Sitting here traduction Turc
4,619 traduction parallèle
Yeah, well, I don't like us sitting here - with our thumbs up our...
- Burada rahat rahat oturmak da...
Just sitting here?
Burada oturmak mı?
I mean, you're-you're gonna be gone for a year, and we're sitting here watching Dancing with the Freakin'Stars.
Bir seneliğine uzaklara gidiyorsun ve biz de oturmuş burada Lanet Yıldızlarla Dans'ı izliyoruz.
And now Damon has you sitting here with 200 G worth of coke in your lap and you're acting like it's a problem instead of the first good thing this city's doled out since you got hand jobs after the Dream Cruise.
Şimdi ise Damon sizi kucağınızda 200.000'lik malla birlikte oturtuyor fakat Dream Cruise'dan sonra mastürbasyonlarınızı yaptığınızdan beri şehrin bölüşüldüğüne sevinmek yerine bunu bir sorun olarak görüyorsunuz.
We've been sitting here since noon.
Öğleden beri burada bekliyoruz.
He's having a party tonight, and we're sitting here?
Bu gece bir partisi var ve biz burada mıyız yani?
The judge is going to throw it out, as sure as I'm sitting here.
Yargıç kesinlikle bunu reddeder.
Sitting here and waiting to die isn't going to make a difference!
Burada oturup ölümü beklemek hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
I'm just sitting here in a damn hotel suite.
Bense bu lanet otel odasında oturuyorum.
Why are you still sitting here?
Niye buradasın hala?
- You've been sitting here- -
- Burada oturup...
Um, excuse me, do you not see me sitting here?
Affedersiniz, burada oturduğumu görmediniz mi acaba?
I also know you're only sitting here in front of my face because you think whatever I do to you won't matter.
Burada karşımda sana ne yaparsam yapayım fark etmeyeceğini bildiğinden dolayı oturduğunu düşünüyorsun.
I'm frozen stiff, sitting here
Burada oturmaktan kaskatı kesildim.
Look, I was kind of sitting here and...
Bakın, orada oturuyordum ve...
All we've been doing is sitting here and drinking.
Tek yaptığımız burada oturup içki içmekti.
We got potatoes here, sitting here.
Patateslerimiz var.
Don't you even feel the least bit creepy sitting here waiting to peek at someone through their window?
Burada oturup, pencereden birini dikizleyecek olmak biraz olsun seni ürkütmüyor mu?
Your path at the agency is one that Arthur Campbell cleared for you so you tell me why you think you'd even be sitting here today if it weren't for your husband.
Şirketteki yolunuzu açan kişi Arthur Campbell'dı dolayısıyla kocanız olmasa bugün burada nasıl oturuyor olabileceğinizi siz söyleyin.
HE'S BEEN SITTING HERE FOR HOURS SQUIRMING,
Hazırlanın. Hazır mıyız?
Sitting here all day!
Bütün gün burada oturuyorsun!
Sitting here hugging some police scanner.
Burada oturup polis telsizine sarılmışsın.
But anyway, I've just been sitting here thinking and
Ama olan oldu. Burada otururken her şeyi düşündüm.
I'm sitting here and the pain is about to kill me, all right?
Burada oturuyorum ve acı beni öldürmek üzere, tamam mı?
I'm trying to protect you, and you're sitting here doing laundry!
Ben seni korumaya çalışıyorum, sen ise burada oturmuş çamaşır katlıyorsun!
I got guys sitting here doing absolutely nothing.
Kesinlikle boş boş oturan adamlar almışım.
I've been sitting here on goddamn pins and needles.
Burada diken üstünde oturuyorum resmen.
While you're sitting here wasting your time with me, there's a killer running loose, Chief Hendrickson.
Siz burda oturmuş benimle vakit harcarken katil serbestçe dolaşıyor, Şerif Hendrickson.
