English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / So i heard

So i heard traduction Turc

3,272 traduction parallèle
So I heard you have a new lady friend.
Duyduğuma göre yeni bir hanım arkadaşın varmış.
So I heard there was some excitement here yesterday.
Dün burada bir hayli heyecan varmış. Tebrikler.
Uh, so I heard.
Ben öyle duydum.
Hey. So I heard from Air Traffic Control but you're not gonna like the news.
Selam, Hava Trafikten haber geldi.
So I heard.
Duydum.
So I heard they patented our gene... your gene.
Genimizin patentini aldıklarını duydum... geninizin.
I've heard so much about you.
- Ben Elizabeth. Bu da kocam Eddie.
If they're so awesome, why haven't I heard of them?
Madem o kadar dehşetler, neden onları hiç duymadım?
Uh, uh, I heard banging coming from inside the container, so, uh, we busted the lock, and, uh,
Konteynerin içinden sesler geldiğini duydum ve kilidi kırdık ve sonra da onları gördük...
Uh, it's nearly 5 : 00, and I never heard back about the debrief, so...
Saat 5 oldu neredeyse. Toplantıyla ilgili kimse beni aramadı.
Haven't heard from Megan, so I guess we can assume
Megan'dan haber yok. Galiba o işi mahvettim.
So, I heard you did the autopsy on a friend of mine who died recently.
Eee, geçenlerde ölen bir arkadaşıma otopsi yapmışsın.
I came over to scare you, but then I heard you showing the house to that couple, so I got out of your way.
Seni korkutmaya gelmiştim ama o çifte evi gezdirdiğini duyunca hiç karışmayayım dedim.
I heard about what Haley asked you, and just so you know, I never wanted to put you in that position.
Bilmenizi isterim ki sizi bu duruma sokmak istemedim.
I heard he was talented but not so friendly.
Yetenekli olduğunu duydum ama arkadaş canlısı değilmiş.
Wow, I've heard so much about you.
Hakkınızda çok şey duydum.
I've heard so much about you.
Senin hakkında çok şey duydum.
Then I heard the robbers shouting, so I closed the door, and I-I hid in the stall until they left.
Sonra soyguncuların bağırdığını duydum ve kapıyı kapattım. Ve onlar gidene kadar saklandım.
I heard that woman Sue ordered the hit, so, no, I am not interested in sitting down with her, ever.
Duyduğum kadarıyla da emri o Sue denen kadın vermiş. O yüzden hayır, onunla oturup konuşmak gibi bir düşüncem yok.
So I've heard they are precise like a clock
Demek bu yüzden onların saat gibi dakik olduklarını duymuştum.
I'd never heard of it before, so I did some digging.
Bu yüzden biraz araştırma yaptım.
I hadn't heard from him in days, so I stopped by his lab.
Günlerdir ondan haber alamıyordum ve soluğu laboratuvarında aldım.
- So I've heard.
- Öyle olduğunu duydum.
I should have called him so he heard it from me.
Onu aramalıydım olayı benden duymalıydı.
I heard that the country is calling me, so I have to do my best. Whatever...
elimden gelen en iyisini yaparım.
I heard a Chinese eunuch had come with Prince So-hyeon on his return.
Geri dönerken, Çinli bir harem ağasının Prens So-hyeon'la birlikte geldiğini duydum.
Well, I heard from Eldridge that you and his mom broke up, so I'm just checking in to see how you're doing.
Eldridge'den duyduğum kadarıyla annesiyle ayrılmışsınız ben de nasıl olduğuna bir bakayım dedim.
Well, I heard your plea on the radio, and you were so passionate about the project.
Radyodaki talebinizi duydum ve proje ile ilgili çok tutkuluydunuz.
I know all of Ty's buddies and I haven't heard about you, so how about we cut the crap?
Ty'ın tüm kankalarını tanıyorum ve hakkında bir şey duymadım, o yüzden neden doğrudan sadede gelmiyoruz?
I also heard a family member was behind the kidnapping, so I guess you invited me out here to apologize.
İşin arkasındaki kendi ailesinden biriymiş hatta. Sanırım beni buraya özür dilemek için çağırdın.
So, I remember I was waiting for an e-mail back when I heard the fight.
Bu nedenle, o gece kavgayı duyduğumda e-mailime cevap bekliyordum.
I've heard so many things.
Sizin hakkınızda çok şey duydum.
So, I just heard the FCC isn't going to fine the network.
Duyduğuma göre FİK, yayına para cezası vermeyecekmiş.
Fema put out a call to all off-duty nurses and doctors, so I just came as soon as I heard.
Acil durum yönetimi, boştaki bütün hemşire ve doktorlara haber yolladı. Duyar duymaz geldim.
And then I heard a cop yell to put your hands up, so I did and I fell... onto him.
O sırada bir polisin "eller yukarı" dediğini duyunca da ellerimi kaldırdım ve üstüne düştüm.
So I guess you heard about Meg's boyfriend, huh?
- Meg'in erkek arkadaşını duydun mu? - Duydum.
It's been so long since I've heard the language, never mind read it.
- Bu dili duymayalı çok zaman oldu, okumaktan bahsetmiyorum bile.
'In the meantime, my eardrum had split,'so then, I heard an incredible racket.
Korkunç bir ses duymaya başladım.
Donna, I've heard so much about you.
Donna senin hakkında epey şey işittim.
I'm not so sure you heard me.
Beni duymamış olabilirsin.
So that's why I think he'll concentrate more on the Silligans, who live in the outer rings, but we haven't heard from them since book four, so who knows?
Siligan'lara daha fazla konsantre oluyorum ve düşünüyorum dış halkalarda kimler yaşıyor son dört kitap boyunca onlara rastlamadık bu yüzden kim bilebilir ki?
Begging your pardon, sir, but I've never heard so much codswallop.
Affınıza sığınarak efendim ama ben hayatımda böyle zırvalık işitmedim.
I heard that you were back, so I got off work early.
Geldiğini duydum. Bu yüzden hemen eve geldim.
Then I shall perform a song that I heard so much that I got sick of it while I was in the children's hospital.
O zaman hastanedeki tavşan ve ayıcık sayesinde duymaktan yorulduğum bir şarkıyı söyleyeyim.
No, my mom's dead, and my dad, I haven't heard from in 18 years, so...
Kimsem yok. Annem vefat etti, babamdan da 18 yıldır haber almadım...
I've heard of many theories saying that new particles might be at even higher energies, so... Right.
Yeni parçacıkların daha yüksek enerjilerde olabileceklerine dair birçok teori duydum...
[Chris] Uh, I'd never heard of the place, so we, um... we went in there... and, uh... and I thought it was good.
Orayı daha önce hiç duymamıştım, o yüzden oraya gittik. Ve bana güzel geldi.
Sorry. I heard someone say "roar," so I just kind of went for it.
Birinin kükrememi söylediğini sandım, ben de bu yüzden bağırdım.
- "And the voice of the turtledove..." - I don't think so. - "Is heard in our land."
Sanmıyorum.
You were so still, I never even heard you there.
O kadar sessizsin ki orada oldugunu duymadim bile.
I didn't know if we were gonna study today or not, but I hadn't heard from you, so...
Senden haber alamadım da.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]