Sidebar traduction Turc
195 traduction parallèle
Andrews'll get you quotes from the Deputy Mayor... and you and he can get together on a sidebar.
Belediye Başkan Vekilinin söylediklerini Andrews getirecek. Spot haber üzerinde birlikte çalışırsınız.
Kent, do a background story for the page three sidebar on this terrorist group.
Kent, bu terörist grup hakkında üç sütunluk açıklayıcı bir yazı hazırla.
Uh, interesting, uh, sidebar to this story is the fact that all telecommunications seem to be out in that part of the world.
... bu olay hakkındaki ilginç bir gerçek de şu ki görünüşe göre bütün telekomünikasyonlar dünyanın bu kısmında bulunuyor.
Now we'll keep the 4H Club sidebar, and we will swap the sidewalk weeds issue with the Easter egg hunt right here!
4H kulübü kenar çubuğunu olduğu gibi bırakalım, ve "kaldırımdaki yabani otlar" konusunu "Paskalya Yumurtası Avı" konusuyla yer değiştirelim!
Sidebar note to transcriber file under personal documentation and be sure to annotate the location.
Kişisel dökümantasyon için kaydedilen dosyanının konumundan emin ol.
Sidebar, please, Your Honor?
Kürsüye gelme izni, lütfen, Sayın Başkan?
We'll do a sidebar on going from sleeping in your car to sleeping in a posh suite.
Arabada uyumaktan, kral dairesine bir geçiş gerçekleştireceğiz.
Save room for a sidebar on Toni Taylor.
Toni Taylor içinde ufak bir yer ayır.
It's a sidebar.
Bu yan öykü.
Maybe I can write a sidebar on your story.
Belki hikayenizde ufak bir köşe yazabilirim.
I'll bring my camera, and even write a sidebar.
Kameramı getireceğim ve ufak bir haber yazacağım.
All right, ladies, talking sidebar here.
Tamam, bayanlar, burada hikayenin ana hatlarını konuşuyoruz.
Just a quick sidebar here.
Çabuk doğru söyle.
Sidebar.
Kürsüye yaklaşın.
A sidebar, Your Honor.
Yakalaşmak istiyorum, sayın yargıç.
If Baily doesn't talk tonight, I'll need a sidebar.
Bu gece Baily konuşmazsa, ek bir şey düşünmeli.
Could we sidebar?
Erteleme talep ediyoruz.
What she wants is to get you into a sidebar. Then she smiles.
Yapmaya çalıştığı, karşı tarafın avukatını tartışma amacıyla kürsüye getirtmektir.
He killed my sidebar on the Frank Beechum murder.
F. Beechum cinayeti ile ilgili köşe yazımı kesti.
- l read that sidebar.
- Köşe yazını okudum.
This is a sidebar.
Bu yan haber olacak.
Turn it into a human-interest sidebar.
Bunu insani bir haber yap.
I'm writing a human-interest sidebar.
Hayır, olayı insani açıdan ele alıyorum.
I understand your prison interview went beyond just a human-interest sidebar.
Cezaevindeki söyleşin, insani bakış açısını çoktan aşmış.
This isn't a human-interest sidebar.
Bu yan haber değil.
- Go write your sidebar!
- Git haberini yaz.
Which is why you'd understand that I'm disturbed that, not only... at getting heat on this from upstairs, but at finding my picture in a sidebar... next to the obituaries.
Canımı sıkan nokta, bu konuda... ... avucumu yalamakla kalmayıp, fotoğrafımı da ölüm ilanlarının... -... yanında bulmam.
I mean. to watch your husband almost choke to death right in front of your very eyes- - Sidebar?
Yani, neredeyse kocan gözünün önünde boğularak ölüme gidiyor.
Sidebar, how Madonna is this?
Kenardakiler, bu ne kadar Madonna'ca?
OK, sidebar.
Tamam.
- Prosecution requests a sidebar.
- Kürsüye gelmek istiyorum.
Sidebar.
Görüşme.
Sidebar, Your Honor?
Kürsüye gelebilir miyim?
- Hey, here's a funny sidebar.
- Hey, burada komik bir bant var.
- Actually, funny historical sidebar :
- Aslında, ilginç bir tarihi not düşeyim :
I know I've been gone, but a bathroom sidebar might have been in order.
Pek ortalıkta olmadığımı biliyorum ama beni banyoya çekip konuşabilirdin.
- Sidebar. - Sure.
- Benimle gel.
Not a single sidebar.
Ufak bir haber bile yok.
Judge, sidebar?
Yargıcım, küçük bir yorum.
We've already had a sidebar with the architects about that.
Mimarlarla bu konuyu konuştuk.
Sidebar, you and me, right now.
Kenarda, sen ve ben, şimdi.
- We should sidebar.
- Avukat bulmalıyız.
- No sidebar.
- Avukat yok.
Yeah, let's just take that energy to a sidebar, please.
Bu enerjiyi kenara alabilir miyiz?
Mr. Yates, a sidebar, please?
- Bay Yates. Gelir misiniz lütfen?
Sidebar?
Konuşabilirmiyiz?
Sidebar... Tuck in your shirt.
Kenar çubuğu, gömleğini içeri sok.
Sidebar.
Ara.
And you defense attorneys will be liable to contempt as well... for not keeping your clients under control. Sidebar, my chambers.
Eğer bütün bu tanıkların söylediklerine... inanıyorsanız ya da iddia makamının... haklı olduğuna inanıyorsanız... sizden yalvarıyorum... lütfen, bunu arkadaşlarımın üstüne yüklemeyin.
Yeah, Mr. DiNorscio? May I have a sidebar, Your Honor?
Bunu kullanarak beni köşeye sıkıştırmak için yaptılar işte.
Sidebar, Your Honor.
Kürsüye gelebilir miyiz, Sayın Yargıç?