Sayin traduction Turc
2,414 traduction parallèle
You know what I'm sayin'?
Ne dediğimi anlıyor musun?
Only come out at nighttime, ya know what I'm sayin'?
Ben sadece gece dışarı çıkıyorum.
So until that time comes I ain't sayin'nothin'.
Ve o zaman gelene kadar hiçbir şey söylemeyeceğim.
- That's what I'm sayin'.
Olan oldu. - Ben de bunu diyordum.
I'm just sayin'.
Ben sadece diyorum.
I'm sayin'it wasn't me that got her into trouble.
Onun başını belaya sokan ben değildim.
Stop sayin'sorry!
Özür dilemeyi kes artık!
You'll be sayin'the same thing one day.
Bir gün sen de aynısını söyleyeceksin.
What's he sayin'?
Ne diyor?
You ain't sayin'- -
Bir şey söyleyeceksen bunu açık söyle.
I sure as hell wouldn't be here right now, you know what I'm sayin'?
Biliyorsunuz.
At least that's what I've been told, you know what I'm sayin'?
En azından öyle derler, anlarsın ya?
Sayin'it was a two-way street?
Bunun karşılıklı olduğunu mu söylüyorsun?
Look, I'm just sayin', man.
Bak, sadece şunu diyorum, adamım.
Sayin'whole point of usin'is to escape reality.
- Gerçeklerden kaçamazsın.
Circle of Life, know what I'm sayin'?
Hayat döngüsü.
I'm just sayin', you must've had your reasons, that's all.
Sadece şunu diyorum, yapmak için sebeplerin vardı, hepsi bu.
Again, don't mind me sayin'.
Tekrardan, siz benim ne dediğimi boş verin.
I'm just sayin'.
Söyleyeyim de.
Sayin'.
Söylentiler.
Yeah, it's sayin'I really should chew my food more.
Evet, yiyecekleri iyice çiğnememi söylüyor.
So, like, I was sayin', we should get moving.
Daha önce de söylediğim gibi gitmeliyiz.
I mean, I've never even been over the northern mountains, you know what I'm sayin'?
Demek istediğim, hiç şeyi aşmadım... kuzey dağlarını. Ne dediğimi anlıyor musun?
I'm just sayin', you're the one with the guilty conscience.
- Dediğim gibi. Vicdanı sızlayan sensin.
Whadda ya sayin'?
- Ne var? Ne saçmalıyorsun?
Say it wuz you, ya do up an MMS sayin'you snitched.
Görüntülü bir mesaj kaydedeceksin. Ve ispiyoncu bendim diyeceksin.
You know what I'm sayin'?
Ne söylediğimi anladın mı?
You're sayin'Bennett just dove in?
Bennett içeri mi daldı yani?
Comin'in there and sayin', "We gonna do this, and we gonna do that."
Oraya gelip "şunu yapacağız, bunu yapacağız" diyordun?
Well, you are dumb pouring your spit on that man's shoe like that... and dumber not to say you're sorry if sayin'it will save your life.
Evet o şeyi adamın ayağına dökerek aptallık yaptın daha da aptalca olan özür dilememendi. Dileseydin, hayatın kurtulacaktı.
- That's not what I'm sayin'.
- Öyle bir şey demedim.
You won't believe what people in town are sayin'.
Kasabadakilerin söylediklerine inanamazsınız.
Sayin'Jack Palance is coming to Tiburon, and he's bringing a Negro woman with him.
Diyorlar ki, Jack Palance Tiburon'a geliyormuş ve yanında zenci bir kadın getiriyormuş.
I still tell myself that when T. Ray drove away that day... he wasn't sayin : "Good riddance."
Hala T. Raydrove'nun giderken "ne haliniz varsa görün" demek istemediğini bilirim.
He was sayin : "Lily, you are better off there with all these mothers."
O, "Lily, burada bu annelerinle güvende olacaksın" demek istedi.
They're sayin'it will reach us in few hours.
Birkaç saat içinde fırtınanın buraya ulaşacağını söylüyorlar.
You know what I'm sayin'?
Ne dedim biliyor musun?
They're sayin'the hurricane is gonna miss us. Blow right on by.
Fırtınanın buraya uğramadan geçeceğini söylüyorlar.
You sayin'she's a dog?
L... Onun bir köpek mi olduğunu söyledin?
- There was a lot of acrobatics in that motherfucker, you know what I'm sayin'?
- Ayrıca cambaz gibiydi anasını satayım, ne demek istediğimi anladın mı?
- Sayin'give thanks and praise - You like that.
Bunu sevdin.
Jackie, come on, you're jivin'us now by sayin'you don't be jivin'us.
Jackie, ayak yapmıyorum derken bile ayak yapıyorsun.
That's what I'm sayin', babe.
Ben de bundan bahsediyorum, bebeğim.
That's just you sayin'.
Sadece sen öyle düşünüyorsun.
But I still ain't sayin'shit to you.
Ama yine de size bir şey söylemem.
You know what I'm sayin'?
Beni anlıyor musun?
Alls I'm sayin'is a phone call or two and you're gonna find out that they're getting some kinda pressure from somewhere to sit on this thing, even though we've tied three killings to this crew.
Demek istediğim bir iki yere telefon etsen, bu işi örtmek için bir yerlerden baskı gördüklerini kendin de öğrenebilirsin. Hem de bu adamların üç cinayetlerini kanıtlamamıza rağmen.
I'm sayin'it don't take much to shoot down a blind man.
Kör bir adamı öldürmenin çok zor olmadığını söylüyorum.
You sayin'I know somethin'about that?
Bir şey bildiğimi mi ima ediyorsunuz?
It's not what Marlo's sayin', it's what he's sendin'.
Marlo bir şey söylemiyor, bir şey gönderiyor.
- I don't know. - Hey! What's he sayin'?
- Bilmiyorum.