English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / So many of them

So many of them traduction Turc

498 traduction parallèle
- There aren't so many of them now.
- Sayıları artık o kadar fazla değil.
You know, it's interesting to watch the last minute crawl by... after so many of them.
Bir çok kez gördükten sonra, son dakika kıvranmalarını izlemek enteresan oluyor.
We have so many of them.
Bir sürü yardımcımız var.
It's hard to figure out so many of them showing up.
Bu kadar çok insanın nasıl geldiğini anlamak güç.
You staged so many of them.
O kadar çok yaptın ki.
- We see so many of them!
- Her gün onlarca kişi gelir.
- Oh, there's so many of them. - Oh!
- Ne kadar çok var.
There are so many of them.
Oraya pek çok öğrenci geliyor.
There are so many of them.
Bir sürü var.
And have you never wondered why so many of them die young?
Birçoğunun neden gencecik öldüğünü hiç merak ettin mi?
SHE DIDN'T HAVE THAT VACANT LOOK SO MANY OF THEM HAVE.
Bir çoğunda olan boş bakışlar onda yoktu.
Lianzhu, you can't blame me, if not because there were so many of them, I wouldn't use the lute.
Lianzhu, beni suçlayamazsın o kadar kalabalık olmasalardı Lavtayı kullanmazdım.
I mean, I see so many of them on television.
Çoğunu televizyonda seyrediyorum zaten.
That's why so many of them do their level damnedest to stay in.
Bu nedenle onların çok büyük bir kısmı burada kalmak için can atıyor.
I agree. If there were fewer robbers There wouldn't be so many of them, numerically speaking.
Daha az hırsız olsa sayıları bu kadar çok olmazdı.
Oh, I prefer Reginald Bosanquet, there's not so many of them.
Reginald Bosanquet'i tercih ederim. Onlardan fazla yok.
There were so many of them.
Onun gibilerden orada çok vardı.
With so many of them, we don't know who their parents were or where they come from.
Evet, biraz... hafif...
There are so many of them.
Burada çok var da onlardan.
So many of them have their money in diamonds.
Birçoğu paralarını kıymetli taşlara yatırır.
Later, there may not be so many of them around.
Geç olursa, belki bu kadar kalabalık olmazlar.
So many of them, they won't be hard to track.
Çok kalabalıklar, izlerini sürmek zor olmaz.
But there're so many of them
Ama, çok kalabalıklar.
I've seen so many of them grow up.
Büyüyen o kadar çok gördüm ki.
I saw there're so many of them
Bizi beklediklerini anlamıştım
- So many of them, you can't miss.
- Çok fazlalar, kaçıramazsın.
- There's so many of them.
- Ne kadar çok.
Yes, there're so many of them
Evet, çok kalabalıktırlar.
There are so many of them.
Onlardan etrafta daha çok var.
You are one of the many people who are so pleased with what they say that the 10th time they have said it, it is as fresh to them as the first.
Sen de bir şeyi 10 kere söyleyip hala ilk kez söylüyormuş gibi davranan kişilerdensin.
Well, we've run so many records today... four or five of them... and I'd like to take a little time to go over them... and compare one record with another and the reactions.
Şey, bugün pek çok kayıt yaptık, dört ya da beş tane... onları incelemek için biraz süre kullanmak ve bir kaydı ötekiyle ve tepkileri karşılaştırmak istiyorum.
The thought of never earning enough to feed so many mouths... causes them endless anguish... and poisons even their few hours of rest.
Balıkçıların aklından çıkmayan şey açlık korkusu. Bu onların rüyalarına giriyor.
I don't think I've ever known any happening to puzzle... so many people in so many ways... and I can help so few of them.
İnsanları her açıdan bu kadar etkileyen başka bir olay daha hatırlamıyorum. Çok az sayıda insana yardım edebiliyorum.
Of course, we're coming back here first, because Howard has so many friends and he wants to see them before we go out on an extended trip.
Kuşkusuz, önce buraya dönüyoruz, çünkü Howard'ın bir çok arkadaşı var ve uzatılmış geziye çıkmadan önce onları görmek istiyor.
We make the paperwork so difficult that a good many of them lose steam.
Hazırlamak zorunda olduğu belgeleri elimizden geldiği kadar zorlaştırdık.
Y es, there are far too many of them... so you might as well kill him.
Evet, onlardan erafta çok var yani öldürsen pek bir şey fark etmez.
But details of these re - animated bodies of the dead the "undead," as we call them are so obscure, that many biologists will not believe they exist.
Ama bizim "ölemeyenler" dediğimiz... bu canlanmış cesetler hakkındaki ayrıntılar... o kadar belirsiz ki, birçok biyolog onların varlığına inanmayacaktır.
- No. There's not many of them, so if you need anything -
Onlardan pek fazla kalmadı o yüzden size ne lazımsa...
Mr Winthrop, three-quarters of my family have fallen into madness, and in their madness have acquired a superhuman strength, so that it took the power of many to subdue them.
Bay Winthrop, ailem kuşaklardır bu çılgınlığı yaşıyor. Ve bu çılgınlık insan üstü bir güç de getiriyor ve bu güç onları boyunduruk altına alıyor.
I never saw so many girls. There's a whole bunch of them. - l got scared...
- Hiç bu kadar kız görmemiştim.
But there are so many rich young men around these days, loads of them.
Ama etrafta o kadar genç zengin erkek var ki, yığınla...
Not so many, just a few of them.
Çok değil, sadece birkaçı.
murder's much more fun. Yes. and so many of them.
Hem de sürüsüne bereket.
Why, there are so many chickens now... that we can eat some and let some of them live... in order to supply us with eggs.
Niye, çünkü bir sürü tavuk var günümüzde... bazılarını yiyip bazılarının da yaşamasına izin verebiliriz... bize yumurta yapmaları için.
Well, whoever did sign them... his paintings are in so many great collections... that surely it must be said of Elmyr... that he has achieved a certain immortality... under various other signatures.
Artık her kim imzaladıysa, birisinin Elmyr'e yaptığı resimlerin... birçok önemli koleksiyonda, birçok farklı imza ile... sergilenerek mutlak bir ebediyete... kavuştuklarını söylemeli.
( narrator ) To be rid of so many Jews... only one alternative left : kill them all.
Yahudilerden kurtulabilmek için geriye tek bir yol kalıyordu :
If that servant of the devil committed so many ignominies, you endorsed them, either by helping her because you were under her power, or by keeping silent for fear of punishment.
Eğer iblisin uşağı bu kadar çok şerefsizlik yaptıysa siz de, ya ondan güçsüz olduğunuz ve ona yardımcı olduğunuz için, ya da cezalandırılma korkusuyla sessiz kaldığınız için ona destek olmuş durumdasınız.
Why so many of them here?
Bunların çoğu neden burada?
There are so many plants on the Earth that there's a danger of thinking them trivial of losing sight of the subtlety and efficiency of their design.
Ağaçlar çok özenle yaratılmış olup, bunların ortamdan yokolmalarını düşünmek korkunçtur.
The philosopher Descartes, who visited him here said of Constantin Huygens "I could not believe that a single mind could occupy itself with so many things and acquit itself so well in all of them."
Filozof Descartes, kendisini burada ziyaret ederek Constantin Huygens'e "Bir insanın bir çok alanda uğraşı içine girip hepsinde doğru sonuç alabileceğine inanmıyorum." demiştir.
And every one of them stocked with so many animals.
Ve her birinde bir çok canlı yaşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]