So what's up traduction Turc
2,090 traduction parallèle
So, what's been up, man?
Ee, ne var ne yok dostum?
Oh my, so early in the morning, what's up?
Hayırdır sabahın bu saatinde?
So what's up, Carter?
Ne var, Carter?
So it's a dream come true to work with NASA and actually be able to come up with a mission that will help us understand what might be out in space.
Yani NASA ile çalismakla rüyalarim gerçek oldu ve esasen uzayda ne olabilecegini anlamamiza yardim edebilecek bir göreve gelebilmekle de.
So that appears to be what we are made of - - at least as far as we can see right now. But knowing this opens up an even greater mystery, which is - - why does the stuff we are made of behave the way it does?
küçük kutunun içinde enerji dolu tüm maddeler aslında enerjiden yapılır zerreciğin şekli onun içinde pıhtılaşmış gibi böylece görünmeye başlar nesneler ve biz en azından bildiğim kadarıyla şu an gördüğünüz gibi.
But what I need is Your Majesty's consent to draw up certain articles against the Queen, so that she may be put on trial.
Ama ihtiyacım olan, Kraliçe'nin yargılanabilmesi için, siz Majesteleri'nin, ona karşı bazı kanunlar yapmamıza rıza göstermesi.
Yes, this is exactly what they are paying us for, so let's just suck it up... and take in this beautiful panoramic view... of Dallas, Texas.
Evet aynen öyle, o yüzden şikâyet etmeyelim ve.. .. Dallas'ın güzel manzarasının tadını çıkaralım.
So what's up? Hi.
- Nasıl gidiyor?
So what's up?
Nasıl gidiyor?
What are you so hard up for cash for anyway?
Neden bu kadar acil şekilde para bulmaya çalışıyorsun?
So what's up with you guys in the old Dharma jumpsuits?
- Ee? Bu eski Dharma tulumlarının içinde ne yapıyorsunuz
So what's up?
Ne oldu?
I wonder what Gajeel's up to... so he's probably off doin'some special training somewhere.
Bu arada Gajeel nerede acaba? O aşağılık kaybetmekten nefret ettiği için kesin bir yerde dövüşe hazırlanıyordur.
So, what's up with you and Charlie?
Charlie ile aranızda ne var?
What complicates the situation is Nick is the kind of person who is so caught up in his own agenda, he can't see the damage he's doing until it's too late.
Durumu daha da zorlaştıran şey ise ; ... Nick, gündeminde yaptığı işlerden geri kalmayan, verdiği hasarı çok geç olana kadar göremeyen biri.
There may not be audio up here, but there are cameras everywhere, so eat the delicious snack we came up here to enjoy, and then please tell me what you've done to Truxton Spangler to make him show up at my home at 6 : 00 a.M.
Burada dinleme cihazı olmayabilir ama her yerde kamera var buraya tadını çıkarmak için geldiğimiz güzel yemeğini ye ve sonra da lütfen bana Truxton Spangler'ın, sabahın 06.00'sında evime gelmesini gerektirecek ne yaptığını söyle.
What if he's so happy to see me He just lifts me up in his arms.
Peki ya beni gördüğüne çok sevinir ve beni kollarına alırsa?
So my parents, they just started arguing about who's going to get me, and I just decided, you know what, I'm not going to get caught up in the middle of their marital issues.
Ebeveynlerim beni almaya kimin geleceğini tartışmaya başladılar. Bende onların evlilik sorunlarının tam ortasında kalmayı istemedim.
So, what's up Leo?
Peki, Neler oluyor Leo?
So what if she's a grade up?
Bu kadar yeterli.
So, uh, what's... what's a washed-up bookie like yourself Doing with a Russian blackmailing crew?
Senin gibi başarısız bir bahisçinin Rus şantaj çetesiyle ne işi olabilir ki?
- So, what's up?
Peki ne var?
You know what's so odd... is I had to go through a pat-down and practically give up my firstborn to get through security and up to this lab.
Asıl garip olansa benim güvenlikten geçip, yukarıya, laboratuara çıkabilmek için doğum belgeme kadar kontrol edilmiş olmam.
So, uh, what's up with the hat?
- sapka ne ayak?
So, uh, what's up with the hat?
Peki, ne şapka ile oluyor?
So if we find those kind of layers, we can go up to that kind of a rock and we can drill into it and take the material from inside the rock and tell with a lot of precision what the rock is composed of and whether there's organics in there.
