Skis traduction Turc
419 traduction parallèle
I was walking along the road one morning to the rink when whom should I see, but this man coming along carrying his skis.
Bir sabah buz pateni alanına doğru yürüyordum... bu adamın kayaklarını taşıyarak geldiğini gördüm.
Well, on with our skis.
Hadi, kaymaya.
Yes. A murder on skis.
Evet, kayak yaptığını düşün.
You ought to see Charles on skis. He's absolutely wonderful!
Charles'ı kayak yaparken görmeliydin.
I figured I might have to put on some skis, but not in this snow.
Belki kayak takmak zorunda kalırım diye düşünmüştüm, ama bu karda değil.
Yeah, he's here with... His skis.
Evet, şey ile burada kayakları.
We took three toboggans, ten pairs of skis and rescue gear for us and the wounded.
Üç tane kızaktık, yaralılar için 10 çift kayak ve kurtarma donanımı.
We had to leave the skis here.
Kayakları burada bırakmak zırundaydık.
At last we reached the place where we " d left the skis the previous day.
Sonunda kayakları bir gün önce bıraktığımız yere ulaştık.
You'd look real cute in a pair of water skis.
- Tabi ya, iki kayağın üstünde baya şirin gözükürsün.
I was asking about renting water skis.
Su kayağı kiralamayı soruyordum.
I'm getting better on the skis, aren't I?
- Kayakta iyiye gidiyorum değil mi?
Even I could get back up on skis quicker.
Ben bile skiye daha çabuk binerim.
I'll take a pair of Kastle skis for them any day of the week.
Bunun karşılığında kendime bir çift Kastle marka kayak alırım.
I haven't got the proper clothes, and I don't have any skis.
- Kayaklarım ve kıyafetim yok.
Well, uh, skis, Mr. Moran.
Evet, kayak gibi, Bay. Moran.
We'll have your skis.
Kayak takımlarını alacağız.
He skis, he climbs mountains, he's been married four times.
58 yaşında, kayak kayıyor, tırmanıyor, dört kez evlenmiş.
Dragged me backwards in the water without skis, thrown me from a train, given me drugs, and worse than that, they punctured my rubber underwear.
Beni kayaksız şekilde suda sürüklediler bir trenden attılar, ilaç verdiler ve hepsinden kötüsü dalgıç giysimi patlattılar.
I want you to win the Olympics using my skis.
Olimpiyat oyunlarını, benim kayaklarımı kullanarak kazanmanızı istiyorum.
- What skis did you use?
- Hangi kayak takımlarını kullandın?
- Head skis.
- Head kayak takımlarını.
- He manufactures skis.
- Kayak takımları imal eder.
I would never dream of jeopardizing your amateur standing, but I want you to win the Olympics using my skis so that I can advertise my gold medal at the Olympics.
Sizin amatör bakış açınızı tehlikeye atmayı istemem ama Olimpiyatları, benim kayak takımlarımla kazanmanızı isterim. Böylece Olimpiyat oyunlarında kendi altın madalyamın reklamını yapabilirim.
Very few racers are good enough to get the most out of my skis.
Benim kayak takımlarımı tam anlamıyla kullanabilen çok az yarışçı var.
Well, I used to come to New York, and I'd have my skis in a case and my boots, and they'd say, "What are they?" I'd say, "Skis."
Daha önceleri New York'a gelirdim ve kayak takımlarımla botlarım çantada olurdu. Gören insanlar bunların ne olduğunu sorar ben de kayak takımlarım derdim.
Tell me, did you ever try my skis?
Söylesene, benim kayak takımlarını hiç denedin mi?
About the skis, you know, you say they...
Kayaklara gelirsek, onların...
All you ever had was your skis.
Elindeki tek şey kayaklarındı.
Jettison the tents, the skis, the sledges!
Çadırları, kayakları, kızakları atın.
Unfortunately, only the Swedish planes... are equipped with skis for landing on the ice.
Ne yazık ki, sadece isveç uçaklarının buza inmek için kayakları var.
- Transparent plastic skis.
- Transparan plastik kayaklarla.
In contrast of the British, they were prepared for the Winter, but they did not have fasteners for the skis.
Bu birlikler, İngilizler'in aksine kış şartları içinde eğitim görmüşlerdi. Ama, kayak takımları eksikti.
But they did not have skis, nor maps of the Norway, nor heavy artillery.
Ne kayak takımları ne de sağlam Norveç haritaları vardı. Ayrıca ağır silahlardan da yoksundular.
But your skis are designed for that purpose.
Lakin kayak takımlarınız buna göre tasarlanmıştır.
Get your skis on.
Yaşar mıyım, ölür müyüm umrunda değil.
Let's get into your skis.
Hindi nerede?
Come on, into the skis.
Dinle, Boris.
When someone's behind you on skis trying to put a bullet in your back, you don't always have time to remember a face.
Kayarken arkadan biri seni vurmaya çalışırsa genelde suratını hatırlayacak zamanın olmaz.
Hey, you on the water skis!
Hey, sen, su kayağındaki!
I'll give it back... if you give me my skis.
Patenlerimi geri verirsen kazağını veririm.
I forgot my skis!
Kayaklarımı unuttum.
Somebody stole our skis.
Birisi kayaklarımızı çaldı.
I mean, he skis the K-12.
Yani, K-12'de yarışıyor o.
You show'em how a skier really skis.
Gerçek bir kayakçının nasıl kayacağını göster onlara.
Get her skis.
Kayaklarını al.
I had some skis.
Kayaklarım vardı.
Are you sure you were talking about water skis?
- Su kayağı demek, öyle mi?
Skis.
Kaymak.
"Skis?" they would say.
... " Kayak takımları mı?
You've never been on water skis.
Sorun değil.