I mean, if two years ago, I hadn't gone to the Ruscha Exhibit on that exact day at that exact time, if I'd... [Inhales deeply] gone to lunch first or the El had broken down, then I would never have met you and never gotten this job and never be sitting here right now.
İki sene önce Ruscha sergisine tam gününde ve vaktinde gitmeseydim, trenim bozulmasaydı veya öğle yemeğine gitmeseydim sizinle asla tanışamaz, bu işe de giremezdim.
Sorry, are we going to be sitting here much longer...?
Afedersiniz, burada daha çok uzun süre bekleyecek miyiz?
While--while we're sitting here talking, are you thinking about- -
Biz burada oturup konuşurken sen şeyi mi düşünüyorsun- -
Why are you all sitting here listening to this?
Neden hala orda oturmuş bunu dinliyorsunuz?
I'm... sitting here talking about what happened to me like it only happened to me.
Olanlar hakkında konuşmaya çalışıyorum, sanki sadece benim başıma gelmiş gibi.
you think i wanna be sitting here with you instead of running my precinct?
Neden her hareketimi yönetiyorsun? Bölgemi yönetmek yerine burada seninle oturmak istediğimi mi sanıyorsun?
How long have we been sitting here, anyway?
Ne kadar süredir burada oturuyoruz?
I think you're lucky to be sitting here drinking coffee.
Bence burada oturup kahve içiyor olabildiğin için şanslısın.
I'm telling you, they're standing on our doorstep, and we're sitting ducks in here!
Sana diyorum, onlar kapımızın eşiğindeler, biz ise burada ördekler gibi oturuyoruz.
Here's how things look from where I'm sitting.
Bak bana buradan nasıl görünüyor.
You see, they came here right out of high school, and they're sitting behind the same desk that they'll be sitting behind for the rest of their lives.
Liseden doğruca buraya geliyorlar ve ömürleri boyunca çalışacakları tek masada çalışıyorlar.
All right, this art project has been sitting over here for three days.
Resim ödevin üç gündür öylece duruyor.
Well, how come you're sitting all alone instead of over here with your buddies?
Neden arkadaşlarınla birlikte oturmak yerine, burada tek başına oturuyorsun peki? Orada oturamam.
I mean, I'm sitting right here.
Burada oturuyorum yahu!
That operative you're talking about is sitting right here.
Bahsettiğiniz adam burada oturuyor...
You know, it's supposed to be them sitting out here and us in there.
Biliyorsun, onların burada, bizimde orada.. .. oynamaması gerekli.
It's just watching you both performing up there, and me sitting down here...
Sadece ikinizi de sahne alırken izlemek, ve benim orada oturmam...
- Hmm? Yeah, I mean, seeing Caffrey running around on cases with Siegel, and you're sitting up here?
Yani Caffrey Siegel'la dava peşinde koştururken...
I'm sitting right here.
- Burada oturuyorum.
It was sitting right here.
Tam burada duruyordu.
You know, I was sitting in my office organizing my collection of custom-made bobble heads of my sworn enemies, and just to the right of Henry Kissinger and Drake, well, I saw your hair helmet just bobbling up and down and I realized, well, I haven't marched in here and brought down the hammer in way too long.
Ofisimde oturmuş ebedi düşmanlarımın özel yapım sallanan kafalı oyuncaklarını düzenliyordum ve Henry Kissinger ile Drake arasında senin kafanın yukarı aşağı sallandığını gördüm ve fark ettim ki uzun süredir buraya gelip size darbe indirmiyorum.
Hey, we're sitting ducks out here.
Hey, kabak gibi ortadayız.
I just want to go out and have fun for a change, instead of sitting around here being p.o.'d all the time.
Burada kalıp içip içip..... sızacağıma bu sefer dışarı çıkıp biraz eğlenmek istiyorum.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here it is 2313
here we are 2264
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here it is 2313
here we are 2264
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here they come 557
here we come 237
here they are 545
here we 20
here i go again 25
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here they come 557
here we come 237
here they are 545
here we 20
here i go again 25