So we wait traduction Turc
957 traduction parallèle
So we wait.
Bekleyeceğiz.
So we wait for a rich man to die, and then we quickly bring out our dead and join the cremation.
O yüzden zengin birinin ölmesini bekler ve sonra çabucak ölülerimizi çıkarıp yakma törenine katılırız.
So we wait.
Öyleyse bekleyeceğiz.
We'll need to organize our surgeries so the wait time for each recipient is as soon as possible.
Ameliyatlarımızı düzenlemeliyiz. Alıcılar organları mümkün olduğunca çabuk almalılar.
Why don't you wait'til tomorrow morning so that we can talk it over?
Niye yarın sabaha kadar beklemiyorsun ki, hem bunu konuşabiliriz de?
As we might have to wait as long as, uh... as 43 days. So we might as well get organized.
Kurtarılmamız 43 gün de sürebilir, en iyisi organize olmamızdır.
She does not get up until about 10 : 00 in the evening, so we'll probably have to wait awhile before we can talk to her.
Mal sahibidir. Akşam 10.00 dan önce yataktan çıkmaz.
Are you so almighty hungry to hang one man... that you can't wait till we get through planting this one?
Bir adamı asmak için bu kadar mı sabırsızsın? Bu cenazeyi gömene kadar sabredemiyor musun?
I wish that you will wait for me to grow up so that we can always be together.
Dilerim ben büyüyene kadar beni beklersiniz. Böylece her zaman beraber olabiliriz.
Maybe we ought to wait until I don't feel so carved up, so nobody.
Belki de sakinleşmemi beklemeliyiz, kendimi ezik hissetmeyeyim.
So we walked to the stinking EI, and we wait for the stinking train.
Sonra beraber yürüdük, kokuşmuş treni bekledik.
Would the nice man let us wait outside so we could look at the airplanes?
Bu iyi adam uçakları izlememiz için dışarıda beklememize izin verir mi?
We'll wait till dark, then circle out so we can jump'em before daylight.
Karanlık çökünce etraflarını sararız, böylece, gün doğmadan onları pusuya düşürürüz.
Why did we wait so long to report it?
Haber vermek için niçin bu kadar bekledik?
You all know Simon won't like missing the hanging, so we'll wait, but if he don't show up soon we'll go ahead without him.
Hepiniz Simon'un idamı kaçırmayı istemeyeceğini biliyorsunuz, o yüzden bekleyeceğiz, Ama yakında gelmezse onsuz başlarız.
So we just wait here...
Yani burada öylece,...
If so, we shouldn't have long to wait.
Eğer öyleyse, fazla beklemeyeceğiz.
So we'll just sit back and wait until Moriyama here decides to come clean.
Yani biz arkamıza yaslanarak Moriyama'nın arınmış olarak yanımıza gelmesini bekleyelim.
Well, what I can do and what I'd like to do are two different things, so I guess we'll just have to wait.
Yapmak istediklerim ve yapabileceklerim... farklı şeyler, o yüzden en iyisi bekleyelim.
So we either wait four days, or we go by land.
Yani ya dört gün bekleriz, yada karadan gideriz.
There was a queue, so we didn't wait.
Kuyruk vardı, beklemedik.
So we'll wait there for you.
Bu yüzden biz seni orada bekliyeceğiz.
- So next time we won't wait.
- Gelecek sefere beklemeyeceğiz.
We have a long wait ahead of us, so let's get comfortable. Hmm?
Uzun süre beklememiz lazım, rahatça dinlensek iyi olur.
I do hope we won't have to wait too long. I'm so cold.
Umarım çok fazla beklemeyiz, çok üşüdüm.
Well can't it wait till we get to a starbase hospital so they can be checked out by a child specialist?
- Mutlaka olmalı. Hastaneye gidene kadar bekleyemez mi?
So we'll wait till daylight.
Bu yüzden güneşin doğmasını bekleyeceğiz.
