English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Shattering

Shattering traduction Turc

383 traduction parallèle
Remove every vestige of this nerve-shattering carnival.
Bu sinir bozucu karnavalın bütün izlerini silin. Haydi!
[Glass Shattering]
[Glass Shattering]
- Shattering.
- Yıkıcı.
... shattering for a girl.
... yıkıcı oldu.
The Germans have succeeded, in part shattering the unity of the city.
Almanlar şehirin birliğini bozmakta bir ölçüde başarılı oldu.
Janning's record and his fate illuminate the most shattering truth that has emerged from this trial.
Janning'in söyledikleri ve kaderi bu mahkemede ortaya konulan en çarpıcı gerçekleri yansıttı.
It was a shattering experience.
Korkunç bir ders oldu bana.
My hopes shattering with each grafted arm he fastened to me.
Umutlarım, bana takmaya çalıştığı her kolla biraz daha yitip gitti.
Do you think she'll be able to stand all this shattering peace and quiet?
Huzurumuzun böyle bozulmasına sence dayanabilecek mi?
( BOTTLES SHATTERING ) They're wrecking the whole joint.
- Burayı terk ediyorlar.
- It's shattering.
- Adamı dağıtıyor yahu.
Then the band in black will deliver a final shattering burst.
# Karalar giyinmiş orkestra son bir iç burkan parça çalacak #
At our reduced size, any vibrations inside the ear would have a shattering effect.
Kulakta oluşacak bir titreşim, bizim bu boyutumuz için tahrip edici etki yaratır.
Does it feel like a thin pane of glass is shattering inside?
Diplerde pencere camı kırılıyormuş gibi bir his var mı?
[dishes shattering] what's all this ruckus?
( TABAKLAR KIRILIYOR ) Hey, hey, bütün bu gürültü de nedir?
He had made a shattering discovery.
Devasa bir keşiften bahsetmişti.
By the way, I can imagine what Vollmer's shattering discovery was.
Bu arada, Vollmer'in devasa keşfini tahmin edebiliyorum.
Lause spoke of a "shattering discovery".
Lause o devasa keşiften bahsetmişti.
Barges pass by, eventually shattering the play of water against the piers
Tekneler geçiyor dalgaları köprünün kemerlerine çarpıp dağılıyor.
It is a shattering and beautiful sensation.
Bu, harika ve sarsıcı bir duygu.
I have seen the shattering fulgurations of ultimate clarity.
Nihaî kurtuluşun ezici parıltılarını görebiliyorum.
This has been a nerve-shattering experience. I'd like to go home.
Bu sinir bozucu bir deneyim oldu, evime gitmek istiyorum.
AND I WONDER, WHAT THERE WAS BACK THERE THAT COULD'VE CAUSED SUCH A SHATTERING.
Perde arkasında, bu kadar tahrip olmaya neyin yol açtığını çok merak ediyorum.
The sound of shattering glass. The flames rising out of the flowing gasoline.
Kırılan camların sesi, tutuşan benzin deposundan yükselen alevler...
What better than the shattering of lances?
Parçalanan mızraklardan daha iyi ne olabilir?
Childhood is shattering.
Çocukluk yıkıcıdır.
And you can't tell me what this earth-shattering story is?
Ve bana bu Dünyayı yerinden oynatacak hikâyenin ne olduğunu söylemeyecek misin?
And, a few hours later a second palanquin brought the earth shattering news.
Ve birkaç saat sonra, ikinci bir tahtırevan dünyayı altüst edecek haberler getirdi.
You're the one who's supposed to be giving me insights into sex and other world-shattering phenomenon.
Üstelik seks ve dudak uçuklatan fenomenler konusunda bana fikir verecek olan sensin.
No, just a crude job of shattering all our instruments.
Hayır, bütün aletlerimizi parçalamak için kabaca yapılmış bir iş.
[Glass Shattering]
[Cam kırılıyor]
On this bed of garbage, in the arms of this brute I had the most shattering orgasm.
Bu çöplükte, bu canavarın kollarında beni paramparça eden orgazm yaşadım.
Everyone will have their eyes on Hobbs, whose illness came close to shattering the Knights'dream ofa pennant.
Herkesin gözü Hobbs'ın üstünde olacak. Hastalığı, Knights'ın flama rüyasını neredeyse mahvedecekti.
Hey. I didn't realize that was your car. [Glass Shattering]
Senin araban olduğunu bilmiyordum.
" The complete record of the most earth-shattering invention ever.
" Çığır açan en büyük icadın tam kaydı.
It is the most shattering experience of a young man's life... when one morning he awakes and quite reasonably says to himself,
Gençliğimin en bedbaht hatırasıdır bu... Adam bir sabah uyanır ve oldukça mantıklı bir biçimde kendisine
The wine is chilled, the candles are lit, ad we are a kiss away from magnificent earth-shattering sex.
Şarap soğumuş, mumlar yanıyor ve mükemmel sevişmeden sadece birkaç öpücük uzaktayız.
You see his ego has taken one shattering blow from a woman.
Benliği bir kadın tarafından parçalanmış.
It was nothing earth-shattering.
Dünyayı sarsacak birşey olmadı.
All commendable, but not exactly earth-shattering changes.
Hepsi takdire şayan, fakat dünyanın yıkımını durduracak şeyler değil.
They were earth-shattering to those that he affected.
Onun değiştirdikleri dünyayı yıkacaktı.
You can't fight me without shattering yourself.
Kendinizi mahvetmeden bana karşı savaşamazsınız.
It must have been shattering stamped into one's memory.
Çok yıkıcı olmalı, insanın hafızasına kazınır.
The bullet then heads down at an angle of 27 degrees, shattering his rib and exiting from the right side of his chest.
Komünist değilim. Marksist-Leninistim. Ha komünist ha Marksist-Leninist, ne farkı var?
Shattering the radius bone the bullet exits Connally's wrist, wound # 6 makes a dramatic U-turn, then buries itself in Connally's left thigh.
Donanma İstihbarat Teşkilatı. Sokağın karşısına bakın. Postane.
Uh, no, nothing earth-shattering. I, uh...
Ah, hayır, ölüm kalım meselesi değil.
It's important. It's not earth-shattering, but... you know, it's important.
Ölüm kalım meselesi değil, ama önemli işte.
You're pinned back against your seat, wind screaming in your ears, cold air everywhere, glass shattering, darkness coming at you from all directions.
Koltuğunun arkasına yapışacaksın kulağında rüzgarın uğultusu her yerde soğuk hava, cam şangırtıları karanlık her yönden üzerine geliyor olacak.
If you have not already heard the analogy, the answer is shattering.
Şayet benzerliği çoktan duymadıysanız, yanıt oldukça yıkıcıdır.
Faye, give us some earth shattering
Alan...
( Glass Shattering ) What the hell?
Bu da neydi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]