So that's why you're here traduction Turc
76 traduction parallèle
That's why we're here, so don't you worry about that.
Yani biz bunun için buradayız. Siz onu hiç dert etmeyin.
It's real hard to keep calling you... from a pay phone if you're never there... so that's why I'm calling you from here.
Seni, hiç bulamayıp devamlı ankesörlü telefondan arayıp durmak artık zor gelmeye başladı, o yüzden seni buradan aradıım.
No, you're here because you thought I'd show up, so that's why you're here.
Hayır, burada olmanızın sebebi beni yakalamak istemeniz.
So that's why you're here.
Demek o yüzden buradasın.
So that's why you're here?
Gelme sebebiniz bu muydu?
That's why you're here, Mr. lin, so I can learn more about them.
Bu yüzden buradasınız, Bay Lin,... böylece onlar hakkında daha çok şey öğrenebilirim.
So that's why you're here.
Sen bu yüzden buradasın.
- So that's why you're here?
Bu yüzden mi burdasın? Evet.
So that's why you're here.
Öyleyse bunun için geldin.
So that's why you're here?
Yani bu yüzden buradasın?
So that's why you're here.
Demek bu yüzden geldin.
Look, I know you're a great man and you're the boss with all the ladies, so I don't want you coming up weak in here, but Iow-rating people, that's not why you're in this business, right?
Bak, büyük bir adam olduğunu biliyorum ve sen tüm kızların patronusun yani burada zayıf bir duruma düşmeni istemiyorum ama düşük reytingli insanlar, işte bu işin içinde olmamanın sebebi bu, tamam mı?
So that's why we're out here - so you can learn to be a better waitress.
İşte bu yüzden buradayız. Böylece daha iyi bir garson olabilirsin.
You think you're so tough why don't you come up here so I can smack that grin off your face?
Sıkı biri olduğunu mu sanıyorsun. Yukarıya gel de suratındaki o gülümsemeyi söküp alayım.
So that's why you're here.
Bu yüzden buradasınız.
I'm not gonna talk about Cedric, so if that's why you're here, clear out now.
Cedric hakkında konuşmayacağım. Bunun için geldiyseniz hemen gidin.
Yeah, I know that you're really busy with your hair appointments and your Watsu massages and your attempts to stay young so your husband won't leave you, but here's an idea... why don't you try eating dinner with your child
Elbette, kuaför randevunuzla ve Watsu masajı yaptırmakla epey meşgul olduğunuzu biliyorum... ve kocanızın sizi terk etmemesi için genç kalma girişimlerinizi de anlıyorum... ama işte size bir fikir... Neden çocuğunuzla kırk yılda bir akşam yemeğini beraber yemeyi denemiyorsunuz?
You're here, and then you're gone, and that's why it makes me so mad that she just she just threw it all away.
Şimdi buradasın sonra gitmiş olursun. Beni bu kadar kızdırmasının nedeni de bu. Kızımız ziyan oldu gitti işte.
So that'S... why I'M... you're not here to box the kumquat, are you?
Yani o.. Neden ben... Kumkuatı paketletmek için burada değilsiniz değil mi?
so that's why you're still here? because you blame her for what happened?
Onu suçladığın için mi hala buradasın.
So you're gonna give me and my brother here the immunity and the money or you're gonna have to explain to Wolf fucking Blitzer why you had the lead on the thing that killed half the fucking city and you didn't do a goddamn thing about it.
Bu yüzden bana ve kardeşime dokunulmazlık sağlayacaksın ve paramı vereceksin yada üstlerine şehrin yarısını öldürmeye yetecek olayı niçin engelleyemediğini açıklamak zorunda kalacaksın ve bunu engellemek için hiç bir şey yapamayacaksın.
So that's why you're here, i take it... to make decisions.
Yani o yüzden buradasınız. - Bazı kararlar alabilmek için
So that's why you're here.
Bu yüzden buradasın ya zaten.
Well, you're gonna get married anyway, so why don't you get married here where we can be all together, and that way Grandma Annie can be a part of it.
Her halükarda evleneceksiniz nasılsa o yüzden neden burada evlenmeyesiniz ki? Herkes hazır bir araya gelmiş hem böylece büyükanne Annie de katılmış olur.
That's correct, my friend. So that's all? That's why you're here?
Hepsi bu mu yani bu yüzden mi burdasın?
That's why I'm so glad that you're here.
İşte bu yüzden burada olmana çok memnunum.
So, that's why you're out here?
Bu yüzden mi oradaydın?
So that's why you're here, to survey my social life.
- Bu yüzden geldin yani
So, that's why you're here.
Yani bu yüzden buradasınız.
! "The police think it may be a foreigner." So that's why you're here, is it?
! "Polis bir yabancı tarafından yapıldığını düşünüyor."
- So that's why you're here.
- Bundan dolayı buradasın yani.
So that's why suddenly you're coming here.
Pekala, birileri aniden bu tarafa doğru geliyor.
So that's why you're out here?
O yüzden mi buralardaydınız?
Oh, so that's why you're down here.
Demek bu yüzden aşağıdasınız.
- That's why I'm so glad you're here.
Bu yüzden burada olduğun için mutluyum.
Oh... so that's why you're here!
Demek buraya gelmenin gerçek nedeni bu, şimdi anlaşıldı!
So that's why you're in here.
- Demek bu yüzden buradasın.
- Listen, I'm trained to talk to you for hours on end, and I'll go around and around in circles until you're so dizzy that you fall off of here, but my gut tells me that you're too smart for the standard bull, so why don't we just cut right to it and you tell me what's your problem?
Dinle, durmadan saatlerce seninle konuşmak için eğitildim buradan düşecek kadar sersemleyene dek daireler çizip duracağım fakat içimden bir ses bu saçmalık için fazla akıllı olduğunu söylüyor bu yüzden neden kısa kesip bana sorununun ne olduğunu anlatmıyorsun?
So that's why you're here.
Demek bu yüzden buradasın.
It's a few days old, so that's not why you're here, unless you two got busted for some sort of revenge plot.
Birkaç günlük görünüyor, demek ki o yüzden burada değilsin tabii siz ikiniz birbirinizden intikam alırken yakalanmadıysanız.
So that's why you're here?
O yüzden mi buradasın?
They brought your sister here so that Peter could kill her and become the Alpha, and that's why you're going to help me.
Kız kardeşini buraya getirdiler ki Peter onu öldürüp Alfa olabilsin ve bu yüzden bana yardım edeceksin.
So, you lost, he won, and that's why you're here folding sweaters.
Yani sen kaybettin, o kazandı ve o yüzden burada, kazakları katlıyorsun.
So that's not why you're here?
Burda olmanın sebebi bu değil mi?
What, so that's why you're here...
Ne? Yani burada olma sebebin bu mu?
So that's why you're here.
Bu yüzden buradasın.
That's why you're so eager to get me out of here?
Bu yüzden mi beni buradan çıkarmak istiyordun?
Oh, so that's why you're here.
Oh, yani bunun için buradasın.
So that's why you're here?
Bu yüzden mi geldin?
Okay, so that's... that's why you're out here- - searching for a cure?
Neden burada olduğunu açıklıyor, çare bulmak için.
So it's gotta know that we're here. I mean, why wouldn't you?
Bu yüzden burada olduğumuzu biliyor olmalı.