Scientist traduction Turc
4,116 traduction parallèle
Not sure about that Drake dude, but the scientist Bend Over, now, he made a huge discovery.
Drake denen arkadaşı bilmem de Domaltan diye bir bilim adamı gerçekten çok büyük bir keşif yapmış.
I see you've carefully avoided the fact that Stephen Hawking, the world's most famous scientist, and who is not a theist, has recently come out in favor of a self-designing universe.
Tanrıya inanmayan dünyanın en meşhur bilimadamı olan Stephen Hawking'in son zamanlarda tanımladığı kendi kendine dizayn olmuş evren teorisinden dikkatle kaçındın.
We need to find a scientist.
Bir bilim adamı bulmalıyız.
Well, he's a scientist, so there's got to be some sort of logs or documentation somewhere.
O bir bilim adamı olduğundan buralarda yazdığı notlar ya da günlük falan olmalı.
- We take out the scientist...
- Bu yüzden gidip bilim adamlarını kaçıracak...
- She was the lead scientist, and you were under her.
- Baş bilim adamı oydu ve sen de onun altında çalışıyordun.
For any young scientist, this was a lure.
Her genç bilim adamları için cezbedici bir şeydi bu.
Bruno was no scientist.
Bruno bilim insani degildi.
He was the most successful science communicator of the 20th century, but he was first and foremost a scientist.
O, halka bilimi anlatma konusunda 20. yüzyilin en basarili insaniydi. Ama her seyden önce bir bilim insaniydi.
I was just a 17-year-old kid from the Bronx with dreams of becoming a scientist, and somehow the world's most famous astronomer found time to invite me to Ithaca, in upstate New York, and spend a Saturday with him.
Sadece 17 yasinda, bilim adami olma hayalleriyle yanip tutusan Bronx'lu bir çocuktum. Ve nasil olduysa dünyanin en ünlü gökbilimcisi beni New York'un disindaki Isaca'ya davet edip bir cumartesi gününü bana ayiracak vakti bulabilmisti.
I already knew I wanted to become a scientist, but that afternoon, I learned from Carl the kind of person I wanted to become.
O zamanlar bir bilim insani olmak istedigimi zaten biliyordum ama o ögleden sonra Carl'dan nasil bir insan olmak istedigimi ögrendim.
And she's the other great scientist in the room.
Odadaki diğer büyük bilimci de o.
Annie Jump Cannon organized the stars, but it would fall to another scientist to decipher the hidden meaning in her work.
Annie Jump Cannon yıldızları düzene soktu ama onun çalışmasının arkasındaki gizli anlamı çözmek başka bir bilim insanına düşecekti.
But Cecelia Payne had attended a lecture in London by the astronomer Sir Arthur Eddington, the first scientist to provide evidence that Einstein's revolutionary General Theory of Relativity was correct.
Ama Cecilia Payne, Londra'da Einstein'ın Genel Görelilik Kuramı'nın doğru olduğuna dair ilk delili bulan bilim insanı olan astronom Sir Arthur Eddington'ın verdiği bir derse katılmıştı.
"How could I be right," she asked, "if that must mean that such a distinguished scientist was wrong?"
"Eğer böylesine seçkin bir bilim insanının yanılması anlamına geliyorsa ben nasıl haklı olabilirim ki?" diye sordu.
I'm a father, a husband and I'm a scientist.
Bir baba, eş ve bir bilim adamıyım.
I'm a scientist ;
Ben bir bilim adamıyım.
A scientist? Mm-hmm.
Bilim adamı mı?
What kind of scientist?
Ne tür bir bilim adamı?
You know... a scientist once asked the Dalai Lama, "What would you do if something scientific disproved your religious beliefs?"
Biliyor musun bir bilim adamı Dalai Lama'ya sorar eğer bilimsel bir şey senin inancınla çelişirse ne yaparsın diye.
Is that a dirty word for you - as a scientist?
Bir bilimci için böyle demek çirkin mi oldu?
What do you say, Mr. Scientist?
Ne diyorsun Bay Bilim adamı?
You're the scientist?
Sen bilim adamı mısın?
