She was a good woman traduction Turc
92 traduction parallèle
- She was a good woman.
- Çok iyi bir kadındı.
She was a good woman, nice to be with...
O iyi bir kadındı, birlikte olmak güzeldi...
- So am I. She was a good woman.
İyi kadındı.
I understand she was a good woman, Christian woman.
Duyduğum kadarıyla iyi bir kadınmış, bir Hristiyan kadını.
Didn't agree with her ideas but I'm sure she was a good woman.
Eşinle aynı fikirde değilim, ancak iyi bir kadın olduğuna da eminim.
She was a good woman, your mother.
İyi bir kadındı annen. Evet öyleydi.
Yes, she was a good woman, but lonely.
Evet, iyi bir kadındı, ama yalnızdı.
She was a good woman.
O iyi bir kadındı.
She... - She was a good woman.
O... o iyi bir kadındı.
She was a good woman.
İyi bir kadındı.
She was a good woman, and she's gone.
İyi bir kadındı ve öldü.
She was a good woman.
Çok iyi bir kadındı.
She was a good woman, a community leader, a caring wife, providing mother and a loving grandmother.
İyi bir kadın, bir cemiyet başkanı, iyi bir eş, iyi bir anne.. ve iyi bir büyükanneydi.
I have to pay my respects. She was a good woman.
Gidip anneciğime saygılarımı sunacağım...
She was a good woman as women go, and as women go, she went.
Şans eseri, aptal gibi bacağını sallıyor olabilir mi?
She was a good woman.
- İyi bir kadındı.
She was a good woman, your mother.
Annen iyi bir kadındı.
- Oh yeah. - But you knew she was a good woman.
İyi biri olduğu belliydi ama.
She was a good woman, your mother.
İyi bir kadındı, annen.
- She was a good woman.
- İyi kadındı.
She was a good woman.
O, iyi bir kadındı.
It is a sin to speak ill of the dead like that. She was a good woman.
Böylesi fena bir ölüm hakkında bu şekilde konuşmak günahtır.
And then, someday, when he's an old man and his grandchildren ask him about Mata Hari he must tell a great lie, say that she was a wonderfully good woman.
Ve sonra bir gün, yaşlı bir adam olduğunda ve torunları ona Mata Hari'yi sorduğunda... koca bir yalan söylemeli ve O'nun harika bir kadın olduğunu anlatmalı.
And she was such a sweet woman and such a good cook we didn't want to lose her.
O kadar iyi bir kadındı ve o kadar iyi bir aşçıydı ki... onu kaybetmek istemedik.
She was such a good woman
Öylesine iyi bir kadındı ki...
This is a woman, Theo, who is far from young, far from pretty... but she was good to me and kind.
Theo, bu kadın o kadar güzel veya hoş değil ama bana çok iyi ve nazik davrandı.
She was a good woman, Hermie.
İyi bir kadındı, Hermie.
We're the sons of a woman that married him for his goodness because she was good!
Onunla iyiliği için evlenen bir kadının oğullarıyız çünkü iyi bir kadındı!
She was a good woman.
Evet...
She was a good, pure woman.
- Çok iyi, temiz bir kadıncağızdı.
She was a good lookin'woman.
Çok güzel bir kadındı.
I don't think it's possible to find a a woman as good as she was.
Onun kadar iyi bir kadın bulmanın mümkün olduğunu sanmıyorum.
She was a real good woman, your grandma.
Büyükannen çok iyi bir kadındı.
But she was a real good woman.
Ama o sahiden iyi bir kadındı.
Yes, she was. Absolutely, a good woman.
Kesinlikle iyi bir kadın.
She was a good-sized woman.
Epey yapılı bir kadınmış.
Yeah, but she was a good-Iooking older woman.
Evet, ama olgun ve güzel bir kadındı.
He said his wife was a good woman and he loved her very dearly, but she was French and a Roman Catholic.
Karısının iyi biri olduğunu ve onu çok sevdiğini söylemişti ama kadın bir Fransız ve Roma Katoliği'ymiş.
a woman who, when she found the child, failed to notify the authorities at first, as she was required to do by both law and morality. Is Elaine Vassal a good person, a capable mother?
Çocuğu bulduğunda, hem ahlâk kurallarının, hem de yasalarının bir gereği olarak çocuğu yetkililere bildirmeyen bir kadın.
I mean, she was a good woman. It's the least we can do.
Demek istediğim, iyi bir kadındı.
I've seen his wife, a good woman she was.
Karısnının çok iyi bir kadın olduğunu görmüştüm.
She was a cheerful, good-natured woman much admired by her customers and loved by children.
Böyle bir insan olmasının sebepleri nelerdi?
Listen, if Dr. Kelso had asked me to go somewhere that I thought was actually good for my career, I'd be gone so fast you'd be left here staring at an imaginary woman's chest while she was trying to make a point.
Eğer Dr. Kelso kariyerim için iyi olacak bir yere davet etmiş olsaydı, o kadar hızlı giderdim ki sen burada bir konu anlatmaya çalışan hayali bir kadının göğsüne bakıyor olurdun.
Eliza Hopkins was a good Christian woman, and she was my friend.
Eliza Hopkins iyi bir hıristiyandı ve benim arkadaşımdı.
Once there was a very good looking woman, she wasn`t thin, she had a full body.
"Bir defasında, dolgun vücutlu güzel bir kadın vardı..."
She was a good-lookin'woman back then, too.
O zamanlar da güzel bir kadındı.
All I can think of is here lies a woman who was so busy looking in the mirror and feeling like she wasn't good enough that... She missed her life.
Tek düşünebildiğim, burada, aynada kendine bakıp yeterince iyi olmadığını düşünmekle çok meşgul olup, hayatı kaçırmış biri yatıyor.
There was a woman in your life Who affected you very deeply, And she left before you could say good-bye.
Hayatında seni çok derinden etkilemiş bir kadın vardı, ve bir elveda bile demeden çekip gitti.
I told him about my wife Grace, what a good woman she was and how lucky I was to have her.
Ona karım Grace'ten, onun ne kadar iyi bir kadın olduğundan... ve ona sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu anlatmıştım.
He says she was a very nice woman, good looking too, I bet.
İyi biri olduğunu söyledi, bahse girerim güzeldir de.
She was a vicious, evil, abusive woman. But I loved her and cared for her like a good daughter.
Ahlaksız, kötü, şirret bir kadındı ama onu sevmiş ve iyi bir evlat olup onunla ilgilenmiştim.