She here traduction Turc
32,416 traduction parallèle
She was here.
O buradaymış.
She's not here.
Burada değil.
She was here.
O buradaydı.
Just make sure that you give me a little warning before she gets here.
Ama o buraya gelmeden bana küçük bir uyarıda bulunmayı unutma.
What is she doing here?
Burada ne işi var onun?
So she's been right by here.
Bu yüzden burası haklı.
Maybe she lives here, like that shape-shifter thing.
Belki burada yaşıyordu, o şekil değiştiren gibi.
It's not Dana, she's still here.
O Dana değildi, hala buralarda.
Can you please tell her she can't stay here?
- Lütfen kalamayacağını söyler misin?
She has my heart, but of course, I don't see her anywhere here, so...
Kalbimin sahibi, ama tabii ki onu burada göremiyorum, o yüzden...
But she's helping us here.
- Ama o bize yardım ediyor.
But she's still here.
Ama o halen burada.
The only reason she's here is because we're worried about a lawsuit ; that's it.
Burada olmasının tek sebebi bir dava ile uğraşmak istemiyoruz.
She's here.
Kendisi yanımda.
I know bringing this little girl into the world wasn't easy, but now that she's here...
Bu küçük kızı dünyaya getirmek kolay değildi biliyorum ama madem şurada duruyor...
She he be doing that here?
Bunu burada yapması normal mi ya?
Janet is a nonhuman object who was sent here to help us, and the way she can help us is if we kill her.
Janet insani bir varlık değil ve bize yardım etmek için burada. Eğer onu öldürürsek bize yardım etmiş olacak.
Given what you learned about Eleanor, do you think she deserves to be here?
Artık Eleanor'u tanıyorsun. Buna göre sence burada kalmayı hak ediyor mu?
Or no, I shouldn't let her stay because she doesn't belong here?
Ya da buraya ait olmadığı için göndereyim mi?
Or no, I shouldn't let her stay even though she does belong here?
Yoksa buraya ait olsa bile göndereyim mi? Hangisi?
She's here. Come and get her.
Kendisi burada gelip alabilirsiniz.
The one that was supposed to be here but got sent down to us instead? She's on the train.
Burada olması gereken ama yanlışlıkla aşağıya gönderilen kız?
Well, I'm just wondering if she hid those papers here.
O kâğıtları buraya sakladı mı diye merak ediyorum.
She didn't post it here.
Buradan postalamadı.
She's the most important woman on the planet right now, Oscar, and from here on out, everything goes through me.
Şu an da o dünyadaki en önemli kadın Oscar. Bu zamandan itibaren artık yapılacaklar benim onayımdan geçecek.
She's just here to sell tickets.
Buraya sadece biletler satılsın diye geldi.
Yeah, but she's still here.
Evet ama hala burada.
She was supposed to be here at 4 : 00.
4 : 00'de burada olması gerekiyordu.
She told me to come over here.
Buraya gelmemi söyledi.
You know, she's just here for the fun.
Eğlencesine burada.
I just want you to know that I'm here for you if you every need someone to talk to about Riley, and how annoying she can be.
Riley ve onun ne kadar sinir olması konusunda konuşacak birine ihtiyaç duyarsan ben yanında olduğumu söylemek istedim.
She was here, and we fought, and then she disappeared right in front of me.
Misaki buradaydı ve dövüştük sonra da birden kayboldu.
She was right here!
- Sara! Daha az önce buradaydı!
She's just moved here from the out West... Seattle.
Doğu Seattle'dan buraya yeni taşındı.
But Ms. Zane fought to have this case taken on, and she's the reason we're even here today.
Ama Bayan Zane bu davayı açabilmek için savaştı ve bugün onun sayesinde buradayız.
- Go ahead, but when they get here, we'll tell them all about how you sent Maria Gomez away so that she couldn't testify.
Arayabilirsin ama buraya geldiklerinde onlara Maria Gomez'i ifade veremesin diye nasıl yolladığını anlatırız.
Point is she knows that she doesn't belong here, and she's giving up.
Kısacası o da buraya ait olmadığını biliyor ve pes ediyor.
But she's staying here.
O burada kalıyor.
She's in the woods on a farm right here.
Orada, ormanın içindeki bir çiftlikte.
She persuaded me to come here and persuaded you to accept me.
Beni buraya gelmeye, sizi beni kabul etmeye ikna etti.
She's not supposed to be here for another half hour.
- Daha gelmesine yarım saat var.
She's here, and I don't want her to see us together and get the wrong idea.
Burada. ve bizi birlikte görüp yanlış bir izlenime kapılmasını istemem.
She crashed here with her brother, Lamar.
Kardeşi Lamar'la beraber düşmüştü.
Hmm. It's too bad she got here first with a better menu.
Onun daha güzel bir menüyle önceden gelmesi ne kötü.
She was here!
Gelmiş buraya.
She was here.
Buradaydı.
But my mom, she didn't make it here.
Ama annem, burada... yapamadı o.
She, er... She used to work here.
O... burada çalışırdı.
She's here right now.
Geliyor şimdi.
I think she really started collecting - when I left and I wasn't here to...
- Galiba ben gittiğim burada olmadığım zaman koleksiyon haline getirmeye başladı.
Then she came up here and she killed herself.
Sonra buraya yukarı geldi ve kendini öldürdü.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20