So what happened to him traduction Turc
118 traduction parallèle
So what happened to him, up there on the mountain?
Peki sonra dağda ne oldu?
- So what happened to him?
- Ona ne oldu?
So what happened to him in the Garden?
- Garden'da ne oldu?
So what happened to him?
O'na ne oldu?
so what happened to him?
Peki ne olmuş ona?
So what happened to him?
Sonra ne oldu ona?
O.K., so what happened to him?
Tamam. Peki ne oldu ona?
- TOBY : So what happened to him?
- Ne oldu ona?
So what happened to him?
Başına gelen nedir?
You seem so terribly concerned about what happened to Alan, yet you never talk about him as though you really knew him.
Alan'a ne olduğuyla ilgili çok ilgilisin. Ancak hiç ona dair onu gerçekten tanıyormuşsun gibi konuşmadın.
Then you got worried about Kenneth Paine sobering up and telling about what happened, so you sent one of your mugs down to his place to knock him off.
Sonra da Kenneth Paine'nin... olup biteni anlatmasından korktuğun için... adamlarından birini onun işini bitirsin diye dairesine gönderdin.
- Objection! You want people to see what happened to his brain so they can bring him back to his senses, don't you?
Bu şehrini güzel insanlarının onun beyninde neler olduğunu bilmesini istiyorsun böylece onun aklının başına gelmesine yardım edebilirler, öyle değil mi?
So what do you think happened to him, Dad'?
Eee, kardeşime ne oldu dersin baba?
He lobotomized him, so he could control him in case he ever tried to talk or tell somebody what happened.
Ona lobotomi yapmış. Konuşup olanları birisine anlatmaya kalkarsa onu kontrol edebilecek.
I have no doubt that you saw him, but what really happened is when you saw him, you were so scared shitless that you crashed your precious ten speed into the stop sign, bumped your head on the curb and probably scared him half to death in the process!
Onu gördüğünden şüphem yok, ama onu gördüğünde gerçekten ne oldu, o kadar korktun ki kıymetli 10 viteslini dur işaretine çarpıp, başınıda kaldırıma çarptın ve olasılıkla onu çok korkuttun!
What happened, I was walking along the street, minding my own business, I looked out and I seen your son about to get hit by the car, so I dashed out to save him.
Ben sokakta yürüyordum, kendi işimle meşguldüm. Bir de baktım, oğlunuza araba çarpmak üzere hemen onu kurtarmak için atıIdım ve yere yıkmak zorunda kaldım.
Your friend. What happened to him that was so terrible?
Arkadaşınızın başına gelen o çok kötü şey nedir?
- The second officer is still in a coma so I don't think we can count on him to tell us what happened.
- Vurulan ikinci polis hala komada,... o yüzden, bize neler olduğunu anlatamaz.
But later, when my fiance returned, and went to see the damages, to repair them if necessary, the assistants followed him, and they saw what happened at that door, and so they say...
Yabancıların hoşuna gitmez de. - Herhalde kontu tanıyorsunuzdur? - Hayır.
So I'll go to McManus, tell him what might have happened in the gym, - get him to investigate.
Olayın araştırılması için McMannus'a gidip spor salonunda olmuş olabilecekleri anlatacağım.
Especially as pretty as you are, I'm surprised it hasn't happened by accident, so a guy has to wonder... what makes him so great?
Özellikle, güzel olman nedeniyle bu ilişki kazara da olmadı, ve insan, onu mükemmel... yapan şeyi merak eder?
You tried to hire him to kill your husband. So what happened?
Kocanızı öldürtmek için onu kiraladınız Sonra ne oldu?
- So, what happened to him?
- Ona ne oldu?
What got into him? [Whimpering] So it happened to yours, too, huh?
Ona ne oldu? Peki seninkine ne oldu?
And why, if they were able to so easily subdue him, don't they know exactly what happened to the alleged weapon?
Eğer bu kadar kolay onu hizaya getirdilerse neden iddia edilen silaha ne olduğunu bilmiyorlar?
So you can't tell him what happened to Dr Jackson or where the skull was found.
Yani Dr Jackson'a ne olduğunu veya kafatasının nerede bulunduğunu açıklayamazsınız.
I didn't know what to do. So I called a friend of mine, told him what happened.
Adamın vücudunun % 90'ı üçüncü derece yanıktı.
He wanted to know what had happened about Adam so I told him how I found the body and suddenly he became most peculiar.
Adam'a ne olduğunu öğrenmek istiyordu. Ben de ona cesedi nasıl bulduğumu anlattım ve Raif birden tuhaf bir hal aldı.
