English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Sod it

Sod it traduction Turc

120 traduction parallèle
Oh, sod it.
Nerede o?
Sod it!
Lanet olsun!
Oh, sod it.
Ah, kahretsin.
Sod it, it's broken!
Hay aksi, bozulmuş!
Ah, sod it.
Af edersin.
Aw, sod it!
Hay ben senin!
- Sod it!
- Kahretsin!
Oh, sod it.
Kahretsin.
Oh! Sod it.
Onları yok et.
Sod it.
Lânet olsun.
- Oh sod it!
- Gıcık herif!
Sod it. Go on, then.
Evet.Devam edin.
"Oh sod it, we've done the face,"
"Oh, yaptık, biz bu yüzü yaptık,"
Oh, sod it!
Ah, boş ver!
"Sod it!"
"Hıyar!"
- Sod it all.
- Unut hepsini.
And then after you left, sod it, we kept at it like rabbits, until we both realized it was absolutely mad and, obviously, morally wrong. And then that was it.
Sonra sen gidince tavşanlar gibi yatmaya başladık ta ki... bunun çıIgınca olduğuna karar verinceye kadar ve... bilirsin bu ahlaki açıdan yanlış ve... hepsi bu.
Oh, sod it.
Lanet olsun!
Sod it.
Boş ver.
Sod it.
Bırak.
- Oh, sod it!
- Ah, kahretsin!
No, sod it, we'll take the full hour.
Hayıyr, boşver, bütün bir saati alacağız.
A healer, not a slayer... and that I am going to be as long as I'm on top of the sod and not under it.
Bir doktor oldum, savaşçı değil ve bu toprağın altında değil de üstünde olduğum sürece böyle de kalacağım.
You were only about six months old when your mother stayed alone with you in a sod hut under eight foot of snow, while I moved the herd 300 miles south to try and save it.
Annen ile kerpiç evde kaldığında henüz 6 aylıktın. Yerde 2 metre kar vardı. Sürüyü kurtarabilmek için onları 300 mil kuzeye sürmek zorunda kaldım.
Come on, give it... You sod.
- Gel bakalım buraya.
One day you'll be shouting, "Come in," and it'll go on forever cos the poor sod won't be able to get in and you won't be able to get out.
Bir gün "Girin" diye bağıracaksınız ve bu sonsuza kadar sürecek. Çünkü zavallı adam içeri giremeyecek ve siz de dışarıya çıkamayacaksınız.
It is for the poor sod under the tree.
Ağacın altında kalan zavallı herif için öyle.
Sod it.
Hallet onu.
I will therefore confine myself to saying simply, "Sod off", and if I ever meet you again, it'll be twenty billion years too soon.
Bu yüzden basitçe şöyle bir ifade kullanmak istiyorum : "Yokol", ve bir daha karşıma çıkarsan, yirmi milyar yıl sonrası bile bunun için çok erken olacaktır.
Look, I'm sorry, I know you mean to be friendly, but I hope you won't take it amiss if I ask you to sod off and die.
Kusura bakmayın, eğlence olsun diye takılıyorsunuz ama, defolup gitmenizi ve gebermenizi istersem, umarım yanlış anlamazsınız.
Clever old sod. Even when he were gone he made sure I'd take it up.
Zekice değil mi, gittiğinde bunu almamı istedi.
It's from Verona. Sod the wine!
Şarabın canı cehenneme!
Sod you, you clean it up.
Siktir, sen temizle.
Age has got sod-all to do with it.
Bunun yaşla bir ilgisi yoktu.
Oh, sod it.
Boşver bunu.
It meant sod all in the end.
Sonunda elime hiçbir şey geçmeyecekti.
Oh, it's OK. Andy's just a sod, but he knows London like the back of his hand.
Sessiz ol, Andy herşeyi halleder, Çünkü o Londra'yı çok iyi biliyor.
It's over. - Just sod off, will ya?
Def olup gider misin?
You can take my word for it, he was a hard-hearted, randy old sod.
- İşinizi kaybederdiniz. İnanın bana, o kötü kalpli ve yaşlı bir sapıktı.
Since his triple bypass the poor old sod can't manage it.
Birkaç tane baypas ameliyatı olduktan sonra ufaklığı artık çalışmıyor.
Oh, sod it.
Anahtarlar.
Oh, sod it.
Geçelim. Bak şimdi,
Not that I don't think the sod could end up being a megalomaniacal bastard... it's just if he did, I'd know it.
Sonunda megalomanyak bir serseri olacağını düşünüyorum tabi. Ama böyle bir şey yapsaydı ben bilirdim.
Yes, it's about my'sode and my stress issue.
Evet, Sod'umla ve stres sorunumla ilgili.
Listen to me, you bleeding sod, England prevails because I say it does!
Beni dinle, seni kör olası, ben dediğim için İngiltere çok yaşıyor.
Sod it!
Battı, kahretsin!
When my little Avva came to me it was like the roof of the sod house lifted up.
Evin içinden herşeyi görebiliyordum.
How's it going? Sod all.
Nasıl gidiyor?
'Marcus reckons he's done it with two lesbians, lucky sod.
"Marcus, onun iki lezbiyenle yaptığını düşünüyor. Şanslı ibne."
We just put this new sod in, and he just tore it all up and planted a flower bed.
Yepyeni çimenleri daha yeni ekmiştik ki sonra birden hepsini kaldırdı ve bir bahçe çeşmesi yerleştirdi.
Oh, sod off, I won it fair and square.
Çekil! Bileğimin hakkıyla kazandım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]