Sold traduction Turc
15,312 traduction parallèle
Conner, I mean he's one of the reasons that the tour's sold out.
Conner, turnenin biletlerinin satılmasının nedenlerinden biri o.
Sold.
Satılmış.
Sold.
Satıldı.
The burp sold me.
Beni sattın Burp beni sattı.
But I sold one flat, at least. So that's good.
Ama sonuç olarak bir daire satmayı başardım.
You know damn well that shit you sold everyone's wreaking havoc on that island!
Eğer lanet iyi ki bok sen herkes var satılan biliyorum. O adada tozu dumana katıyor!
Have you sold any?
Hiç satıldı mı?
Oh, well, I'm afraid we're all sold out.
Maalesef hepsi satıIdı.
- I'm afraid we've already sold out.
- Korkarım çoktan hepsini sattık.
- You can't be sold out.
- Hepsini satmış olamazsın.
- She sold out faster than Sinatra.
- Biletler Sinatra'dan daha hızlı tükendi.
- Oh, sorry, lady, all sold out.
- Üzgünüm hanımefendi, hepsi satıIdı.
I know I can fight because I owned that corner back when I sold dope.
Sanmıyorum, uyuşturucu sattığım dönemde sokakların kralıydım.
- She sold my Marvel collectibles.
- Marvel koleksiyonumu satmış.
We haven't even asked for a ransom and she's already sold my collection.
Daha fidye bile istemedik, bizimki koleksiyonu satmış.
You must've sold a lot of shoes.
Çok fazla ayakkabı satmış olmalısın.
We are sold out of bottled water and survival food packs.
Şişe suyumuz ve kumanyalarımız tükenmiştir.
Sold to that fine gentleman in the back!
Arkadaki bonkör beyefendiye satıldı!
Wait. I sold mine a while back.
Bir süre önce benimkini satmıştım.
We've sold everything. There's nothing left.
- Her şeyi sattık, bir şey kalmadı.
I sold insurance.
Ben sattım.
Dad said you sold the pub?
- Babam barı sattığını söyledi.
Let the mil get sold.
O zaman bırak imalathane satılsın.
That's just been sold to out-of-towners.
Hepsi şehirlilere satılmaya başladı.
After tonight's sold-out show... We're leaving on a 50-country tour.
Yarın tüm biletleri tükenmiş 50 ülkede düzenlenecek gösteriler için gitmemiz gerekiyor da.
Could I get two tickets to the show that's been sold-out for four years?
4 yıl sonraya kadar tamamımla satılan biletlerden 2 adet alabiliyor muyuz?
That show is completely sold out.
- Bütün biletler tükenmiş.
That fancy Cheyenne hotel of hers has tripled in value while the dirt she sold me ain't fit to raise hogs.
Gösterişli Cheyenne otelinin değeri üç katına çıktı ama bana sattığı beş para etmez toprak domuz yetiştirmeye bile uygun değil.
I sold some of my personal stock in Union Pacific.
Union Pacific şahsi hisselerimin bir kısmını sattım.
- He sold his personal stock.
- O onun kişisel hisselerini sattı.
She sold her hotel to save you. ( "WAITING AROUND TO DIE" PLAYING ) ♪ Sometimes I don't know where this dirty road is taking me ♪
O seni kurtarmak için onu otel satıldı. ( YAPIYOR "TO DIE ÇEVRESİNDE BEKLİYORUZ" ) Bu kirli yol olduğu yere götürüyor beni ♪ Bazen bilmiyorum ♪
Tell me you haven't melted it down and sold it already.
Eritip, satmadığınızı söyleyin lütfen.
Got the list of everything Charlie Douglas sold to Otis.
Charlie Douglas'ın Otis'e sattığı her şeyin listesini çıkardım.
You thinking an employee pretending to be Otis picked up some brownies and sold'em at the Pot Palace on his own?
Bir çalışanın Otis gibi davranıp birkaç brovni alıp Ot Sarayında kendi mi satmış olabilir diyorsun?
When I was 14, my cousin Freddie had me on the street as a lookout while he sold drugs.
14 yaşımdayken, kuzenim Freddie sokakta uyuşturucu satarken... ona gözcülük yapmamı istedi.
I sold pianos for a while.
Bir ara piyano satardım.
I sold the apartment building on South Vermont last month, and even though I got it in the divorce, it occurred to me that maybe you should get the profit.
Güney Vermont'taki apartmanı sattım boşanma davasında orayı kazanmama rağmen belki parasını sen almalısın diye düşündüm.
In the United States, the only place that sold them was Bloomingdale's in New York. Of all the 70263's, only 300 pairs were extra large.
70263 numaralı eldivenlerin sadece 300 tanesi x-large'dı.
Bloomingdale's sold 200 of those. On December 18, 1990,
19 Aralık 1990'da, Nicole mağazaya girdi ve bizim eldivenlerden iki çift satın aldı.
The Unsullied you stole from Kraznys mo Nakloz will remain to be sold again to the highest bidder.
Kraznys mo Nakloz'dan çaldığınız Lekesizler en yüksek teklifi yapana satılmak üzere burada kalacak.
The translator you stole from Kraznys mo Nakloz will remain to be sold again to the highest bidder.
Kraznys mo Nakloz'dan çaldığınız çevirmen de yine en yüksek teklifi yapana satılmak için kalacak.
You told me Lord Baelish sold you to the Boltons.
Lord Baelish'in seni Boltonlar'a sattığını söylemiştin.
Sold.
Anlaştık.
"His Heavenly Hands" sold over three million copies.
His Heavenly Hands üç milyondan fazla sattı.
Hey, I heard you sold out the Whiskey in like six hours.
Whiskey'de 6 saatte tüm biletleri sattığını duydum.
And apparently something similar sold at Christie's for nearly $ 22,000.
Evet ve görünüşe göre buna benzer bir şey Christie'de 22 bin dolara satılmış.
He had sold the house I had grown up in, And bought another in the country.
İçinde büyüdüğüm evi satmış ve taşrada bir diğerini satın almıştı.
Mandinka sold the Wolof to the Portuguese!
- Mandinka Wolof'u Portekiz'e sattı!
They'll all be sold.
Hepsi satılacak.
Three sold over here!
Şu üçü satıldı!
Sold!
Satıldı!