Slams traduction Turc
454 traduction parallèle
You are still news until the big gates slams on you.
Büyük kapılar üzerine kapanıncaya kadar siz hala habersiniz.
When he sees Mrs Price is watching him, he gets up and slams the door and locks it.
Bayan Price'ın onu izlediğini görünce ayağa kalkıp, kapıyı onun suratına çarpıyor ve kilitliyor.
When the wind slams the door or a shutter... we tremble in our shoes and hide ourselves like frightened rabbits.
Rüzgar kapı ya da pencereleri çarpsa... ayaklarımız titrer, korkak tavşanlar gibi saklanırız.
One of them slams on the brake and hollers " Hey, beefcake!
Bir tanesi frene asıldı ve bağırdı : " Hey, yakışıklı!
Don't let's ever forget how a door looks when somebody slams it in your face.
Biri kapıyı suratına kapattığında kapının nasıl göründüğünü hiç unutmayalım.
- The window that slams with anger is you?
- Öfkeyle kapatılan pencere sizin miydi?
( Door slams )
( Kapı açılır )
When the door slams, I'm... my life is out of yours.
Hayatım sizlerden uzak geçecek.
- ( Door slams ) - Cheeky monkey!
Küstah maymun!
- Oh, buzz off! - ( Door slams, man laughs )
Defol!
Come home, she slams the door in your face.
Eve geldikten sonra suratını asmaya başladı.
I haven't seen Cobb for two weeks [Slams Handset]
İki haftadır Cobb'u görmedim.
And she slams the door in my face.
Sonra kapıyı yüzüme çarptı.
He grabs his coat and hat and slams the door.
Ceketini ve şapkasını aldı, kapıyı çarptı.
[door slams] i'll give her half a point.
Ona yarım çizgi vereceğim.
- ( Door slams )
- Oh, sh...
[DOOR SLAMS]
Bir ayakkabı kongresini heyecanla bekliyorum.
[Sighs ] I wanna be alone with my thought. [ Door Slams]
Sonunda bu keki servis edebildiğim için çok mutluyum.
Frustrated, desperate, he slams his truck into the plant manager's office and for one bright, shining day, that hellhole of a factory shuts down.
Çılgınca, umutsuzca, kamyonetini müdürün odasından içeri sürdü ve bir aydınlık, parıltılı gün için, cehennem fabrika çukuru kapandı.
This one is another deep sea fish, this has a luminous lure made by bacteria, luminous bacteria, and it uses it as a bait to lure prey into its vicinity and then slams its fishing rod down in the vicinity of its jaws,
Bu da bir başka derin deniz balığı. Lüminoz ( ışık yayan ) bakteriler sayesinde ışık saçan bir cazibeye sahip ve bunu, avını cezbederek yakınına çekmek için yem olarak kullanır.
[Door slams] Mmm, smells great!
Mmm, nefis kokuyor!
Are your kids well-behaved, or do they need, like, a few light slams every now and then?
Sormak istiyorum, çocuklarınız uslumu yoksa dayak istedikleri oluyor mu?
Slams his 20 bucks on the front desk and says : "I wanna eat some pussy!"
20 papeli sallamış ve demiş ki :
( DOOR SLAMS ) Oh.
Oh.
- [Doors Slams]
- Evet.
On top of that the guy's junkie-wife's lawyer slams a wrongful-death action up your tail.
En kötüsü... adamın eroinman karısının avukatı tazminat davası açar.
The force of it slams you back in the seat.
O güç seni koltuğunda geriye ittiriyor.
( door slams )
( kapı kapanır )
The next thing I knew, my car, it slams right into a giant iceberg... oh-hh...
Ondan sonra hatırladığım arabamın dev bir buza saplandığı
It was a war. ( slams car door )
Bu bir savaştı.
He says, "Mind your own business" and slams the door in his face.
O da, "Evet. İşime burnunu sokma." deyip, kapıyı yüzüne çarpmış.
- [Door Slams ] - [ Badger] Pull yourself together!
Kendine gel. Haline bak!
- [P.A., Indistinct ] - [ Door Slams]
- [sistemini ele usulca konuşuyor ] [ ajtócsukódás] -
- So, what did Ponsonby do when she started shouting? - [Slams Drawer Shut]
Kraliçe bağırmaya başlayınca Ponsonby ne yaptı?
Not a conversation I'm looking forward to, but I should prepare him for the fact his daddy's not gonna be hitting any grand slams on Saturday. Or am I? Wait.
Bu konuşmayı yapmak için sabırsızlanıyor değilim ama babasının cumartesi günü topu stadın dışına gönderemeyeceği gerçeğine hazır olmalı.
She just slams the piano lid down and runs out of the house.
Piyanonun kapağını sert bir şekilde kapattı ve direk buraya koştu.
- [Door Slams ] - [ Groans] You know, honey, when I think of all the good times we've had together -
Tatlım, beraber geçirdiğimiz onca güzel zamanı düşünüyorum da...
This office is fraught with emotional volatility. [DOOR SLAMS]
Bu iş yeri, duygusal istikrarsızlıkla dolu.
Then Eddie goes chasing after him and slams into that glass door.
Bugün onu kovalarken cam kapıya çarptı
- [Door Slams Shut ] - [ Groans] The thing about huckleberries is... once you've had fresh, you'll never go back to canned.
Yabanmersini hakkındaki bir başka şey de tazelerini bir kez tattınız mı katiyen konservesini almazsınız.
Help! - [Door Slams]
Birisi yardım etsin!
- Big piles of manure. - [Door Slams Shut]
Büyük gübre yığınları.
Do you understand? ( Door slams )
Pılınızı pırtınızı toplayın ve bir daha da gelmeyin buraya.
Do you know the "slams"?
Aşağı mahalleri bilir misiniz?
- [Door Slams Shut]
- Sıcak Dudak, steril neşter ver.
[door slams ] [ raquel] okay, then i'm going in the bedroom!
"Pekala, bende yatak odasına gidiyorum!"
[CAR DOOR SLAMS] Oh, my God, they're here.
Aman Tanrım, geldiler.
[DOOR SLAMS] Now, we'll be gone a week.
Az sonra Kanal 67'nin seks ve hava durumu bilir kişisi doktor Sandy ile geri döneceğiz.
[DOOR SLAMS]
Al da heyecanlıdır.
[Door Slams Shut] CAN I HELP YOU?
Yardım Edebilirmiyim?
[Slams Down Receiver]
Hoşcakalın.