English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / See that you do

See that you do traduction Turc

2,954 traduction parallèle
See that you do.
- Baksan iyi olur.
See that you do, because your opinion means a lot more than mine.
İyi edersin, çünkü senin fikirlerin benimkilerden çok daha fazla anlam ifade eder.
You see, that's what people do, Jack, in the Glades.
Görüyorsun, insanların Glades'de yaptıkları şey işte bu, Jack.
Do you know what I see when I look out that window, Detective?
Sana pencerenin dışından baktığımda ne görüyorum biliyormusun dedektif?
What if they're about to breathe their last breaths, and you can't see past your own ass long enough to help them. Or is that what you do?
ya cok kotu bir durumdalarsa, onlara yardimci olmak icin gecmisini mi bahane ediyorsun.
I want everybody to see you for the monster that you are, and I do mean
Herkesin senin nasıl bir canavar olduğunu görmesini istiyorum, hem de
Do you see anything that says that you aren't my kid?
Benim evladım olmadığını söyleyen bir şey görüyor musun?
Do that, and you will never see your family again.
Bunu yaparsan aileni bir daha asla göremezsin.
Do that and you'll never see your family again.
Bunu yaparsan aileni bir daha asla göremezsin.
You do that, I'll go undercover, go mingle amongst the locals, and see what kind of clues bubble to the surface.
Sen onu yap ben gizlice kasabalının arasına sızıp ne ip uçları bulabiliyorum bakayım.
do you see that guy in there?
Şuradaki adamı görüyor musun?
When you came out to see me the other night, Anna, do you remember that?
Geçen gece beni görmeye geldiğinde, hatırlıyor musun bunu Anna?
Do you see that?
Gördün mü bunu?
You just don't expect to see that, do you?
Bunu görmeyi beklemezdin, öyle değil mi?
Because I thought that was what he wanted to see me do, you know?
Çünkü yaptığım şeyin görmek istediği şey olduğunu düşünmüştüm, anlıyor musun?
See, it's funny because you're noncorporeal, completely unable to do things like drag race or take that last ill-advised Jägerbomb.
Komik çünkü sen cismi bir varlık değilsin yarışlara katılmak ya da * Jager Bomb filan için uygun değilsin.
Do you see that?
Görüyor musun?
You see someone do that in a movie?
Filmde mi gördün bu hareketi?
Do you think that you can see her?
Onu görebildiğini mi düşünüyorsun?
How do you see that?
Nasıl böyle düşünürsün?
See that as a problem, do you?
Bu senin için bir sorun mu?
Do you see that star that's blinking?
Şu yıldızı gördün mü? Hani yanıp sönen.
Why do you sneak out to see that man?
Neden gizlice o adamı görmeye gidiyorsun?
Do you see that?
Şunu görüyor musun?
Do you see that he keeps touching me?
Farkettin mi, devamlı bana dokunup duruyor.
Promise me you'll do that. That is the only way we'll... we'll see each other again.
Birbirimizi tekrar görebilmenin tek yolu bu
Do you see a way around that?
Başka bir yolu var mı?
Hey, do you guys want to see something really cool that you can do with the Kinect?
Siz çocuklar Kinect'de yapabileceğiniz harika bir şey görmek ister misiniz?
Do you see that man, detective?
O adamı görüyor musunuz, dedektif?
I wrote down some stuff for you to say when you see Kizzy. Basically, want you to pretend that you know more about Dixon's operation than you do.
Aslında, Dixon'ın operasyonu hakkında bildiğinden daha fazlasını biliyormuş gibi davranmanı istiyorum.
What the two of you do in hotel rooms in the afternoon is your business, but I doubt Lady Agnes will see it that way.
İkinizin öğleden sonra otel odasında yaptıklarınız sizi ilgilendirir, ama Leydi Agnes'in bu gözle bakacağından emin değilim.
Do you realize that you might be wasting four years of both of our lives because you can't just say, "Bye, see ya," right now, because in this second that feels weird?
Muhtemelen hayatlarımızın dört yılını harcayacağımızı fark ediyor musun sırf sen şu anda "Güle güle, görüşürüz" diyemediğin için. Nedeni de şimdi kendini kötü hissetmen ha?
You, too. I'm sure that you have a ton of work to do, so I'll see you around.
Sen de, eminim yapman gereken bir sürü iş vardır.
But that doesn't change what I do know, what you know - that if you look at me - if you-if you look - if you look into my eyes, then you can see that I am her.
Doğruca gözlerimin içine bakarsan, o olduğumu görebilirsin.
Do you see that last line?
Son satırı gördünüz mü?
What do you mean, "We'll see about that"?
Bunu göreceğiz de ne demek oluyor?
Mr. Yerden spent the bulk of his life acquiring the rare works of art and priceless artifacts that you see- - but do not touch--here.
Bay Yerden hayatının büyük bir kısmını ender sanat çalışmalarını ve gördüğünüz değer biçilemeyen tarihi eserleri edinerek geçirmiştir, sakın dokunayım demeyin.
And keep your hands where we can see them as well. You do know that his first wife died.
İlk karısının öldüğünü de biliyorsunuz.
You wanted to see them, and then you do that to them, to me!
Onları görmek isteyen sensin ve sonra kızlara ve bana bunu yapıyorsun!
Maybe I'll see what that's like do you wanna come with?
Belki ben de nasıl bir duygu olduğunu öğrenirim. Sen de gelmek ister misin? İçkiler benden.
See, the minute you do that my dick starts screaming, "Dude, just shut up and fuck her."
Arkadaşın olmak istiyorum. Bunu yaptığın an sikim bağırmaya başlıyor. "Eleman, kes sesini de sik şunu."
You do see the irony of that statement in this moment, right?
Şu anki ironiyi görüyorsun, değil mi?
See, that's what I'd rather do than go on a man date to Wicked with you.
Seninle erkek erkeğe Wicked'a gitmektense bunu yaparım daha iyi.
Hey, do you see that?
Şunu gördün mü?
Guys, do you see that?
Beyler, bunu gördünüz mü?
black guys-black suit, you know, huge afro, walking around this world and they would do things like, form a swastika out of themselves and i think that was a real landmark, because it was when they were able to see that,
ve kendileriyle haç gibi şeyler yapıyorlardı. bence bu gerçek bir işaretti, çünkü bunu yaptıklarını gördüğünüzde, sayılarını daha ilginç ve yıkıcı şeyler yapmada kullanabilirlerdi.
I'd like to see you do that.
Bunu yaparken görmek isterdim.
Do you see that printer light flashing?
Şu ışık çıkaran yazıcıyı görüyor musun?
I don't see how you're gonna be able to do that.
Nasıl yapabileceğini bilmiyorum.
Kate, is there anything else you can tell me that relates to Nora Hagan's murder? Do you see anything?
Kate, Nora Hagan'ın cinayetiyle ilgili başka anlatabileceğin bir şey var mı?
Did you see the swirl on that masterpiece, the form, the texture, the taper of the pinch point? Why do I bother?
O muazzam yapıttaki sarmalı, şekli dokuyu, sıkışma noktasındaki koniği görmedin mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]