Dolayısıyla, eğer o tür katmanlar bulursak, o tür kayalara gidip oyuklar açarak kayanın içindeki malzemeyi çıkartıp daha fazla bir kesinlikle kayanın oluşumunu ve organik malzemenin bulunup bulunmadığını söyleyebiliriz.
What's everybody doing up so early?
Neden bu kadar erken kalktınız?
So this guy's been building up the courage all night to finally take what he wanted.
Harika. Kendinde cesareti bularak bularak sonunda istediği şeyi yapmış.
That's what we're up against here, - So we're just gonna have to sell it.
Madem bu işin içindeyiz inandırıcı olmamız gerekecek.
The school's job is to provide all the information, but it's up to individuals to see what they believe and what they don't believe, so I'd like to leave the choices to these young people.
Okulun işi tüm bilgileri sağlamak,.. ... ama neye inanıp inanmayacağını seçmek bireylere kalmış, bu yüzden tercihleri bu gençlere bırakmak isterim.
So, what's up?
Pekala, neler oluyor?
So, what's up?
Peki, nasılsın?
They haven't called up yet and given any instructions, so I'm just gonna have a wander about, see what's going on.
Hala beni arayıp, talimat vermediler. Bahaneyle ben de etrafta gezinip, buradaki işlerin nasıl gittiğini keşfedeceğim.
So, what's Kevin been up to?
Kevin neler yapıyor bu aralar?
So, what's up?
- N'aber? - Ömür boyu beraber.
So while I tried to work out what "federal" meant, Simon was experiencing moshing for the first time, which is a bit like being beaten up to music.
Ben aynasızın ne olduğunu anlamaya çalışırken Simon da ilk moshing * tecrübesini ediniyordu ki daha çok, müzik eşliğinde dayak yemeye benziyordu.
What's up guys, so Alex and I are totally stoked for tonight.
Hey, n'aber beyler? Alex ve ben bu akşamki parti için sabırsızlanıyoruz.
It's about my mother, but we're not telling you what happened, so you're up a creek.
Annem hakkında, ama sana söylemeyeceğiz. Bombok kaldın öyle.
Lily was so fed up with not getting anywhere, maybe winning this race was just what she needed.
Lily hiçbir aşama kaydetmemekten o kadar usanmıştı ki bu yarışı kazanmak tam da ihtiyacı olan şeydi belki de.
Why wouldn't you give up and tell'em what's going on so they can help us?
Neden pes edip onlara neler döndüğünü açıklamıyorsun, böylelikle bize yardım ederler?
So, what's your girlfriend up to tonight?
Eee kız arkadaşın ne yapıyormuş akşam?
So what's up with all the cookies?
Bu kadar çok niye yaptın?
So what's up, partner?
Ne haber, ortak?
So that's what pure evil looks like up close.
- Saf şeytan yaklaşıyor gibi görünüyor.
So if it's from up high, I don't really know what we can do? You're right, you're right.
Yani yukarıdan olunca da biz ne yapabiliriz onu da bilmiyorum, tabi.
I see what's going on. You're just buttering me up so I give you the extra ticket.
böylelikle fazladan bileti sana verebilirim.
So what the penguin's doing is it's gone down, slight curve on the way down, it's come up, it's spotted a prey, it's come up really rapidly and it's gone yook, snap... and then drifted up to the surface.
Yani penguen burada dalıyor, aşağı doğru hafif bir kavis çiziyor, yukarı geliyor, gözüne avını kestiriyor, gerçekten çok hızlanıyor ve hop, kapıyor. Sonra da yüzeye çıkıyor.
So, we'll just see what's up?
Neymiş, ne değilmiş? Değil mi?
So, what's up?
Pekala, ne var ne yok?
So what if the day's Had a few minor glitches Just clean up the mess
... yani eğer bir şeylerde ufak tefek aksaklıklar varsa ortalığı toparlayıp....... bulaşıkta annenize yardım edin...
Well, you're clearly not a moron, so what was up with the idiot dance back in class?
Pekala, tam olarak geri zekalı değilsen, sınıfta yaptığın o salakça dans neydi?
so what's your name 48
so what's stopping you 17
so what's going on 151
so what's your deal 18
so what's new 30
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's happening 26
so what's it gonna be 77
so what's stopping you 17
so what's going on 151
so what's your deal 18
so what's new 30
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's happening 26
so what's it gonna be 77