English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / See it

See it traduction Turc

86,856 traduction parallèle
Super-old and super-cool, and you should see it before you die.
Çok eski ve çok güzel ve ölmeden önce görmelisin.
I'll know it when I see it.
Bunu gördüğümde anlayacağım.
Yeah, I think I can see it.
Evet, sanırım bunu görebiliyorum.
I wish I could un-see it.
Keşke görmeseydim.
Do you see it?
Gördün mü onu?
I don't see it.
Onu görmüyorum.
- [Dax] Do you see it?
- Onu gördün mü?
I'm willing to cut your clients a check that'll change their lives and you're too stupid to see it.
Bu teklifim sayesinde hayatları değişecek ve sen bunu göremeyecek kadar aptalsın.
I could see it in her eyes, you know.
Gözlerinden okuyabiliyordum yani.
That's not how I see it.
- Ben öyle görmüyorum.
How do you see it?
Nasıl görüyorsun peki?
I don't see it that way.
Ben o şekilde görmüyorum.
I can see it.
Bunu görebiliyorum.
I had my doubts about the project, but I finally see it.
Proje konusunda şüphelerim vardı ama sonunda görebiliyorum.
As I see it, Yusuf is a phenomenal character.
Bence Yusuf olağanüstü bir karakter.
Because before, in real life, you didn't ever see it.
Çünkü daha önce, gerçek yaşamda... bunu asla görmemiştik.
Oh, I see it.
Gördüm.
Like a 10-inch dick, I'd need to see it to believe it.
25 santim boyunda sik gibi inanmak için gözlerimle görmeliyim.
In here, where no one would ever see it.
Burada, kimsenin göremeyeceği yerde.
- I see that book. You're stealing it.
- Şu Aptallar İçin kitabını çaldın.
All right, I'll get it, even though you see me come through here every morning.
Tamam, her sabah buraya geldiğimi görsen de gidip getireceğim.
It's not. Which reminds me, if you see a guy, kind of a raggedy fella with a broom around his neck, a little broom, just wave him on through.
Bu arada, boynunda süpürge çalısı olan biraz derbeder bir adam görürsen bırak geçsin.
See, the lady at the shop said I could belt it.
Dükkandaki kadın kemer bağlayabilirsin demişti.
- Oh, Sophia. It was a pleasure and an exhilaration to be you for a day and see art through a non-artist's eyes.
Bir günlüğüne sen olmak ve sanatı, sanatçı olmayan gözlerden görmek benim için zevkli ve neşeliydi.
It's just what they want people to see of them.
Bu sadece, insanların görmesini istediğin şey.
Seeing as we all do it on eBay, I see no reason to stop TimesandTreasures from linking to their site on this message board.
Hepimiz eBay'de bunu yaptığımıza göre, TimesandTreasures'ı sitelerinin linkini paylaşmaktan alıkoymaya gerek yok.
- Oh, it's so good to see you.
- Seni görmek çok güzel.
Hey. It's really great to see you again, Rick. Ah, yeah, sure.
- Seni tekrar görmek muhteşem, Rick.
♪ Everybody wanna see what it's like ♪
Everybody wanna see what it's like
See, it doesn't really work that way, boss.
Bak öyle olmuyor işte patron.
I didn't see much point in fixing it.
Düzeltme gereği duymadım.
Look, it has a screen so you can see all the food that's inside.
- Bak, ekranı da var. İçindeki yiyecekleri görebiliyorsun.
Yeah, and we can take it to court if you like, see who they believe :
İstersen bunu mahkemeye taşıyabiliriz. Kime inanacaklar görürüz.
It's good to see there's still some fight left in you.
İçinde hâlâ karşı koyacak bir parça kaldığını görmek güzel.
And the more I see, the harder it gets to find a logic to it.
Gözlemlemeye devam ettikçe mantıklı bir şey bulmak o kadar zorlaştı.
It's so, so good to see you, sir.
Sizi görmek çok güzel efendim.
I'd like to see it.
- Görmek istiyorum.
It's good to see you guys.
Sizi görmek çok güzel çocuklar.
Guess it's time to see what the big man can do.
Sanırım koca adamın ne yapabileceğini görme vakti geldi.
It's so good to see you!
Seni gördüğüme çok sevindim.
Or see where it's coming from.
Davis!
But I see it as poetic. A simulated view...
Ama ben şiirsel olarak görüyorum.
To see a creature of logic and calculation now consumed with rage and hate... it's... sweet.
Mantıklı ve hesaplı hareket eden bir yaratığın öfke ve nefretle tükendiğini görmek... Bu... sevimli.
It's good to see you.
Seni görmek ne güzel.
It's nice to see you safe.
Sağ salim gelmene sevindim.
I pull up expecting to see some old lady in a robe, instead it's Catherine Cardinal.
Bornozlu yaşlı bir kadın bekliyordum ama Catherine Cardinal çıktı.
I want to see her live through it.
Başa çıktığını görmek istedim.
I'll see to it.
Seni bizzat yükselteceğim.
- Well, it's nice to see you, but if you wanted an appointment, you should have called.
Seni gördüğüme sevindim ama randevu için geldiysen öncesinde aramalıydın.
I know I can be rough on them... But it's only because i want to see them become the best lawyers they can be.
Onlara biraz sert davrandığımı biliyorum ama bu sadece onların olabilecekleri en iyi avukat olmalarını görmek istediğim için.
See, I love my bike, but the only thing it holds is ass.
Motoruma bayılıyorum ama taşıyabildiği tek şey kıçım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]