English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Scrutinized

Scrutinized traduction Turc

81 traduction parallèle
Men with long criminal records... and simple men snatched from peaceful pursuits... all to be shoved into the glare of the lineup platform... scrutinized, questioned and released... in the forlorn hope that one... just one of all these hundreds... might be the man they sought.
Uzun sabıka kaydı olan adamlar ve sakin araştırmalardan yakalanan basit adamlar hepsi de platformun parlak yüzeyine itildi dikkatle incelendi, sorgulandı ve serbest bırakıldı bu yüzlerce kişiden birinin aradıkları adam olabilmesi uzak bir umuttu.
But there were sufficient circumstances... of an unusual character involved... making it highly important... that all the facts be scrutinized with the utmost care... and in a most impartial manner.
Ancak son derece önemli gerçeklerin özenle, en tarafsız bir şekilde ve dikkatle incelenmesi için sıradışı bir karakter dahil yeterli koşullar vardı.
They hand me over to strangers, experts, a bunch of academic fucks who scrutinized everything I did or said or thought even.
Beni yabancıIara, uzmanIara, yaptığım, dediğim ve hatta... ... düşündüğüm her şeyi inceIeyen akademik hergeIeIere tesIim ettiIer.
It did not occur to mankind that a swift fate might be hanging over us. Or that from the blackness of outer space we were being scrutinized.
İnsanlık olarak, ne bu olası sonu görebildik, ne de uzayın karanlıklarından dikkatle incelendiğimizi fark edebildik.
Liking what he found, he scrutinized her many years.
Bulduğundan hoşlanarak yıllar yılı ona göz süzdü.
Everyone must be scrutinized, there's no room for failure.
Bu görevde başarısızlığa yer yok. Muvaffak olmak için herkesden kuşkulanmalıyız.
Everything that we do from here on out, will be scrutinized throughout all of Japan.
Bütün Japonya'nın gözü, burada, şu andan itibaren yapacağımız her şeyin üzerinde olacak.
As if they are afraid of being scrutinized, spied upon.
Sanki, incelenmekten, gözetlenmekten korkarmış gibi.
Once I have him here, on this table, dismembered and scrutinized in minute detail, then I shall know the answer with certainty to questions that now I can only speculate on.
Onu masaya bir kez yatırıp parçaladıktan..... ve detaylı bir inceleme yaptıktan sonra..... şu an yalnızca tahmin yürütebildiğim soruların..... yanıtlarını öğreneceğim.
Anything you state in this courtroom will be evaluated not only by the jury but very closely scrutinized by myself.
Burada söyleyeceğiniz her şey sadece jüri tarafından değerlendirilmeyecek benim tarafımdan da yakından dikkate alınacak.
A person is often incapable of experiencing any event or emotion... no matter how insignificant... without imagining it set in type and scrutinized by the public.
Bu tip bir şahıs her hangi bir duyguyu veya olayı önemsiz olsa da aklında canlandıramadığı için tecrübe etmekten acizdir. Ama böyleleri toplum tarafından değer görür ve dikkate alınır.
Like all discoveries this one will continue to be reviewed examined and scrutinized.
Tüm diğer keşifler gibi bu da tekrar gözden geçirilecek araştırılacak ve incelenecektir.
No, but, you know, debs are carefully scrutinized.
Hayır, ama, bu kızların özenle seçildiğini biliyorsun.
We have scrutinized all possible candidates
Bütün adayları inceledik.
Then the piece goes to a copy editor, where it is scrutinized once again.
Yazı sonra kopya editörüne gider. Burada dikkatle incelenir.
I'm constantly being scrutinized by the crew. Every move I make is monitored by calculating eyes.
Mürettebat sürekli bana bakıyor Yaptığım her hareket izleniyor.
- And like her peers... she often felt as if her every move was scrutinized.
Arkadaşları gibi bütün hareketlerinin incelendiğini hissederdi.
I have scrutinized every creed of every sect.
Her inancı, her mezhebi inceledim.
I have scrutinized the words and listened to the radio tapes.
Sözlere dikkatle baktım ve radyo kasetlerini dinledim.
Every syllable of every word is scrutinized and analyzed, the merits of each debated until a few of the worthiest remain.
Her sözcüğün her hecesi ince elenip sık dokunur. Her tartışılan metnin değerleri ortaya dökülür. Geride birkaç tane kalır.
Every move they make is scrutinized.
Her hareketleri dikkatlice inceleniyor.
- I don't know, but every move we make on and off the job is being scrutinized.
Bilmiyorum ama attığımız her adımı dikkatlice izliyorlar.
No one could have dreamed that we were being scrutinized as someone with a microscope studies creatures that swarm and multiply in a drop of water.
Kimse, tek damla suda çoğalan yaratıkları mikroskopla incelediğimiz gibi, birilerinin de bizi izleyebileceğini aklına bile getirmedi.