You're a postdoctoral scientist at Tristana Pharmaceuticals.
Tristana Eczacılık'ta doktoralı bilim adamısın.
My dad's an engineer, scientist.
Babam da mühendis ve bilimadamıydı.
Am I a scientist to find a solution?
Ben bilim adamıyım da çözüm bulayım?
She is a legitimate scientist.
O, kanunen bir bilim insanı.
Flash, I can't help but suspect I'm speaking to a fellow scientist.
Flash, şüphelenmeden edemiyorum sanki meslektaşım bir bilim insanıyla konuşuyorum.
She was also a scientist?
O da mı bilim insanıydı?
Or another day, there'd be some scientist guys coming along in there.
Ertesi gün, bazı bilim adamları geldi.
Now, what would the prince of tricksters want With a humble scientist like me?
Şimdi, düzenbazlar prensi benim gibi mütevazi bir bilim adamından ne ister?
Our son is a scientist.
Bizim oğlumuz bir bilim adamı.
A mad scientist-type with robo-appendages.
Robot uzantıları olan çılgın bir bilim adamı.
This budding scientist was also a passionate mystic.
Giderek gelişen bu bilim insanı aynı zamanda tutkulu bir gizemciydi.
Halley shattered their monopoly, beating them at their own game, a game that no scientist had ever played before... prophecy.
Halley bu tekeli yıkarak onları kendi oyunlarında yenmiş oldu. Bu daha önce hiçbir bilim insanının oynamadığı bir oyundu. Kehanet.
He grew up to become a great scientist.
Büyük bir bilim insanı oldu.
Democritus of Abdera was a true scientist, a man with a passionate desire to know the cosmos and to have fun.
Abderalı Demokritos kozmosu bilmek ve eğlenmek arzusuyla yanıp tutuşan gerçek bir bilim insanıydı.
As far back as 1896, the Swedish scientist Svante Arrhenius calculated that doubling the amount of CO2 in the atmosphere would melt the Arctic ice.
1896 yılında, İsveçli bilimci Svente Arrhenius atmosferdeki CO2'nin miktarının ikiye katlanmasının kuzey kutup buzulunu eriteceğini hesapladı.
The Chinese scientist that I told you about... Dr. Soong... Is a neuropharmacologist.
Size bahsettiğim Çinli Bilim Adamı, Dr Soong kendisi bir nörofarmakolog.
I spoke with a Chinese scientist at the Sorbonne.
Sorbonne'da Çinli Bilim Adamıyla konuştum.
Tony, I'm a scientist, too.
Tony, ben de bir bilim adamıyım.
Ever since I told him his family's safe he's been a scientist on fire.
Ailesinin güvende olduğunu söylediğimden beri alev gibi bilim adamı oldu.
Every scientist working on this project from here on out is going to get a dedicated Listener, making sure there are no spies in the room.
Bu projedeki her bilim insanı kendine özel Dinleyici takarak odada casus olmadığından emin olacak.
We were sent to identify and locate a scientist working on a missile-guidance system.
Nokta atış yapan bir füze sistemi üzerinde çalışan bir bilim insanının kimliğini ve yerini belirlemek için gönderildik.
Just the scientist and we're empty on that so far.
Sadece bilim insanı. Onunla ilgili bir bilgimiz de yok henüz.
I assume you'll let me know if you find the scientist.
Eğer bilim insanını bulursan beni haberdar edeceğini varsayıyorum.
We know she's a rocket scientist.
Roket bilimci olduğunu biliyoruz.
Despite what you may believe, the mission was not wet unless we couldn't extract the scientist.
Düşündüğünüzün aksine bilim insanını kurtaramadığımız sürece bu bir infaz operasyonu değildi.
Now, say hello to our chief scientist.
Şimdi şef bilim adamımıza "merhaba" deyin.
I wrote up my results and went from subject... to scientist.
Raporumu yazdım ve bir nesne olmaktan... bilim adamlığına yükseldim.
If you're done, our chief scientist has to get back to work.
İşiniz bittiyse, şef bilim adamımızın işe dönmesi gerek.