliyim.
You remember you rode on my back before.
Hatırlasana sırtıma binmiştin.
I rode home from The Brian Lehrer Show, and I thought...
Bu akşam The Brian Lehrer Show'a, katıldım ve düşündüm ki
He rode his motorcycle without a helmet.
Kasketi olmadan motosikletine binerdi.
You rode your bike today?
Bugün bisikletle mi geldin? - Evet, evet.
- l rode my bike.
- Bisiklet sürdüm.
I mean, he rode in a converted fake car, and I did not even know, who...
Yani, sanırım hibrid bir araba kullanıyordu ve Ed Harts kim fikri bile yoktu...
You rode on this all the way from the highway?
Otoyoldan buraya kadar, jantın üzerinde mi geldin?
She rode off on that crazy horse I bought for her.
şu çılgın ata binerek uzaklaştı.
Been a while since anybody rode this bull to the eight-second mark.
Uzun süredir bu boğaya sekiz saniye binen yok.
They rode with William up to Oxnard on the day before the killing.
Cinayetten önceki gün William ile birlikte Oxnard'a gitmişler.
Camped that night, rode back the next day.
O gece kamp yapmışlar ve ertesi gün dönmüşler.
I pulled a hat over my eyes and went right in, and I rode all around on their elevators, checked out the stairs and the conference rooms.
Hiç kimseye çaktırmadan içeri girdim tüm asansörleri bindim, tüm merdivenleri ve konferans salonlarını gözden geçirdim.
Rode me about it every day.
Bu konuda her gün yazardı.
I took the boat, rode a donkey to bring it here. Pick it up!
Bunu buraya getirmek için denizler aştım, eşek sırtında yol aştım.
Look. If we did go through with this and this did happen. Which I'm sure would be one of the greatest things to ever happen to me in my life, and I am including the time I rode behind Chuck Norris on an escalator.
Bak eğer bunu gerçekten yaparsak, ki eminim hayatımdaki en güzel şeylerden biri olacaktır buna Chuck Norris ile birlikte aynı asansöre binmem de dahil.
I don't know, I guess they jumped them and rode off with it.
Bilemiyorum, Herhalde üzerine atlayıp, Jet Ski'yi kaçırmışlardır.
I've cleaned them, I've harnessed horses to them, but I've never rode in one. How did you come to work at the stable?
- Ahırda çalışmaya nasıl başladın?
Uh, not here, not the victim's home, his workplace, or the bus he rode to work this morning.
Ne burada, ne kurbanın evinde ne iş yerinde ne de bu sabah işe giderken bindiği otobüste.
Dr.Weisser, like this tall, climbed up on your back, kind of rode you like a goddamn pony?
Buz şurada koçum.