Sizi traduction Turc
130,985 traduction parallèle
We can get you in witness protection.
Sizi tanık koruma programına alabiliriz.
So, uh, what drew you here?
Sizi buraya hangi rüzgâr attı?
You got an agricultural business that's looking for reliable distribution, You got a... - sustain you all year long.
Tarımla ilgili bir işiniz var ve sizi yıl boyunca ayakta tutacak güvenli bir dağıtım kanalı arıyorsunuz.
I can't pick your asses up after school today.
Okuldan sonra sizi alamam.
Well, uh, Bruce brought you guys in, so...
Çünkü Bruce sizi oyuna sokmuştu.
- Come with me. I can take you.
- Gelin, sizi götüreyim.
- Hi. Good to see you.
Sizi gördüğüme sevindim.
I'm not here to judge you for it, but I can't participate in it either.
Sizi tenkit etmeye gelmedim ama bunun bir parçası olamam.
- I introduced you two.
- Sizi ben tanıştırdım.
And... And as you expand, we'll keep a cap on the number of new accounts we take on, in contrast to these bigger firms who can easily swallow you up.
Sizi kolayca içine katabilecek daha büyük şirketlerin aksine, şirketiniz genişledikçe yeni hesap listemiz kabarmayacak.
If you're connected in any way... it's my duty. I'm gonna have to bring you in.
Bu olayda herhangi bir parmağınız varsa sizi karakola götürmek benim görevim.
I'll leave you to your work.
Sizi alıkoymayayım.
- I'll give you some privacy.
- Sizi yalnız bırakayım.
- You have a collect call from...
- Sizi ödemeli olarak arayan kişi...
If I had to guess, I would say that your goal is to get some kind of leverage over that power company that displaced your people, long ago, with that flooding.
Tahminim o yönde ki uzun zaman önceki su baskınıyla sizi yerinizden etmiş elektrik şirketine karşı güçlenmek istiyorsunuz.
We're trying to keep you safe. So that's a no.
- Sizi korumaya çalışıyoruz.
I'll get you home as fast as possible.
Sizi çabucak eve ulaştırırım.
We're ready for you, Detective Rayburn.
Sizi bekliyoruz Dedektif Rayburn.
I told Danny the same fucking thing when I bailed you guys out and look what happened.
Sizi kefaletle çıkardığım zaman Danny'ye de aynısını söylemiştim... -... bak neler oldu.
We love you.
Sizi seviyoruz.
- We love you.
- Sizi seviyoruz.
- I love you, too.
- Ben de sizi seviyorum.
I'll ask that as a question since I know it'll make you happier.
Soru şeklinde tekrar ifade edeyim, zira öylesi sizi daha mutlu ediyor.
You're up next, Detective.
- Sonra sizi alacağım Dedektif.
I told Gilbert I would give you guys a ride.
Gilbert'a sizi tekneyle götüreceğimi söyledim.
And I'm not going to do that because there is one policy for you out here, and it is to box you up for eternity.
Ve bunu yapmayacağım, çünkü burada sizin için bir tedbir var, ve sizi kutuplaştırıyor.
I can see you in the van's mirror.
Sizi minibüs aynasından görebiliyorum.
Professor Bohm to see you?
Profesör Bohm sizi görmeye geldi.
I'm sure the president knows you, sir.
Eminim, başkan sizi tanıyordur, efendim.
You care so much about your legacy, about how you will be remembered by the world.
Mirasınızı çok fazla umursuyorsunuz. Dünyanın sizi nasıl hatırlayacağını.
I wouldn't bill you until you settle with your husband.
Kocanızla anlaşana kadar sizi faturalandırmayacağım.
The minute you start talking about trying to turn a profit, you... everybody accuses you of corporate greed.
Kâr etmeye çalışmaktan bahsedince herkes sizi kurumsal açgözlülükle suçluyor.
And we've decided to call you as our first witness.
İlk tanığımız olarak da sizi çağırmaya karar verdik.
You say what you have done and through me, the Lord forgives you.
Neler yaptığınızı anlatacaksınız ve benim aracılığımla Tanrı sizi affedecek.
Did any of these leads lead you to believe that Eric O'Bannon had committed this crime?
O ipuçlarından herhangi birisi sizi Eric O'Bannon'ın bu suçu işlediğine inanmaya sevk etti mi?
What exactly are you afraid of?
Sizi korkutan nedir tam olarak?
Chancellor Kane, the King would like to see you.
Şansölye Kane, Kral sizi görmek istiyor.
Let's get you out of here.
Sizi buradan çıkaralım.
Is the person that shot you in this courtroom today?
Sizi vuran şahıs bugün bu salonda mı?
On the night of the murder, your sister, Meg, called you several times.
Cinayet gecesi kız kardeşiniz Meg sizi defalarca aramış.
- Counselor, I'm warning you.
- Avukat Hanım, sizi uyarıyorum.
When you were arrested for drug possession, didn't your sister, Meg, represent you?
Uyuşturucu madde bulundurmaktan tutuklandığınızda kız kardeşiniz Meg sizi temsil etmemiş miydi?
Isn't it true that it wasn't Marco who called you to come to the house that night?
O gece sizi arayıp eve gelmenizi isteyenin Marco olmadığı doğru değil mi?
- It was your sister, Meg.
- Sizi arayan kız kardeşiniz Meg'di.
Meg called you, the one person that owed her and that loved her enough to take a bullet for her.
Meg sizi aradı. Ona borçlu olan ve uğruna kurşun yiyecek kadar onu seven kişiyi.
And she hasn't e-mailed you or called you?
Size hiç e-posta göndermedi mi, ya da sizi hiç aramadı mı?
That we invite you down here every 12 months just to make us remember, "Why is it we hate them so much?"
Sizi 12 ayda bir buraya davet ediyoruz sırf neden sizden bu kadar nefret ediyoruz hatırlayalım diye.
- Seriously, we love you guys.
- Cidden, sizi seviyoruz.
Within a year, we'll come visit you.
- Bir yıl içinde sizi ziyarete geleceğiz.
He'll be with you in just a minute, all right?
Birazdan sizi alacağız.
You say what you have done, and through me, the Lord will forgive you.
Neler yaptığınızı anlatacaksınız ve benim aracılığımla Tanrı sizi affedecek.