Seat belt traduction Turc
976 traduction parallèle
You'll be all right by the time you fasten your seat belt.
Uçakta kemerini bağladığında senin için her şey yolunda olacak.
Be sure and fasten your seat belt, huh?
Dikkatli ol ve emniyet kemerini tak, huh?
A seat belt is not required, doctor.
Kemer gerekmez, doktor.
Did you fasten your seat belt?
- Kemerinizi bağladınız mı?
Fasten your seat belt and chew gum.
Kemerini tak ve sakızını çiğne. Güldüğün zaman daha güvenli oluyor.
Fasten your seat belt and no smoking.
Kemerlerinizi bağlayın, sigara içmek yasaktır.
Put your seat belt on.
Kemerini tak.
I'll see you in New York, and don't forget to fasten your seat belt.
New York'ta görüşürüz. Kemerinizi bağlamayı da unutmayın.
Next time let me know so I can fasten my seat belt.
Bir dahaki sefere haber ver de, kemerimi bağlayayım.
Fasten your seat belt, please.
Kemerinizi bağlayın, lütfen.
- Seat belt.
- Kemer.
Fasten your seat belt.
Kemerinizi bağlayın.
- Hey, fasten your seat belt.
- Kemerlerinizi bağlayın.
He wears his seat belt in a drive-in movie.
Arabalı sinemalarda bile kemerini bağlar o.
Fasten your seat belt.
Maskelerinizi çıkarın.
- My seat belt's too tight.
- Kemerim sıkıyor.
And the seat belt is compulsory.
Emniyet kemeri zorunlu.
Fasten your seat belt, sir.
Kemerinizi bağlayın efendim.
I'll fasten your seat belt.
Emniyet kemerini takalım.
But, he did have his seat belt on.
Ama emniyet kemeri takılıydı.
- Fasten your seat belt, please.
- Koltuk kemerlerini bağlayın, lütfen.
If you can get a seat belt around that.
Tabii buna emniyet kemeri takabilirsen.
Please sit up and fasten your seat belt.
Lütfen dik oturun ve kemerlerinizi takın.
In preparation for our landing in Houston, observe the fasten seat belt sign, and no smoking until well inside the terminal.
Houston'a inişe geçiyoruz, kemer takmak için uyarı ışığını izleyiniz, ve terminale ulaşana dek sigara içmeyiniz.
Can I buckle your seat belt?
- Emniyet kemerini bağlayabilir miyim?
Can I buckle your seat belt?
Emniyet kemerini bağlayabilir miyim?
You'd better fasten your seat belt.
Kemerinizi bağlasanız iyi olur.
[Voice Echoing On Speaker] Ladies and gentlemen... the captain has just turned on the "no smoking" and "fasten your seat belt" sign for taxiing and take-off.
Bayanlar baylar kaptanınız konuşuyor. Sigaralarınızı söndürün ve kalkış için kemerlerinizi bağlayın.
- I can't get my seat belt off. - Hello!
Kemerimi çözemiyorum.
I can't get my damn old seat belt off. All right.
- Emniyet kemerimi çözemiyorum!
Let's get this seat belt fastened.
Bu kemeri bir bağlayalım.
Now let's fasten your seat belt.
Şimdi de kemerini bağlıyoruz.
- I don't need my seat belt fastened.
- Kemerimi bağlamam gerekmiyor.
- Fasten your seat belt.
- Kemerlerinizi takın.
Tony, is your seat belt on?
Tony, kemerin bağlı mıydı?
Fasten your seat belt, honey, and say hello to freedom.
Emniyet kemerini bağla tatlım ve özgürlüğe merhaba de.
This morning, for reasons beyond anybody's control I spend two hours in Bangkok staring at a seat belt sign.
Bu sabah, herkesin kontrolü dışında gerçekleşen nedenlerle Bangkok'ta, bir kemer tokasına bakarak iki saat geçirdim.
Please fasten your seat belt.
lütfen, emniyet kemerini bağlayın.
Fasten your seat belt, Mac.
Bayır aşağı gidiyoruz.
Put your seat belt on. That's it.
Emniyet kemerini tak.
- You must fasten your seat belt, sir.
- Kemerinizi takmanız gerekiyor efendim.
Why don't you just close your eyes and fasten your seat belt.
Neden sadece gözlerini kapatmıyor ve emniyet kemerini bağlamıyorsun?
The no smoking and seat belt signs are turned off, no?
Siğara ve emniyet kemeri işareti yanmıyor öyle değilmi?
I'll fasten my seat belt.
Kemerimi bağlayayım.
Stuff it or I'll belt you across that back seat!
Kesin şunu yoksa sizi o koltukla bütünleştiririm!
- Seat-belt sign.
- Koltuk kemerleri.
My seat-belt's stuck.
Emniyet kemerim sıkışmış.
- Better hit the seat-belt sign.
- Eminiyet kemerlerini bağlattıralım.
Captain Metrand has turned on the seat-belt sign.
Kaptan Metrand, koltuk kemerlerin bağlanma işaretini yaktı.
Let's have the seat-belt sign.
Koltuk kemeri işaretini yakalım.
Sit back down in that seat and put your seat belt back on!
Hemen o koltuğa otur ve emniyet kemerini bağla evlat!