Sander traduction Turc
144 traduction parallèle
She's organising a dinner for me with the Dupuis, the Dupas, the Sanders and Raoul Flores.
Yarın benim için Dupuis'lerin, Dupa'ların, Sander'lerin ve Raoul Flores'in geleceği bir akşam yemeği düzenledi.
You'll find me at my castle Andomai in the Sander Valley mountains.
Beni Sander Dağları Vadisi'ndeki şatom Andomai'de bulabilirsiniz.
They say it's in the Sander Valley.
Sander Vadisi'nde demişlerdi.
I still need that money for a deposit to hire the sander.
Zımpara makinesi kiralamaya depozit için hala paraya ihtiyacım var.
No deposit, no sander.
Depozit yoksa, zımpara makinesi de yok.
When they realize that unless the sander's returned, they'll never get their money back.
Zımparanın döndüğünü fark etmedikleri sürece paralarını asla geri alamayacaklar.
- Japanese sander.
- Japon zımparası.
He came after me with a power sander?
Elinde zımparayla beni kovalamıştı
Man, this is spooky, Sander.
Burası hiç de tekin değil, Sander.
I took the dove off with a sander.
Kumruyu zımparayla çıkardım.
- Dad, the sander doesn't work.
- Baba, zımpara çalışmıyor.
"There is no mix-up a sander can't fix up."
"Bir zımparanın düzeltemeyeceği karışıklık yoktur."
This is Sander Vanocur at the White House.
Ben Sander Vanocur, Beyaz Saray.
Andy has expressed a keen interest in Highline versus Sander Systems.
Andy, Highline, Sander Systems'e karşı davsında etkili bir paya sahip.
Sander Systems copies Highline's spreadsheet program.
Sander Systems Highline'ın tablolama programını kopyalamış.
Don't be influenced by my friendship with Sander's CEO Billwright.
Benim Sander'ın CEO Billwright'la olan ilişkimden etkilenme.
If Sander Systems wins, an energetic young company is destroyed.
Eğer Sander Systems kazanırsa, genç dinamik bir şirket biter.
Copyright laws were enacted to stop exactly what Sander are doing.
Telif hakları yasaları tam olarak Sander'ın yaptığına karşıdır.
I guess Sherman got a little overzealous with the sander, huh?
Sanırım Sherman, zımpara makinesini biraz sert kullanmış ha?
I was wondering if you had a power sander I could borrow.
Zımpara makinanız varsa, ödünç alabilir miyim diye soracaktım.
This is Sander Vanocur, and this is the GNT World News.
Günaydın. Ben Sander Vanocur.
For GNT, this is Sander Vanocur. Dee Jay, has the A. N... deposited the 20 billion in my Swiss bank?
MD İsviçre'deki bankama 20 milyarı yatırdı mı?
Sander Vanocur standing by.
Sander Vanocur hattımızda...
Er, sorry about this, Dr. Crane but I plugged in the sander to start on the floor, you blew a circuit.
Kusura bakmayın, Dr. Crane. Zımpara makinesini fişe takınca sigortalarınız attı.
You know, the TV trays, the power sander, the downstairs bathtub.
Hani, TV sehpaları, zımpara makinesi, alt kattaki küvet.
This was taken less than an hour after Sanders'body was found.
Bu foto Sander'ın cesedinin bulunmasının üzerinden bir saat geçmeden alınmış.
- You still got that belt sander?
- Zımpara makinen duruyor mu?
I thought I'd polish it up with this belt sander I have here.
Bu zımpara makinası ile cilalamayı düşünüyorum.
I was given Mr. Sander's name... from the Department of Corrections.
Polis bana Bay Sanders'ın ismini verdi.
Connie here brought her belt-sander.
Connie zımparasını da getirmiş.
The new Mercedes, the matching washer and dryer, the fucking Jil Sander blouse you have on now.
Yeni Mercedes, çamaşır makinesi, kurutucu üstündeki lanet Jil Sander bluzu. NasıI?
Maybe you did- - I used the 400 bucks to buy a belt sander.
Kendi adına konuş... Ben o 400 dolarla kendime takım çantası aldım.
I was able to find your missing leaf-blower, belt-sander and morning newspapers.
Yaprak üfleyicini, zımpara makineni ve günlük gazeteni buldum.
I was coming down the ladder and I stepped on the cord to my sander.
Bir metre yükseklikten düştüm ama ayak bileğimi burktum.
You know, my dad gave me a power sander for my birthday. I don't really power sand much.
Babam doğum günümde bana elektrikli zımpara almıştı.
You know, I have a girlfriend, Danielle Sander.
Bir arkadaşım var, Danielle Sander.
I know it's a cliché but sailors say it is the calm before the storm that lets you know the danger's coming.
Bunun basmakalıp olduğunu biliyorum fakat Sander'a göre, fırtına öncesi sessizlik sana tehlikenin geldiğini haber verir.
There's a whole rack of mark down Jill Sanders.
Jil Sander'ın imzasını taşıyan bir raf kıyafet var.
Jil Sander.
- Jill Sander.
Terence Sander.
Ben Terence Sander.
Terence Sander.
Terence Sander.
High-powered sander... cordless.
Yüksek güçlü zımpara... kablosuz.
You didn't want any ties to the Tanglewood boys, so you went home, you got your sander and you took off his tattoo.?
Kimsenin Tanglewood'a ayakbağı olmasını istemiyordun,.. ... bu yüzden eve gidip zımparayı aldın ve dövmesini kazıdın.
Oh, buddy, why don't you just take an electric sander to your testicles?
Niçin hayalarına elektrikli zımpara makinesiyle girişmiyorsun?
Let me get my belt sander.
Dur zımpara taşımı getireyim.
- Sander Carlsson is dead!
- Sander Carlsson ölmüş!
When did you see Sander Carlsson?
Sander Carlsson'u ne zaman gördün?
Wasn't that Sander?
O Sander değil miydi?
It must be somewhere in the Sander Valley.
Sander Vadisi'nde olduğunu söylemişlerdi.
The sander valve must be plugged.
"Kumcu vanası" tıkanmış olmalı.
What does the sander do?
Kumcu'nun işlevi nedir?