Shark traduction Turc
3,916 traduction parallèle
Every day that week, Nina and the shark would play together.
O hafta Nina ile köpekbalığı her gün birlikte oynamış.
And every night the shark would be hungry, and Nina would give him another one of her arms to eat.
Ve her gece köpekbalığı acıktığında Nina, yemesi için bir kolunu daha vermiş.
On Sunday, after playing all day, the shark told Nina that he was very hungry.
Pazar günü tüm gün oynadıktan sonra köpekbalığı Nina'ya çok aç olduğunu söylemiş.
And the shark replied, "because that's what friends are for."
Köpekbalığı da : "Çünkü arkadaşlar birbirleri için böyle yaparlar." diye yanıt vermiş.
When the shark finished his meal, he felt very sad and lonely.
Köpekbalığı yemeğini bitirdiğinde çok üzgün ve yalnız hissetmiş.
Because she was here asking for help, and you just send her back to the fucking shark.
Kız burada yardım arıyordu. Siz gittiniz, kızı köpekbalığının yanına gönderdiniz.
And when I was a kid, I was more interested in my brother's dinosaurs than Barbies. I knew the bite pressure of a great white shark, the vertical leap of a Bengal tiger.
Büyük beyaz köpekbalığının ısırığının ne kadar kuvvetli olduğunu Bengal kaplanının dikey ne kadar yükseğe zıpladığını bilirdim.
- Which tells me that the dog provided at least enough energy to bait the shark.
- Bu da bana köpeğin en az bir köpekbalığını yemleyecek kadar aldığını söylüyor.
Shark... and then wonder why you get sick all the time.
- Shark'a yani - sonra sürekli hasta olmaktan yakınman gibi.
You know, actually, Shark and I ate it, and then I got a nasty head cold.
Aslında Shark'la beraber yedik, sonra da başım deli gibi ağrıdı.
Last questions : bear versus shark?
Ay mı köpek balığı mı?
Lacey's a shark.
Lacey işinin ehlidir.
You like shark, batman?
Köpek balıklarını sever misin, Batman?
"there's totally a shark right there."
"Sağdan köpek balığı geliyor." diye konuşuyoruz.
The shark makes its move, moving directly to the seal.
Köpek balığı hamlesini foka doğrudan giderek yapıyor.
Look, you know her better than I do, but in my experience, she can smell bullshit like a shark smells blood.
Onu benden daha iyi tanıyorsun ama benim tecrübelerime göre o kız köpek balığı kanın kokusunu nasıl alıyorsa palavranın kokusunu öyle alıyor.
He's a malpractice shark.
O bir malpraktis köpekbalığı.
Careful- - more people die from soda machines than shark attacks.
Dikkat. Gazoz makinesi yüzünden ölen insan sayısı köpek balığı saldırısından ölenden fazla.
Until the other day Oliveri was a boiled fish and now he is a shark that spares no one.
Düne kadar Oliveri pişmiş bir balıktı. ama o şimdi kimsenin ayırt edemediği bir köpekbalığı
Okay, look people, um, think of the quarantine as a giant shark net, and the flu is like a hungry great white, desperate to eat the people of bluebell.
Bakın millet karantinanın büyük bir köpekbalığı ağı gribin de BlueBell insanlarını yiyecek devasa bir beyaz köpek balığı olduğunu düşünün.
Charlie's a loan shark.
Charlie tefecidir.
I owe money... to a loan shark back in New York- - enough that he's willing to kill me.
Sen neden bahsediyorsun? Borcum var... New York'taki bir tefeciye- -... beni öldürmek isteyecek kadar.
I mean, what's a loan shark supposed to do?
Demek istediğim, tefecinin ne yapması beklenir?
Slow motion shark a...
Yavaş hareket eden köpek balığı...
Remember the shark teeth.
Köpek balığı dişlerini unutmayın.
You can't get him up to that shark in there.
Onu bu şaşırma ile tavlayamazsın.
Come on, let's go, little shark man.
Hadi bakalım balıkadam.
The Whale Shark.
Balina köpek balığı.
Among them, the Galapagos shark, a relative of the tiger shark.
Bunların arasında, Galapagos köpek balığı da vardır. Kaplan köpek balığının bir akrabası.
And rivalling them in size, the biggest of all fish, the 20-ton whale shark.
Boyut olarak tüm balıkların en büyüğüdür. 20 tonluk balina köpek balığı.
It's a shark actually.
Aslında o bir köpekbalığı.
That is a big, wide, fat shark.
Kocaman şişko bir köpekbalığı.
- Oh, shit a shark.
- Hassiktir!
Coming up next- - the "Shark Pool" with bad-boy billionaire Mike Chilean.
Birazdan, Shark Pool kötü milyarder çocuk Mike Chilean ile.
And the entrepreneur host of the financial channel's other hit reality tv show- - the "Shark Pool."
Ekonomi kanalının diğer çok izlenen realite programı "Shark Pool" un girişimcisi.
But when I get there... she goes all "Shark Pool" on me.
Ama oraya gittiğimde Shark Pool'laşmaya başladı.
Maybe she's choosing to ignore it or just biding her time like a shark.
Görmezden gelmeyi seçmiş ya da bir köpek balığı gibi doğru zamanı kolluyor olabilir.
I'd fill my ears with ground beef and jump in a shark tank.
Kulaklarımı kanlı bifteklerle tıkar ve köpek balıklarıyla dolu bir havuza atlardım.
A relationship is like a shark.
İlişki bir köpek balığı gibidir.
A relationship is like a shark because...
İlişki bir köpekbalığı gibidir çünkü...
Little shrimp swimming around, waiting to be eaten by a big shark named Max!
Ortalıkta dolanıp, Max adında bir köpek balığı tarafından yenmeyi bekleyen küçük karidesler!
'Cause you and I both know that her crossing his path was like a piece of chum crossing the path of a ravenous shark.
Çünkü ikimiz de biliyor ki o kadınla yollarının kesişmesi bir et parçasının açlıktan gözü dönmüş köpek balığına rastlaması gibi.
Come on, man, you could be like the great white shark and we'll be the plucky little pilot fish who swim alongside you and feed off your scraps.
Hadi ama dostum. Sen büyük beyaz köpekbalığı gibi takılırken biz de yanında yüzüp artıklarınla beslenen küçük ve azimli malta palamutları oluruz.
Wise woman once said, "If you need to hire a shark, make sure you get the Great White."
Akıllı bir kadın bir keresinde şöyle demişti : "Köpek balığı tutman gerekiyorsa Büyük Beyaz'ı tut."
- Oh, double white shark attack.
- Çifte beyaz köpek balığı saldırısı.
No. I'm a shark.
Hayır, ben bir köpek balığıyım.
Yeah, and it isn't good if the loan shark you owe is Gregory Cole.
Evet ve borç aldığın tefeci Gregory Cole ise bu hiç de iyi değil.
I used to be a shark, and then you "unsharkulated" me.
Eskiden ben dolandırıcıydım ve sonra sen beni "dolandırıcısızlaştırdın".
Is it Shark Week again?
Köpekbalığı Haftası'nın tekrarını mı?
The shark looked at her with a friendly smile and said,
Şimdi bir tane daha mı istiyorsun? " Köpekbalığı ona arkadaşça bir tebessümle bakmış ve" Bir tanesini istemiyorum " demiş.
That's a shark.
Bu bir köpekbalığı.