Mankind's greatest advances would never have seen the light of day had the... genius minds behind them been scrutinized under a microscope.
İnsanlığın kaydettiği en büyük ilerlemeler, bir mikroskop altında incelemeler yapan dahi insanlar olmasaydı, asla gün ışığına çıkmazdı.
I don't like being scrutinized.
İnce eleyip sık dokumaya hiç gelemem!
We have scrutinized the surrounding.
Planımız belliydi.
You scrutinized the photos, making sure there was no trace of your presence in that apartment.
Fotoğrafları inceledin o dairede izinin kalmadığından emin oldun.
Even at my opening they scrutinized me and judged me.
Açılışta bile beni inceleyip yargıladılar.
Every item scrutinized in the room told a story precisely crafted for, despite the fact that Dwight Dixon's life had simply gotten up and left him the lack of visible signs of trauma told a far more logical tale of a man who had simply died of natural causes.
Odada incelenen her nesne, çok ustaca hikayeler anlattı. Dwight Dixon'ın ruhu, doğrudan ve öylece vücudunu terk etmesine rağmen, kanıtların yetersizliği bu adamın eceliyle öldüğünü gösteriyordu.
The scoop was based on the secret documents that the two men scrutinized.
Hikaye, iki adamın incelediği gizli belgelerle ilgiliydi.
I can tell you that I don't plan to be in someone else's house being scrutinized.
Sana şunu söyleyebilirim ki, bir başkasının evinde denetlenmeyi planlamadım. Kendi evimde olmak istiyorum.
- You are not the only one who has been scrutinized.
- Hayatım, biliyorsun ki buralarda denetlenen sadece sen değilsin.
And I frankly would rather not be scrutinized in my own house.
Ve ben açıkçası kendi evimde denetlenmemeyi tercih ederim.
Everyone he knew would be scrutinized, and that includes me.
Tanıdığı herkes iyice incelenir ben de dâhil.
Your internet activity over the last 10 years is being... Scrutinized and cataloged...
Son 10 yıl içinde internette yaptığın her şey incelenip kataloglanıyor.
Every decision I've made will be scrutinized.
Herkes benim iyice irdelemediğimi düşünecek.
And I'm going to be pretty scrutinized over the next few weeks, so I need you to come home with me.
Ve önümüzdeki birkaç hafta Sürekli izleneceğim, bu yüzden benimle eve gelmelisin.
Note that these three areas must be scrutinized
Unutma, bu üç yer önceden incelenmiş olmalı.
I know you've had a hard childhood, and you've probably been scrutinized at every school that you've been to, and to you, I'm just another one of those people who wants to put you under a microscope, but...
Zor bir çocukluk geçirdiğini biliyorum ve muhtemelen her gittiğin okulda insanların gözü hep üzerindeydi. Sana göre ben, seni mikroskop altına yatırıp incelemek isteyen insanlardan biriyim, ama- -
Homer writes that the Sun is blotted out of the sky. For centuries this one line has been scrutinized.
Homeros güneşin gökyüzünden kaybolduğundan bahsetmekte ve bu satır yüzyıllardır dikkatle incelenmektedir.
Look, I didn't know my room was gonna be scrutinized.
Odamın dikkatle inceleneceğini bilmiyordum.
Alright, if you're not gonna say anything I'm gonna have your whole life get scrutinized.
Peki. Madem söylemiyorsun... Şimdi senin tüm hayatını incelettireceğim.
They scrutinized his company accounts, interrogated his associate.
Şirket hesaplarını dikkatle incelediler ve iş ortağını sorguladılar.
The framers never imagined that their intentions would be scrutinized this way.
Yakalananlar amaçlarının böylesine inceleneceğini aklının ucundan bile geçirmemiştir.
I think he scrutinized - Close, attentive examination.
Bence daha çok yakından ve dikkatle inceledi.
And the actions of the pilots of SouthJet 2-2-7 will be heavily scrutinized.
Ve SouthJet 227 pilotlarının yaptığı her şey dikkatle inceleniyor.
Having scrutinized your family background and your professional life... the adoption panel has concluded that... you are incapable of being a single parent.
Aile geçmişini ve hayatını dikkatle inceledik. Esirgeme kurumu da senin tek başına evlat edinmeye uygun olmadığına karar verdi.
For the duration of this case, you have to assume that everything about you is being scrutinized.
Dava süresince sizinle ilgili her şeyin irdeleneceğini göz önünde bulundurmalısınız.
I've been in the casino business 40 years it's scrutinized more carefully than any other business.
40 yıldır kumarhane işindeyim diğer bütün işlerden çok daha fazla denetleniyor.
This case has been scrutinized all over the media.
Bu dava tüm medyanın dikkatini çekmiş.
- After you left today, I conducted a thorough inventory of our section. Every piece of technology was scrutinized.
Her şey didik didik edildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]