English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / She's a doctor

She's a doctor traduction Turc

502 traduction parallèle
But the doctor says in a few days she can dance or do anything... and nobody would ever know she was crippled.
Ama doktorun söylediğine göre, birkaç gün içinde dans bile edebilirmiş. Ve en ufak bir iz bile kalmayacakmış.
- She's a doctor?
- Doktor mu?
If she's no better in the morning, I insist you call a doctor.
Sabaha kadar toparlanmazsa, doktor çağırmanda ısrar ediyorum.
She's quite a doctor.
Ne doktor ama!
Do you know if she's seen a doctor?
Doktora görünüp görünmediğini biliyor musun?
She's under a doctor's care.
Doktor gözetiminde.
There, all she has to do is throw a lighted match in the doorway... drive on back down the mountain, telephone their doctor... to say that Nathaniel's had a stroke.
Oraya gidip yapabileceğin tek şey, kabine tutuşturmak doktora telefon açarak Nathaniel'in inme geçirdiğini söylemek.
Oh, I don't know. I'm no doctor, but I'd say she's a very sick woman.
Ben doktor değilim ama bana çok hasta görünüyor.
You will take her to the hospital she will meet a very attractive doctor- -
Diyelim bacağından ya da omzundan yaraladınız..... hastaneye götüreceksiniz..... çok yakışıklı bir doktorla karşılaşacak.
That lady's a whole lot healthier than you think she is, Doctor.
Bu bayan düşündüğünüzden çok daha sağlıklı birisi, doktor.
She's a bit calmer now, doctor and all that.
Şimdi biraz daha sakin. Doktor ve diğerleri yanında.
And that's my sister over there and she's gonna be a doctor.
Ve şurada duran benim kardeşim, o doktor olacak.
The doctor says she's put up with more than we do in a lifetime.
Doktorun dediğine göre o bizim hayatımız boyunca çektiğimizden daha çok acı çekti.
My daughter... she's married to a doctor... and maybe by this time, I'm a grandfather.
Kızım... Bir doktorla evli ve belki bu sefer, büyükbaba olurum.
Louis, the doctor lady... She's a Quaker.
Louis, bayan doktor bir Protestan.
She's going for a doctor.
Doktor çağırmaya gidiyor.
Doctor, she's a cool woman but not 25.
- Doktor, havalı bir kadın ama 25'inde değil.
'No. she's a competent doctor in certain fields.
Hayır... O, uzay tıbbının belirli alanlarında çok yetenekli bir doktordur.
He said he met his fiancee at his outpatient clinic, when she came to see a doctor.
Nişanlısıyla, kliniğe kontrol için geldiğinde tanıştıklarını söylemişti.
SHE'S A REPUTABLE DOCTOR.
Çok ünlü bir doktor.
WELL, MAYBE IT'S EXCUSABLE. WHAT DOES SHE FEEL? SHE'S TOO YOUNG TO REALIZE THAT YOU'RE A DOCTOR,
O kız çok küçük, hissettikleri de belki de mazur görülebilir.
- She's a doctor.
- O bir doktor.
The doctor said she's going to be in bed for a couple of days.
Doktor dedi ki... birkaç gün yatakta kalması gerekiyormuş.
She's a doctor.
- Doğru. O bir doktor.
She had a doctor's appointment three days ago.
Üç gün önce doktorla randevusu varmış.
And I was out in the hall sort of comforting my father... when a doctor who was a specialist in a problem she had with her arm... went into her room and came out just beaming.
Dışarıda koridorda babamı teselli etmeye çalışıyordum bu sırada, annemin kolundaki problemin uzmanı olan doktor odaya girdi ve sevinçli bir yüz ifadesiyle dışarıya çıktı.
She's done this so many times she's practically a doctor.
Bunu daha önce defalarca yapmış Aslında doktor sayılır.
She thinks we are a wealthy doctor's family Wealthy!
Ailemizin çok zengin olduğunu düşünüyor.
She's a doctor.
O bir doktor.
Wait, I get it, she's left a letter to the doctor.
Durun, ben alırım, doktora bir mektup bırakmıştı.
What is her fault is she's too cheap to go to a doctor and get it fixed.
Hatasıysa doktora gidip tedavi olmayacak kadar cimri olması.
In this country when a woman is pregnant, she's under the continual care of a doctor.
Bu ülkede, bir kadın hamile kalırsa... sürekli doktor kontrolünde olmalı.
She says the doctor's gonna give me a sonograph tomorrow.
Yarin doktor sonograf çekecek dedi.
She says she needs a beautiful white doctor man..
Yakışıklı ve beyaz bir doktora ihtiyacı varmış.
Doctor :. She had a headache and a low-grade fever.
Baş ağrısı ve hafif ateş vardı. o kadar.
- She's a doctor. A scientist.
Bir bilim adamı.
Faced with my mother's panic, the doctor didn't dare tell her she'd been impregnated by a contaminated tomato.
Annemin paniğini gören doktor sperm bulaşmış bir domates tarafından gebe bırakıldığını ona söylemeye cesaret edemedi.
Then Brooke rings to say she's got a doctor's certificate for exhaustion.
.. sonra dün gece Brooke aradı.. Burada çok mutsuz olduğunu ve doktordan psikolojik yorgunluk raporu aldığını söyledi..
Ah, she's a would be doctor.
Bir doktor olabilirdi.
She was caught giving this doctor a blow job in the OR.
Ameliyathanede doktorun birine saksofon çekerken yakalanmış.
It's about a woman who... who can't stop coughing. She sees a doctor.
Sürekli öksüren ve sonunda doktora giden bir kadının fıkrası.
Ms. Bundy says she's married to a successful doctor and not to Al Bundy the shoe salesman.
Bayan Bundy, ayakkabı satıcısı Al Bundy'le değil başarılı bir doktorla evli olduğunu söyledi.
We're undermanned, she's a medical doctor- - she stays.
Personel sıkıntısı yaşıyoruz, o da bir doktor olduğu için kalacak.
No one in his right mind is going to believe she's a doctor, not even a veterinarian.
Aklı başında olan hiç kimse onun değil doktor olduğuna, veteriner olduğuna bile inanmaz.
How do we even know she's a real doctor?
Onun gerçek bir doktor olduğunu nereden biliyoruz?
You're Chief of Operations I'm a doctor, and Keiko's a botanist and until she can be a botanist again
Sen operasyon şefisin, ben doktorum, Keiko da bitkibilimci.
She's already seen a doctor.
Doktoru gördü zaten.
Can you believe she's a doctor?
Doktor olduğuna inanabiliyor musun?
- Page Benton. Wanted my daughter to be a doctor but she's a hostess at a Hungarian restaurant.
Kızımın doktor olmasını istedim ama bir Macar lokantasında hostes oldu.
She's not a doctor.
o doktor değil.
- Oh, she's a doctor.
- O da doktor. - Hemşire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]