Runway traduction Turc
1,161 traduction parallèle
This, ladies and gentlemen, is voguing, a form of dance that has its roots in Harlem... a takeoff on runway modeling, which they had plenty of last night as well.
Hanımlar ve beyler, buna vogue deniyor. Harlem kökenli bir dans biçimi. Dün gece bol bol izledikleri podyum mankenliğinin bir taklidi.
I'm doing a lot of runway work, um, dancing... performing for Malcolm Mclaren, various other people, doing choreography, helping people put their shows together.
Sık sık podyuma çıkıyorum, dans ediyorum, Malcolm McLaren ve diğerleri için gösteri yapıyorum, koreografi yapıyorum, başkalarının şovlarına yardım ediyorum.
- Our runway isn't long enough for you.
- Pistimiz sizin için kısa kalıyor.
Wilbur, if the runway isn't long enough... You can't let radar jockeys push you around.
Wilbur, eğer pist yeterince uzun değilse radarjokeylerinin seninle dalga geçmesine izin vermemelisin.
I say again, mate, our runway is too short.
Tekrar söylüyorum, arkadaşım, bizim pistimiz sana göre değil.
Quick, Sparky, we gotta extend the runway.
Acele et, Sparky, pisti uzatmamız gerek.
Don't try and tell me the runway's too short.
Bana pistin kısa olduğunu söylemeyin.
Yeah, you know, maybe there's a job for a runway model with dirty underwear.
Evet. Belki uçak pistinde kirli iç çamaşırlarıyla koşacak bir mankene ihtiyaç vardır.
The memory of that little gal walkin'down that runway at that beauty contest, wearing'that bathing suit with that tiara on her head...
O güzellik yarışmasındaki podyumda, mayosu ve başındaki tacıyla salınarak yürüyen o genç kadının hatırası...
Jer, I've got the jet gassed up and on the runway in Seattle.
Jer, jete yakıt ikmali yaptım ve şu anda Seattle'daki pistte duruyor.
My jackass pilot lands long and the plane goes off the runway.
Benim salak pilot inişi geciktirdi ve uçak pistten dışarı çıktı.
Anyway, the plane goes off the runway and lands into that sand with a jolt!
Her neyse, uçak pistten çıktı ve bir sarsıntıyla kuma oturdu!
I can sand down the runway and run the plows between landings if you downshift them, give me time to work.
Piste kum döküp, inişler arasında da pisti temizleyebilirim. Tabii eğer inişleri ağırdan alırsan. Bana çalışmam için zaman tanı.
It will land on a runway of my designation, where it will remain isolated and unapproached.
Benim belirleyeceğim, ayrılmış ve ulaşılamayacak bir piste inecek.
Windsor 114, you are cleared for lLS approach, runway two-niner.
Windsor 114, size ILS iniş pist 2-9 hazırlandı.
Roll everything onto runway two-niner!
Herkes 2-9 no'lu piste.
30-knot crosswinds, and the runway is icy.
30 deniz mili rüzgar ve pist buzla kaplı.
Despite the fact that only one runway has been closed due to the tragedy, several dozen airliners are visible, endlessly circling the field.
Bu arada, yaşanan trajediden dolayı sadece tek bir pistin kapanmasına rağmen düzinelerce uçak bulunduğum yerden görülebilen, bitmek bilmeyen daireler çiziyorlar.
We will be lighting up a runway.
Pistin birini ışıklandıracağız.
Foxtrot Michael One, you are to come in on runway 1-5, repeat, 1-5.
Foxtrot Michael Bir, iniş yapacağınız pist 1-5, tekrar ediyorum, 1-5.
We are to land at runway 1-0, where we are to be met by representatives of your Justice...
Biz 1-0 nolu piste iniş yapacağız. Orada karşılamak için sizin Adalet...
Proceeding to runway 1-5.
1-5 nolu piste doğru yol alıyoruz.
I must drop out of this weather and land now, on the first accessible runway.
Bir an önce iniş yapmam lazım. İlk mümkün piste inmem lazım.
I can land, but I must land now, on the first outgoing runway.
Uçağı indirebilirim ama bunu şimdi yapmam lazım. Yaklaşan ilk piste.
I cannot circle around to runway 1-5.
1-5 nolu piste gitmek için turlayamam.
Repeat. I cannot circle around to runway 1-5.
Tekrar ediyorum. 1-5 nolu piste gitmek için turlayamam.
Approaching runway.
Piste yaklaşıyorum.
If I have to get on your runway and hitchhike if it costs me everything I own if I have to sell my soul to the Devil himself I am going to get home to my son.
Yola çıkıp otostop çekmem gereksede herşeyime mal olsada ruhumu şeytana satmam gereksede oğluma ulaşacağım.
I need a landing clearance for runway 30... 30 something.
30.... 30 gibi bir alana iniş için izin istiyorum.
You look like you just stepped off the runway at Minsky's.
Minsy'ın arka sokaklarındaki fahişeler gibisin.
You're chasing a couple of crooks across our runway, crash into my pilot, and it's our fault?
Hey, orada dur bakalım. İki lanet olası haydutu pistimize sürüyorsunuz... uçağımıza çarpıyorlar ve bu bizim suçumuz mu?
There was a wreck on the runway.
Pistte bir kaza olmuş.
She folded like a kite when she hit the runway.
Piste çarptığında bir uçurtma gibi büküldü.
- Park it away from the runway.
Nesi var bu çocuğun?
He completely missed the runway.
O, pisti tamamen ıska geçti.
Hasegawa is charged with delivering a defective computer... Which was used onboard the runway ambulance.
Hasegawa, kaçırılan ambulansta kullanılan hatalı, altıncı nesil bilgisayarı, geri teslim etmemekle suçlanıyor.
Oh, who's this coming in on the next runway?
Kenardan gelen de kim acaba?
- Well there were fire engines and ambulances all on the runway.
- Şey önlem olarak itfaiye araçları ve ambulanslar gelmişti.
Awakening is brutal as I crash-land from the kingdom of dreams unto the runway of reality.
Uyanmak, rüyalar ülkesinden gerçekliğin ortasına sert bir zorunlu iniş yapmaktır.
See that the runway is cleared.
Pisti boşaltın.
Get somebody out to the runway.
Hemen piste birilerini gönderin.
That sound to you like we're going to miss the runway?
Kulağa sanki pisti kaçıracakmışız gibi geliyor, değil mi?
Due to equipment problems on the runway at La Guardia we've been instructed by the tower to reroute and land at JFK.
La Guardia'daki ekipman sorunlarından ötürü rotamızı JFK'e çevirip, oraya inmemiz söylendi.
You know this walk that they do down the runway?
Hani podyumdaki yürüyüşleri vardır ya?
And now, for your triumphant walk down the runway.
ve şimdi de, podyumda muzaffer bir şekilde yürü.
Runway 2-7, taxiway alpha.
Uçuş pisti 2-7, alfa güzergâhı.
When the Japanese came your mother and I were taken to Danang to build a runway for the airplanes.
Japonlar geldiğinde annenle beni, uçaklara pist yapmaya Danang'a götürdüler.
We're right under the runway.
Uçak pistinin tam altındayız.
Cassiel, go to the runway.
Cassiel, piste çık.
He's on the runway.
Pistte.
Plane after plane waited on the runway while he napped or took walks and ate sandwiches.
Uçuş pistinde birçok uçak bekletildi o uyurken veya gezinirken ve sandviç yerken.