Sightseeing traduction Turc
407 traduction parallèle
You can go sightseeing whenever you want, right?
Ne zaman istersen gezmeye gidebilirsin değil mi?
Going to get a couple of megaphones and run sightseeing trips around the harbor?
Bir çift megafon alıp, limanın etrafında çevreyi gezdirmek için tur mu düzenleyeceğiz?
We're going sightseeing, aren't we?
Gezmeye gidiyoruz, değil mi?
Still planning your sightseeing tours, Sammy dear?
Hala o şehir turlarını mı planlıyorsun, Sammy tatlım?
- Thanks, but we're going sightseeing.
- Teşekkürler ama turlayacağız.
Your sightseeing days in this pen are over.
Bu hapishanedeki gezi günleriniz geride kaldı.
For sharing my carriage for sightseeing for lunch and shopping for helping me feel there were a few moments when I almost felt alive.
Arabamı paylaştığınız için gezmeler için, yemek ve alış veriş için neredeyse yeniden hayata gelmiş gibi hissettirdiğiniz anlar için.
Uncle David, I have invited the countess Marthe to join our sightseeing trip. I hope you find it agreeable.
David Amca Kontes Marthe'ı gezimize katılması için davet ettim, umarım bir sakıncası yoktur.
She went on the sightseeing trip with the children.
Çocuklarla birlikte etrafı gezmeye gitti.
There's nothing for you to do, unless you're sightseeing.
Yapabileceğiniz bir şey yok. Gezmek için geldiyseniz, başka.
I want to go sightseeing with Big Brother Zhang.
- Abi Zhang ile gezinmek istiyorum. - Ne dersin?
Hey, fellas! Aren't we gonna do any more sightseeing?
Daha gezmeyecek miyiz?
Now that we're alone, you can take me on that sightseeing tour of the city.
Yalnızız. Beni şehir gezisine çıkarabilirsin.
Well, I'm not much in the mood for sightseeing, Steve.
Pek gezecek halde değilim Steve.
She enjoys this sightseeing sort of stuff, you know.
Bu gezi işlerinden çok hoşlanır da. Fevkalade.
I don't generally go sightseeing with strange men.
Tanımadığım erkeklerle gezintiye çıkmam genellikle.
They'll go sightseeing tomorrow?
Yarın şehri gezmeye mi gidecekler?
Are you sightseeing?
Şehri mi geziyorsunuz?
Thanks for the sightseeing tour.
Gezinti için teşekkür ederim.
- Are you sightseeing in Kyoto?
- Kyoto'ya gezmeye mi geldin?
Going sightseeing?
Gezmeye mi çıkıyorsun?
Don't you think you've done enough sightseeing?
Dışarıyı yeterince seyretmedin mi sence?
Sightseeing.
- Geziyorduk.
He had work to do, so they just did some sightseeing and left that night.
Yapacak işleri varmış, şöylece etrafı dolaşıp o akşam geri gittiler.
You're getting a sightseeing tour of one of the most beautiful cities in the world.
Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde bedavaya şehir turu yapıyorsun.
Sightseeing, Pat.
Tur atıyor, rutin.
Just sightseeing.
Öylesine dolaşıyor.
We wouldn't be here if you hadn't sent us on this sightseeing tour... and run us out of coal.
Bizi bu gezintiye çıkartmasaydın biz burada omayacaktık kömrümüz de bitmezdi. Ya yine bir Calcutta rezaleti yaşarsam?
There's a funicular railway that takes you sightseeing... from the harbour to the town of Capri... for exactly 50 lire, about 8 cents.
Limandan kalkıp Capri üzerinde havadan şehir turu yapan... bir teleferik var. Bir bilet tam 50 liret, yaklaşık 8 sent.
He pioneered the Statue of Liberty, and talked a Mr Eiffel into building some sort of sightseeing tower.
Özgürlük Anıtı'na öncülük etti çevrenin izlenebileceği bir kule yapımı için Bay Eiffel'le görüştü.
And of course, there was the old family devotion to sightseeing towers.
Ve tabii sülalenin geleneksel merakı, çevreyi izleyecek kuleleri de belirtmeli.
Have you really made an effort to go for a sightseeing?
Gezmeyi hiç düşündünüz mü?
Anyway, they'll say we've been sightseeing.
Her neyse, şimdiye kadar iyi bir gezi yaptık.
Then Queenie herds us into the car and we go sightseeing all over.
Sonra, Kraliçem bizi arabaya bindirip, çevrede gezinti yaptırıyor.
But I did hear him say that he was tired of sightseeing and he wanted to meet some people. - Joy Boy, how's your Spanish?
Ama çevre gezilerinden sıkıldığını ve insanlarla tanışmak istediğini söylüyordu.
No more sightseeing.
Artık çevre gezisi yok.
Though it is suitable for sightseeing.
Turistik geziye uygun olmalı.
Sightseeing boat!
Gezinti teknesi.
How was your Tokyo sightseeing?
Tokyo'nun ilginç yerlerini gördün mü?
Take us sightseeing until Mr Plimpton arrives.
Bay Plimpton gelene kadar bize etrafı gezdirsene.
He runs a sightseeing boat on the lake now.
Gölde turistik gezinti teknesi işletiyor.
- We went sightseeing.
Biz... - Etrafı gezdik.
Two months'sightseeing in Naples alone.
Sırf Napoli iki ayda gezilir.
- Let's say a sightseeing trip.
- Etrafı bir görmek istiyorum da.
Some of us don't fancy no sightseeing trip up north.
Bazılarımız hiçbir şekilde kuzeye gitmeyi düşlemiyor.
- No, no. Some climbing, some sightseeing.
- Hayır, sadece dağ yürüyüşleri ve gezinti.
That doesn't leave you much time for sightseeing. "
"Gezip görecek pek vaktiniz kalmaz." dedi.
Well, that gives me the whole day off to go sightseeing.
Böylece bütün gün şehri gezebilirim.
It would be nicer to go sightseeing with somebody someone who's lived here in Japan for a while like you.
Japonya'da yaşayan biriyle şehri gezmek harika olurdu senin gibi.
- Just sightseeing.
- Gezmek için.
- Sightseeing?
- Gezmek için mi?