Satisfactory traduction Turc
593 traduction parallèle
Don't tell anyone about this and we can come to some agreement. One that is mutually satisfactory.
Kimseye bir şey anlatmayın, aramızda anlaşırız ve iki tarafta memnun kalır.
Very satisfactory in these cases.
Oldukça tatmin edici sonuç alırız.
Well, now, suppose you telephone the principal of Miss Hart's high school and if everything is satisfactory, we'll waive the rest.
Pekala, Bayan Hart'ın lise müdürünü ararsın herşey yeterliyse, gerisinden vazgeçeriz.
I find London quite satisfactory as it is... and I'm not interested in your shortcuts and your byways.
Londra'nın şu anki halinden gayet memnunum... ve senin bu kestirme ya da sapa yolların beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Satisfactory so far.
Şu ana kadar tatmin edici.
Is that satisfactory, Miss Powers?
Bu tatmin edici mi, bayan Powers?
That's satisfactory, isn't it?
Bu tatmin edici bir meblağ, değil mi?
But I trust that if I put you ashore on the beach nearby... that would be equally satisfactory?
Ama inanıyorum ki sizi yakınlarda bir yerde karaya ulaştırabilirim bu sizi yeterince memnun eder mi?
- Is that satisfactory to you?
- Bu sizi memnun eder mi?
If those terms are satisfactory, let me know.
Şartlarım uygunsa, haber verirsiniz.
"Mr. Gray, I trust my work has always been satisfactory."
"Bay Gray, yaptığım işin her zaman memnun edici olduğunu biliyorum" dedi.
I said, "Why, of course. I've never had more satisfactory work in all my life."
Ben de "Elbette öyle, hayatım boyunca daha memnun edici bir hizmet görmedim" dedim.
Well, anyway, Godfrey said, "I trust my work has been satisfactory, sir."
Her neyse, Godfrey, "Yaptığım işin memnun edici olduğunu biliyorum efendim" dedi.
You said he was very satisfactory.
Sen memnun edici olduğunu söyledin.
You undertook to paint a good satisfactory... picture of our mess room.
Kışlamızdaki yemek salonumuzun güzel, hoş bir resmi olacaktı güya.
That would not be satisfactory to me.
Bu benim için tatmin edici olmayacak.
And when you do get in there, you'll find Manuel mighty satisfactory company.
Yüreğine girdiğinizde Manuel'in çok iyi bir arkadaş olduğunu göreceksiniz.
- I hope you found everything satisfactory.
- Umarım her şeyden memnun kalmışsınızdır.
His letter says that he's, uh... negotiating a piece of business with some lawyer, and if it works out satisfactory, then everything is gonna be all right.
Mektubunda diyor ki iş görüşmesi için bir avukata gitmiş ve olumlu sonuçIanırsa, o zaman her şey düzelmiş olacak.
And the power to demand satisfactory answers.
Doyurucu cevaplar istemek için de.
- Sunrise at the Oaks satisfactory?
- Oaks'da gün doğumu sizin için uygun mu?
The explanation was quite satisfactory.
Açıklama gayet yeterliydi.
Failing a satisfactory explanation, I shall be obliged to have them stand trial.
Geçerli bir açıklama olmazsa onları duruşmaya çıkarmak zorundayım.
- That ought to be satisfactory. - We'll be happy to accommodate you, sir.
Bütün teslimatlar en iyi koşullarda yapılacaktır.
- Was salute satisfactory?
- Selamlama iyi miydi?
Is this satisfactory, sahib?
Bu iyi mi, sahib?
Bugle will be very satisfactory.
Borazanımla zaten çok mutluyum.
Wounds feel satisfactory, sahib?
Yaralar acı veriyor mu, sahib?
I ain't had a more satisfactory set of welts since I ran away from home.
Evden kaçtığımdan beri bundan daha memnun edici kamçı yaralarım olmamıştı.
Is this satisfactory, Your Highness?
Burası iyi mi efendim?
- If it isn't satisfactory, let him know.
- Yeterli değilse, söyleyecekmişsin.
I hope you found it satisfactory.
Umarım tatmin edici olmuştur.
- Do you find that satisfactory, Theo? - Oh.
Bunu tatminkar buldun mu, Theo?
It's more than satisfactory, Frances.
Tatminkarlıktan daha fazla, Frances.
Are the chicken seedlings satisfactory?
Tavuklar iyi yumurtluyorlar mı?
I hope Alice was satisfactory, madam.
Umarım Alice'ten memnun kalmışsınızdır, hanımefendi.
Oh, I think you'll find it much more satisfactory.
Daha memnun olacaksın.
- That is satisfactory.
- Bu yeterli.
Your plan is, not at all satisfactory, sir.
Planiniz hiç akla yatkin degil bayim.
I'm sure you'll find it very satisfactory.
Tatmin edici bulacağınızdan eminim.
- Was I satisfactory?
- Göz doldurdum mu?
I presume your funeral was satisfactory.
Cenazenizin tatmin edici olduğunu sanıyorum.
By the by Mrs. Pattridge, I gather the rug you ordered for the apartment was not entirely satisfactory?
Bu arada Bayan Pattridge, galiba daire için sipariş ettiğiniz halı pek tatmin edici değilmiş?
Just the same, i will, but let me warn you, unless i have this evening a satisfactory explanation for your asking me to come to paris, i shall, half a million francs or no half a million francs,
Gine de çıkacağım. Ama uyarıyorum, beni Paris'e çağırmanızın doyurucu bir sebebini alamazsam yarım milyon Frank olsa da olmasa da ilk trenle gidiyorum.
Is that table satisfactory?
- Masanızdan memnun musunuz?
I hope this is satisfactory.
Umarım bu yeterlidir.
I feel this plea will be satisfactory to the people and in the interest of justice.
Bu savunmanın halkı ve adalet duygusunu tatmin edeceğini düşünüyorum.
Is this satisfactory?
Burası iyi mi?
- Satisfactory.
- Tatmin edici. Güzel.
Think you'll find it satisfactory.
Seni tatmin edeceğini sanıyorum.
United States dollars are usually satisfactory, aren't they?
U.S dolarları genellikle tatmin edicidir, değil mi?