We didn't want to wait three years for a divorce based on desertion, so I allowed her to divorce me on the grounds of cruelty.
İkimiz de, üç yıllık yasal boşanma süresini beklemek istemiyorduk. Şiddetten dolayı beni boşamasına izin verdim.
So you're saying that we ought to just sit and wait to be killed? ! Shit!
Yani öylece oturup öldürülmeyi beklememiz gerektiğini mi söylüyorsunuz?
We decided why wait for transportation, so we got the car
Biz de neden... bekleyelim dedik, arabaya atladık.
So now we wait for Easter- - if he isn't arrested first!
Eğer önce tutuklanmazsa şimdi de Paskalya'yı bekliyoruz!
All we have to do now is just wait for Mr. Dudek to recover so he can verify it.
Şu anda yapmamız gereken tek şey, doğrulayabilmesi için Dudek'in iyileşmesini beklemek.
So we had to dig in on the biggest perimeter we could possibly digest, and wait for the onslaught which came.
Bu yüzden yapabildiğimiz kadar geniş bir alanda siper kazmalı ve gelecek saldırıyı beklemeliydik.
So that the whole of Hangzhou will realise... that we aren't incompetent And their morale will take a blow I can't wait for the world to praise us
böylece Hangzhou emniyette olur ve moralleri çöker bizde şan şöhret kazanırız şan kazanmak için daha fazla bekleyemem!
I think so. No, maybe we wait two days, and then... if we don't hear anything... then we get alarmed.
Belki de iki gün bekleriz, sonra... bir haber çıkmazsa... paniğe kapılırız.
Couldn't that wait a day so we could talk?
Bir gün bekleseydin de, konuşsaydık olmazmıydı?
So, now we wait.
Şimdi bekleyeceğiz.
So we simply have to wait.
Yani beklemek zorundayız.
So, we wait in this dump.
Yoksa bu çöplükte olmazdık.
We so much look forward to the summer, then we can't wait when it ends.
Yazın gelmesini iple çektik, şimdi de bitmesi için sabırsızlanıyoruz.
So how much longer do we wait?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
They're going to cover the area pretty good... so, really, all we can do is wait.
Her yeri karış karış inceliyorlar. Yapabileceğimiz tek şey beklemek.
So we'll wait.
- Tamam, bekleyelim.
Wait 9th Brother, we must do so.
Durun 9uncu kardeş, onu kurtarmalıyız
We have plenty of time, Alexander, and I'm so interested in your answer that I am prepared for to wait indefinitely.
Zamanımız bol, Alexander. Ve ben cevabını öyle merak ediyorum ki sonsuza dek burada beklemeye hazırım.
So we have to stay here and wait for them
Burada kalıp onları mı bekleyelim?
You'be put in groups, so wait until we get to you.
Gruplara ayrılacaksınız, size ulaşmamızı bekleyin.
But while we wait for him to come won't you now, my pretty duck won't you be so very kind as to step inside with us a while?
Ama onu beklerken sen güzel kız incelik gösterip bizimle gelmez misin biraz içeriye?
I'll stop him once and for all wait let us not be so hasty this boy is a source of great power if we capture him he will supply the Magnabeam with all the energy at least and with the Magnabeam charged...
Bu sefer onu sonsuza kadar durduracağım. Hayır, bu kadar aceleci olmayalım. Bu savaşçı harika bir güç kaynağı.
Wait a minute. Traffic was terrible. I'm so sorry we're late.
Trafik çok kötüydü, Geciktiğimiz için kusura bakma.
So we can't sit around and wait.
O yüzden oturup bekleyemeyiz.
so weird 79
so we can talk 27
so we're done 24
so we have a deal 18
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we're back to square one 28
so well done 18
so we thought 26
so we can talk 27
so we're done 24
so we have a deal 18
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we're back to square one 28
so well done 18
so we thought 26
so weak 25
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we're clear 36
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we're clear 36
so we 119
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we just 17
so we'll 17
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we just 17
so we'll 17