She's not well traduction Turc
1,678 traduction parallèle
Well, you're both wrong,'cause the ring would have woke her up. So either she's pissed and not answering or she's being held captive.
İkiniz de yanılıyorsunuz çünkü telefon sesi onu uyandırırdı bu yüzden ya kızdı ve telefonu açmıyor ya da biri onu rehin tutuyor.
Well, she's not alone, right?
Ama yalnız değil, öyle değil mi?
Well, she's, er, not much to look at but she is very kind'arted.
Pek güzel değil ama yufka gibi bir yüreği var.
Yes, well, the rest need not concern you, except that she sends her very best wishes to you all, and she hopes you haven't forgotten about her.
Evet, gerisi sizi ilgilendirmiyor olsa gerek, size iyi dileklerini göndermesi dışında ve onu unutmadığınızı umuyor.
She's not feeling well
O, biraz rahatsız.
Look, Christi Ann, your store does well... and if that rep knows what she's talking about, then... it's not a favor.
Bak, Christi Ann, mağaza işin iyi gidiyor... ve eğer temsilci neden bahsettiğini biliyorsa, o zaman... bu iyilik değil.
Okay, well, what if I told you... she's an eighteen-year-old, hot masseuse... with huge natural breasts, who loves to gourmet cook... watch sports, perform oral sex... and when she's not doing any of that, she saves whales.
Pekiyi, ya sana onun 18 yaşında, ateşli kocaman doğal göğüsleri olduğunu, iyi yemek yapabildiğini spor ve oral seksi sevdiğini ve bunları yapmadığında da, yunusları kurtardığını söylersem?
When she's not well, she rehashes that.
Takıntı. İyi olmadığı zamanlarda, yeniden ısıtır bu konuyu.
You think she's not well?
İyi olmadığını mı düşünüyorsun?
So she's, like, alright, well, sure, why not, you know.
Bu yüzden o, hoştu, kesinlikle, tamam, eminim, neden olmasın, bilirsin.
Well, she is not a Zeta, because she's our new hizzety-housemother.
O bir Zeta değil, yeni uğrak evi annemiz.
No, she's not well.
Hayır, biraz rahatsız.
Well, she's not here.
Burada yok.
Well, let Miss Amanda know that I know she's not asleep and that I love her very, very much.
Amanda Hanım'a uyumadığını bildiğimi ve onu çok ama çok sevdiğimi söyle.
Well, she's not here.
Pekala, o burada değil.
Yes, but she's not really well.
Evet, ama durumu çok iyi değil.
Well, let's not play "He Said, She Said," either.
"Ben öyle dedim, o da böyle dedi" oyunu da oynamayalım.
She's - well, she's not like I thought at all. She's amazing.
Harika biri, hiç de sandığım gibi değilmiş.
- Well, she's not here, and you're up next.
Ama yok ve bir sonraki sıra da sizin. Biliyorum.
I'm afraid she's not doing very well.
Sanırım çok da iyi değil.
She's not doing well.
Durumu pek iç açıcı değil.
Well, she's not the only one who got you into it.
Bu derdi açan yalnız o değil.
Fiona really felt strongly about them being in a nicerenvironment than the loft, and, uh... well, you know, she - - she was really not in the moodto discuss the point.
Fiona, onların benim dairemden daha iyi bir yerde kalmalarını istedi... ve onu bilirsin... O hiç tartışılacak bir havada değildi.
Well, if she's not here, we can take a taxi.
Gelmemişse bile taksi tutabiliriz.
Well, if she's not here, then we'll just go back to the room.
Burada değilse, odamıza döneriz biz de.
Well, that's not what she told me.
Bana söylediği böyle değildi.
Well, at Ieast she's not grading you.
En azından notunu o vermiyor.
Although not any of Hipatia works remains, it is known that she was an exceptional astronomer, well-known for the mathematical study of conical curves.
Hypatia'ya ait çalışmalar kalmamış olmakla birlikte sıra dışı bir gök bilimci olduğu konik eğriler üzerindeki matematiksel çalışmalarıyla tanındığı bilinmektedir.
I'm afraid she's not at all well.
Korkarım pek iyi değil.
Fobbed off by your people, because she's not Lord Snooty in a posh car or Madonna on a horse. Well, that I...
Elemanlarınız tarafından savuşturuldu, çünkü annem havalı arabasıyla gezen kendini beğenmiş zengin biri ya da ata binen bir Madonna değil.
She's not really taking this too well.
Bu durumu pek kabullenemiyor.
She's not well.
Sorun onda.
She's not well and you give her eel.
İyi değil ve ona yılanbalığı veriyorsun.
Yeah, well, one day she's gonna look me straight in the eye and not feel sorry for me.
Evet, bir gün gözlerimin içine bakacak ve bana acımayacak.
She's not doing well and the doctors don't thinkshe can make it.
Durumu hiç iyi değil ve doktorlar onun başarabileceğini düşünmüyor.
My mother usually watches her when I can't but my mother has been in the hospital recently and she's not doing very well and that has been... hard for me to handle.
Ben bakamadığımda genellikle annem ona bakardı, ama kısa bir süre önce hastaneye yattı ve durumu çok iyi değil. Ve bu benim başa çıkabilmem için çok zor.
Well, she she's not going to get half your money, Tracy.
Şey, senin paranın yarısını alamayacak, Tracy.
Well, I mean, her only motive is revenge. And you know, like you say, that's just not logical. And despite her being, you know, a sex kitten scientist, she's still logical.
Yani, tek dürtüsü intikam ve bu mantıklı değil ve seksi bir bilim kadını olmasına rağmen, mantıklıydı.
Right, well, if the bride's physical or emotional needs are not met, yeah, she might act out.
Gelinin ; fiziksel ya da duygusal ihtiyaçları karşılanmadıysa, dışa vurabilir.
Well, if she's here, she's not talkin'.
Eğer buradaysa bile şu an konuşmuyor.
Well, he's not working, and she's in town. so...
O çalışmıyor ve kız kasabada. Yani...
Yeah, well, she's not rich.
Evet, ama o zengin değil.
Well, good news, she's not.
Evet, iyi haber, değilmiş.
Well, she's not interested.
İlgilenmiyor ama.
Yeah, well, that's not how she sounded when I talked to her.
Onunla konuştuğumda sesi iyi gelmiyordu ama.
Well, let's hope it's not the last face she saw.
Dua edelim de gördüğü son yüz o olmasın.
Well, she's not as big as Oprah.
Oprah kadar ünlü olamaz.
Well, Paige isn't gonna do anything. She's not interested in sex.
Cinsellik aklına gelmiyor bile.
Well, she's not.Trish is.
Tabi o doğurmuyor.Trish.
Well, she's not quite ready to welcome you back.
Seni geri kabul etmeye henüz hazır değil.
Look, uh, Sally, she thinks you're a great guy and she loves you, but, well, she's just not in love with you.
Bak, Sally senin harika biri olduğunu düşünüyor ve seni seviyor ama artık sana âşık değil.
she's not here 659
she's not worth it 28
she's not there 101
she's not my type 42
she's not 836
she's not picking up 30
she's not my wife 34
she's not dead 149
she's not wrong 44
she's not here yet 28
she's not worth it 28
she's not there 101
she's not my type 42
she's not 836
she's not picking up 30
she's not my wife 34
she's not dead 149
she's not wrong 44
she's not here yet 28