Skipper traduction Turc
1,771 traduction parallèle
- What's wrong? Nothing it's just this could be the last time that... you and I watch Gilligan get hit on the head by the Skipper.
Yok bişey, sadece bu son kez senle benim... birlikte kaptanla Gilliganın * tesadüfen rastgelmesini izlememiz olabilir.
- No response from AzaLea, skipper.
- Azalea'dan cevap yok, Kaptan.
Gilligan killed the skipper... stripper.
Gilligan striptizciyi öldürdü.
# Skipper, Skipper, the kangaroo #
Skipper, Skipper, kanguru...
( Australian man ) Skipper, you all right, mate?
Hey, Skipper, nasılsın dostum?
Skipper, you psycho, get off me!
Skipper, Skipper seni çılgın!
He could move from dream to dream, like the dream skipper.
Bir düşten diğerine koşardı.
We are changing the game plan, Skipper.
Oyun planını değiştiriyoruz.
And me, skipper?
Peki ya ben Çavuş?
It's an older code, skipper.
Eski bir kod çavuş.
There's too many of them, skipper.
Çok fazlalar Çavuş.
- Skipper?
- Çavuş?
Sorry, Skipper. Damn.
Üzgünüm Skipper.
Hey, Skipper.
Hey, Skipper.
Skipper get big money for rare animal.
Kaptan ender hayvanlardan büyük para kazanıyor.
Skipper catch any wild animal you want.
Kaptan, hangi vahşi hayvanı istersen yakalar.
- Sorry, Skipper.
- Üzgünüm, Kaptan!
Roger, skipper.
Anlaşıldı, lider.
Tell us we got a carrier, skipper, come on.
Uçak gemisine gideceğimizi söyle bize şef, haydi.
Where's the fire, skipper?
Yangın nerede, lider?
It's November, Skipper.
Kasım ayındayız kaptan.
Perkins said he'd get to Eisley's autopsy around lunchtime, Skipper.
Perkins öğleyin Eisley'e otopsi yapacakmış kaptan.
D'Angelo, in all the years I've been a cop... I have never heard the police chief referred to as "Skipper."
D'Angelo, polislik yaptığım bunca yıldır polis şefine "kaptan" dendiğini hiç duymamıştım.
Did you get the licence number, Skipper?
Plakasını aldın mı kaptan?
- I'm sorry, Skipper.
- Özür dilerim kaptan.
I'm the skipper, and you're gilligan.
Kaptan benim, sen Gilligan'sın.
Because i'm the skipper, and you're gilligan.
Çünkü ben Kaptan'ım, sen Gilligan'sın.
I'm done, Skipper.
Her şeyi hallettim, Kaptan.
Skipper, you went to war at 15?
Kaptan, sen 15 yaşında mı savaşa gittin?
Skipper's got a bad heart.
Kaptan'ın kalp yetmezliği var.
Skipper, you okay?
Reis, iyi misin?
Skipper?
Reis?
Skipper, you're okay?
Reis, iyi misin?
Skipper, rest.
Reis, uzan.
Tell him Skipper's fine.
Reis'in iyi olduğunu söyle.
But Skipper... don't risk your life.
Ama reis... hayatını riske atıyorsun.
Captain Jack Stevens, skipper of the Oakla.
Yüzbaşı Jack Stevens, Oakla'nın kaptanı.
Skipper!
Skipper!
- Skipper!
- Skipper!
Negative, Skipper.
Olumsuz, Skipper.
- But, Skipper...
- Ama, Skipper...
Aye, aye, Skipper.
Başüstüne, Skipper.
Skipper...
Skipper...
Skipper.
Skipper.
- Almost there, Skipper.
- Varmak üzereyim, Skipper.
Thanks for rescuing me, Skipper.
Beni kurtardığınız için teşekkürler, Skipper.
In fact, the skipper had already rented his boat to be shot in Maeby's film.
Ama kaptan, teknesinin önceden Meaby'nin filminde görünmesi için kiralamıştı.
Old times, Skipper, old times.
Eski günlerin anısına kaptan.
No, Skipper, but someone in Southern Command did.
Hayır kaptan. Ama güney komutanlığındaki biri öyle yaptı.
Skipper.
Kaptan!
Skipper, no!
Skipper, hayır!