Sighs deeply traduction Turc
87 traduction parallèle
( Sighs deeply ) Would you, er... A little water, on the table.
Bir bardak su alabilir miyim lütfen?
[Sighs deeply]
[Derin iç çekme]
- Where are your wives? - [Sighs Deeply]
Karıların nerede?
( sighs deeply ) KOVICH.
Kovich.
- [Sighs Deeply] - This family has a long and a proud tradition.
Bu ailenin gurur verici gelenekleri var.
[Sighs Deeply] Sorry. Wife planning a retirement dinner.
Üzgünüm, eşim bir emeklilik yemeği düzenliyor benim adıma.
[Sighs Deeply] You got something in your teeth.
Dişinin arasında bir şey var.
[Sighs Deeply] And then, on...
Daha sonra...
[Sighs deeply] I haven't got a lot of that.
O kadar zamanım yok.
- [Sighs Deeply] - Do you think she knows?
Sence biliyor mu?
[Sighs Deeply] Thank you.
teşekkür ederim.
( Sighs deeply ) you must imagine a restaurant.
Gece buraya arkadaşlık kurmaya gelen birçok saygın insan var. Göz kamaştırıcı kırmızıları hayal etmelisiniz.
( SIGHS DEEPLY ) Waiting, waiting.
Ah... bekliyorum, bekliyorum.
She made a decision, a good decision. ( sighs deeply ) And it would- - it would be great
Bir karar aldı ve doğru da bir karar aldı.
( sighs deeply ) no, not really. No. Um...
Hayır, kesinlikle hayır.
Uh... [sighs deeply]... we're gonna head to the party, but you should meet us there and stop acting weird.
Biz partiye gidiyoruz ve bizi orada bulabilirsin ama garip davranmayı bırak.
( Sighs deeply ) That velvet was so soft.
O kadife yumuşacıktı.
( sighs deeply ) except maybe this. ( joss stone's "put your hands on me baby" playing )
Belki de bu hariç.
( Sighs deeply ) I told people.
Herkese söyledim.
( Sighs deeply ) Hey, Sam.
- Selam Sam.
( Sighs deeply ) Save the Dom, Chuck.
İçkiyi sakla, Chuck.
You're still here. ( SIGHS DEEPLY )
Hâlâ buradasın.
( Sighs deeply ) ( Voice breaks ) To lose the pregnancy.
Tekrar düşük yapmayı.
I didn't know what to do. She won't... ( Sighs deeply )
Ne yapacağımı bilemedim.
( Sighs deeply ) He especially fixated on the fact that Thomas was alone when he died.
Thomas'ın ölürken yalnız olduğu fikrine özellikle takmış.
( Sighs deeply )
Mükemmel olacak.
Well... ( Sighs deeply )
Evet...
And if that man happens to be Eli, then... ( Sighs deeply ) I would be honored you give you away to him.
Eğer bu adamın gerçekten Eli olduğunu düşünüyorsan o zaman seni, ona emanet etmekten onur duyarım.
- Naomi. S-Sam. ( Sighs deeply )
Sam?
( Sighs deeply ) I don't know.
Bilmiyorum.
( Sighs deeply ) Don't worry, Frankie.
Endişelenme Frankie. Ona yardım edeceğim.
[Sighs deeply] They sabotaged the rig to make it look like Christopher's technology.
Christopher'ın teknolojisinin suçlu olduğunu göstermek için sondajı sabote ettiler.
( Sighs deeply ) I...
Benim...
[Sighs deeply] Okay.
Tamam.
Well, I believe in evil, so, uh... [sighs deeply]
Gerçek kötülüğe inanıyorum. O yüzden...
[Sighs deeply] Once you let'em in...
Bir kere izin verdin mi...
( sighs deeply ) Hey.
Selam.
And finally, with sighs and cries... in language deeply felt :
Ve hıçkıra hıçkıra nihayet, Pyrame gibi : Böyle berbat edip de yüzünü sahibinin şimdi de utancından kızarıyor, bak hain.
[Sighs deeply]
Ne diyorsun?
[Sighs Deeply] I put my name on the line for you today.
Bugün senin için adımı listeye koydum.
[sighs deeply] Hey, you guys.
Selam millet.
[Sighs, inhales deeply ] [ Groans]
Fahişeler her zaman hoşuma gitmiştir.
( Sighs ) ( Exhales deeply ) She is so lovely.
Kadın çok hoş birisi.
( Exhales deeply ) If you could work... ( Sighs )
Eger bizimle...
[Sighs deeply] You okay?
İyi misin?
( Sighs deeply ) Okay.
Tamam.
( sighs deeply )
Tamam.
( sighs deeply )
Her neyse, iyiyim.
( Sighs deeply ) Fudge!
Kahretsin!
( Sighs deeply )
Tanrım, affet beni.
[Sighs deeply] No.
Hayır.