Sickness traduction Turc
2,285 traduction parallèle
- But the sickness came from the orphans.
- Fakat hastalık yetimlerden bulaşıyor.
-'Wish them in sickness and..'
- Umarım hastalanırlar...
He's been with me from the beginning of my sickness.
Tanrım. O, hastalığımın başlangıcından beri benle beraber.
This sickness, it's just getting worse.
bu hastalık, giderek kötüleşiyor.
Morning sickness.
Sabah bulantısı.
now, do you, Frederick Butler, take Sophie Maguire for your lawful wedded wife, ... to have and to hold, from this day forward, for better or for worse for richer or for poorer, in sickness and in health, until death do you part?
Pekala, sen, Frederick Butler, Sophie Maguire yasal eşin olarak, kabul edip, bugünden itibaren, iyi günde ya da kötü günde hastalık ya da sağlıkta, zenginlikte ya da fakirlikte, ölüm sizi ayırana kadar, onu sevmeyi kabul ediyor musun?
You have a sickness!
Sende bir hastalık var!
You got morning sickness again.
Yine mi sabah bulantısı?
Just as I thought. Your sickness is returning.
Düşündüğüm gibi, hastalığın geri dönüyor.
I was overcome by sickness and wished that they would bury me.
O an öylesine utanç duyuyordum ki, keşke beni gömselerdi.
Of course, I guess if they called it all day, all night sickness, nobody would ever want to get pregnant.
Buna tüm gün bulantısı, gece bulantısı derlerse kimse hamile kalmak istemez.
For better, for worse! In sickness and in health.
İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta.
In sickness and in health.
Hastalıkta ve sağlıkta.
Sickness and health?
Hastalıkta ve sağlıkta?
Do you groom Gu JunPyo take bride Ha JaeKyung as your wife. In sickness and in health. As long as you both shall live?
Sen, damat Gu JunPyo, Ha JaeKyung'ı eşin olarak alıp hastalıkta ve sağlıkta birlikte olmayı kabul ediyor musun?
When I was working at Grant Aerospace, Jessie was getting the best treatment for her sickness.
Grant Aerospace'te çalışırken Jessie hastalığı için en iyi tedaviyi görüyordu.
A brother and sister have survived an eventful year that has brought sickness and drought, fires and volcanic eruptions.
Bir erkek ve kız kardeş, hastalıklı, kurak, yangınlı ve volkanik patlamalı bir sezonda hayatta kalmayı başardılar.
I gotta sit middle'cuz i get motion sickness.
Ortaya oturmam gerek çünkü beni yol tutar.
How come you haven't had any morning sickness?
Neden senin sabahları miden bulanmıyor?
In the presence of God, our family and friends... I offer you my solemn vow to be your faithful partner... in sickness and in health... in good times and in bad... till death do us part.
Tanrı'nın, ailemin ve arkadaşlarımın huzurunda, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde ölüm bizi ayırıncaya dek, kader ortağın olmak için kutsal yeminimi sunuyorum.
My mother died of sickness.
Annem hastalıktan öldü.
Is it that Gondry thing of hating sickness, being afraid of sickness?
Gondry'lerin hastalıktan nefret etme sebebi bu mu acaba? Hastalıktan korkmalarının sebebi?
This is your sickness talking.
Hastalığın yüzünden böyle konuşuyorsun.
My sickness?
Hastalığım mı?
Well, I appear to share my sickness with Turner.
Görünen o ki Turner da aynı hastalıktan muzdaripmiş.
I am not sick! Unless virginity is a kind of sickness.
Bekâret bir hastalık değilse, ben hasta değilim.
How come you haven't had any morning sickness?
Neden artık sabahları miden bulanmıyor?
Do you get motion sickness?
Yol seni tutar mı?
"To love and honor in sickness and in health, so long as you both shall live?"
Aşkla ve hürmetle, hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırana dek...
There's already enough sickness in this place.
Burada yeteri kadar hastalık var.
My name is Paula Morales, And Paula Morales does not get g-sickness.
Adım Paula Morales ve Paula Morales'i uzay tutmaz.
It's a sickness.
Bir tür hastalık bu.
Do you promise to be faithful through thick and thin times... in sickness and in health?
İyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birbirinize sadık kalacağınıza söz veriyor musunuz?
But the sickness was in him even then.
Ancak sonra o hastalık belirdi.
Where there is sickness, it brings health.
Hastalığın olduğu yere sağlık getiriyor.
No looming fate, no uncontrollable destiny. No hunger. No sickness. o fear.
Uzakta beliren felaket, kontrol edilemeyen kader, açlık, hastalık ya da korku, ölüm yok.
Do you promise to love him, honor and cherish him for better or for worse, in sickness and in health for as long as you both shall live?
İyilikte ve kötülükte, hastalıkta ve sağIıkta ölüm sizi ayırana kadar onu sevip onurlandıracağına söz veriyor musun?
Do you promise to cherish, honor and love her, for better or for worse, in sickness and in health for as long as you both shall live?
İyilikte ve kötülükte, hastalıkta ve sağIıkta ölüm sizi ayırana kadar onu sevip onurlandıracağına söz veriyor musun?
Oh, the sickness.
Hastalık gibi.
"... take this woman to be your lawfully wedded wife and promise to be faithful, in sickness and in health, " "... to love and to honor for all eternity. "
"... kanunen bu kadını eşin olmaya hastalıkta ve sağlıkta, ona karşı sadık, ve sonsuza kadar saygı gösterip, onu seveceğini kabul ediyor musun?
It must be some kind of sickness.
Bir çeşit salgın olmalı.
Unless we can rid ourselves of this sickness, I don't see how we can hold out.
Bu hastalıktan kurtulmadığımız sürece, nasıl dayanırız bilmiyorum.
You've got a real sickness, chimp-o.
Bu ciddi bir hastalık, şempo.
- No morning sickness? - Not yet.
- Sabahları bulantın oluyor mu?
BAEK Jong-woo, do you take this infamous bride LEE Ji-soo to be your wife in sickness and in health to love and to cherish with your heart and soul?
Baek Jong-woo, gelin Lee Ji-soo'yu hastalıkta ve sağlıkta eşin olarak sevip sayacağına yemin ediyor musun?
Can this be a sign of sickness?
Bu bir hastalık belirtisi olabilir mi?
People in my age, wherever they go for a check up, doctors find some sickness.
Benim yaşımdakiler, muayene oldukları zaman mutlaka bir hastalıkları ortaya çıkıyor.
And if you get motion sickness, you know, put your head between your knees'cause Leslie Knope's stopping for no one.
Çünkü Leslie Knope kimse için durmaz.
Which would explain her sickness at work.
- İşyerinde hasta hissetmesini açıklar.
It's morning sickness.
Bu sabah bulantısı.
♪ And there still will be the evangelicals going, homosexuality is a sickness.
â ™ ª ama hala muhafazakarlar şöyle diyecek,