He's so concerned that Maria beat Miguel but doesn't ask what happened to him.
Maria, Miguel'i dövünce endişeleniyor ama ona ne olduğunu sormuyor.
But you care so much about him that you do absolutely nothing to find out what happened.
Hayır. Ona çok değer veriyorsun ama başına bir şey geldi mi diye öğrenmeye çalışmıyorsun.
I just wanna buck our boy up,'cause what happened to him was so embarrassing!
Sadece dostumuza, başına gelen şeyin, ne kadar da utanç verici olduğunu anlatmaya çalışıyordum!
Now if and it, it happened... that they forgive him... so he didn't have to do to hisself what he wouldn't let be done to him... well then, I guard, that man might think... setting forth afterwards... with whatever fucking loudmouth went along with him...
Hani olur da... adamı affederlerse... ona yapmasını istemedikleri şeyi kendi kendine yapmaz. Sonra diyorum ki, bu böyle devam edip... o adam... ve yanındaki geveze...
He tried until his last breath to understand what had happened to him, so that others could learn from the tragedy.
Son nefesine kadar kendisine ne olduğunu anlamaya çalıştı ki, diğerleri trajediden bir şey öğrenebilsin diye.
So, what happened a year ago to make him change his behavior so much?
Bir yıl önce, tutumunu bu kadar değiştirecek ne olmuş olabilir?
I'm asking you to put him into my care so we can find out what happened to Sammy.
Benim gözetimime vermeni istiyorum ki Sammy'ye ne olduğunu anlayalım.
So I went straight up to him, said what happened, who did what, he said no, he was busy with some high-ranking meetings, but in the evening he sent a bodyguard who said I could go back with them on a government plane.
Doğruca ona gittim ve ne olduğunu, kimin ne yaptığını söyledim hayır dedi, bir tür yüksek rütbeli toplantılarla meşguldü, ama akşam bir devlet uçağında onlarla birlikte geri dönebileceğimi söyleyen bir muhafız gönderdi.
So was Eddie. Look at what happened to him.
Eddie de öyleydi.Ona olanlara bak....
So, what happened to him?
Katile ne oldu peki?
All that stuff was so traumatic that I never even had a chance to really, you know, worry about, you know, what happened that night with him.
Bütün bunlar o kadar travmatikti ki yani o gece onunla ne olduğu konusunda endişelenmeye fırsatım bile olmadı.
So that means what happened to him Was something the little girl experienced.
Bu durumda ona olan küçük kızın yaşadığı başka birşey olabilir.
So, what happened to him?
- Peki, ona ne oldu?
I was, like, just trying to argue with him so he would just, like, you know, chill, but, uh- - how about you stop babbling, just tell us what happened to them?
Ona laf anlatmaya çalıştım ama, sanki sakin gibiydi ama... Gevezeliği bırakıp onlara ne olduğunu anlatır mısın?
So, so, like, what, what happened to him?
Peki.. sonra ne oldu?
I know this can be hard to talk about, but I need you to tell me what happened, so I can know how to charge him, you see?
Teşekkür ederim. Bak. Bunu konuşmamnın zor olduğunu biliyorum.
So, how did you find out about what had happened to him?
Peki, onun başına gelenleri sen nasıl karşıladın?
So look what happened to him.
Yani ne olduğuna bir bak.
So, what happened to him, anyway?
Ayrıca, ona ne oldu?
It won't take him long to realize what's happened, so let's get this done fast.
Olanları anlaması uzun sürmez. Elimizi çabuk tutalım.
So what, you can lie to Bug about where you were and what happened with Jones and how you feel about the way that he's treating you you know, just to hold onto him?
Ne olur ki, onu tutabilmek için Bug'a nerede olduğun ve Jones ile aranızda ne olduğu ve de sana olan davranış şekli hakkında nasıl hissettiğin hakkında yalan söyleyebilirsin.
Well, the film is the story of what happened when this guy tried to make a documentary about me, but he was actually a lot more interesting than I am, so now the film is kind of about him.
Film ne hakkında? Filmin öyküsü benim hakkında bir belgesel hazırlamak isteyen bir adam hakkında. Aslında o benden çok daha ilginç biri.
It happened so that he's in my life so much more than in each of your lives, and I look at you now, you're all so sweet... and I was jealous of him, what a fool didn't want to share with anyone.
O benim hayatımda hepinizden daha çok yer tutuyor Şimdi buradan bakıyorum hepiniz çok tatlısınız... Ve kıskanmıştım onu. ne salakmışım Kimseyle paylaşmak istememiştim sanki bir şey olacakmış gibi?