Spells traduction Turc
1,482 traduction parallèle
To intimate anything else spells a paranoiac insecurity you should be ashamed of.
Başka bir şey ima etmek kıskançlık değil, paranoyak güvensizlik... -... demektir, kendinden utanmalısın.
[bubbling] You know how I told you Meghan does spells?
Meghan'ın büyüler yaptığını sana söylemiştim ya?
- You're still doing spells?
- Hâlâ büyüler yapıyor musun? - Evet.
But only Faust knew the spells.
Ancak büyüleri sadece Faust biliyordu.
Now that I think about it, Douglas, gay or not, new guy spells bad news.
Şimdi bir düşündüm de, Douglas, eşcinsel olsun olmasın yeni adam dert demektir.
WHO HAVE STOPPED HAVING SEX. EVERY COUPLE GOES THROUGH HOT AND COLD SPELLS.
Her çiftin iyi ve kötü zamanları olur.
Bunny How Things Change B - U-N-N-Y Spells Love to Me?
"Tavşancık Her Şey Nasıl Değişiyor", "Tavşancık Benim İçin Aşk Demek".
They put spells on you!
İnsana büyü yaparlar!
I have emerged from the place of spells and fairies!
Büyüler ve periler diyarından geliyorum!
Stop making idiotic spells!
Saçma sapan teknikler yapmayı bırak.
when I first dove here 22 years ago these giant clams were not here they had been fished up by commercial fishmen today we have seen 12 giant clams that's a great sign that means this reef spells its back
Yirmi iki yıl önce buraya ilk daldığımda bu dev istiridyeler burada yoktu. Ticari balıkçılar tarafından çoktan bulup çıkartılmıştı. Bugün 12 tane dev istiridye gördük.
Well, if you move the letters of his name around, it spells how many.
Adındaki harflerin yerini değiştirerek "how many" yazılabiliyor.
- I'm the queen witch and I'm teaching this little witch how to make spells.
- Ben cadılar kraliçesiyim ve bu küçük cadıya nasıl büyü yapıldığını öğretiyorum.
And what kind of spells are you doing?
Peki ne tür büyüler yapıyorsunuz?
Oh, just normal spells, turning frogs into cars and turning lizards into airplanes.
Oh, sadece normal büyüler, kurbağaları arabaya çevirme ve kertenkeleleri uçaklara çevirme.
Yeah, I'm going to be here all day and they were going to show me how to do some spells, so...
Evet, bütün gün buradayım ve bana birkaç büyünün nasıl yapıldığını gösteriyorlardı, dolayısıyla...
There you go. They're very good at spells, so...
Büyü yapmada konusunda çok iyiler, yani...
- That's how she spells it!
- Tamam, İ-L ve A istiyorsan...
Witches use those bones to cast spells and curses and make the land infertile.
Cadılar onların kemikleriyle büyü yapar toprağı çoraklaştırırlar.
It spells only disaster.
Yalnızca felaket demek.
Incantations, spells, ceremonies, rituals- - wh-what are they?
Sihirler, törenler, ritüeller değilse ne o zaman?
And that spells danger for us.
Karadullar hepimize tehlike saçıyorlar.
We, too, know a woman who can cast evil spells.
Ben de bir kadın tanıyorum, büyü yapıyor
FUDO MYO-O, Wrathful King of Mystic Knowledge, to protect his devotees from disaster, from harmful or dangerous people, and from spells or other negative magic.
FUDO MYO-O, Mistiklerin kıralı, müritlerini felaketten koru, tehlikeli insanlardan, büyülerden ve diğer negatif sihirden bizi koru.
How can I forgive those who disgrace my land with wicked spells
Çok kötü büyülerle ülkemi gözden düşüren o insanları nasıl affederim
They do spells and stuff, which is so much cooler than slaying.
Büyü falan yapıyorlar. Avlanmaktan falan çok daha havalı.
Our anti-detection spells worked nicely, Artode.
Algılama büyülerimiz iyi çalıştı, Artode.
All this stuff about bacchanals and spells and... Actually, I think it's probably funnier in Latin.
Bütün bu baküse tapanlarla ilgili büyülerin aslında bunun latincede daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.
Nothing spells excitement like a B and E.
Hiçbirşey heyecanı B ve E kadar iyi heceleyemez.
Although it's been confused for Russian, if you read "Nedir Kire" backwards, it spells "Erik Riden."
Kafamızı Rusçaya benzediğinden karıştı. Nedir Kire'yi tersten okursan eğer, Erik Riden oluyor.
No more spells.
Artık büyü.
There's spells, potions, charms for everything.
Büyü, iksir, her şey için takılar var.
Margo and I will work on spells.
Margo ve ben büyü üzerinde çalışacak.
Who are you calling, Spells "R" Us?
Kim Büyü "R" Us, diyorsun?
He used to defeat the Old Ones Also powered the spells that prevented Atlantis From sinking beneath the ocean.
Eskileri yenmek için kullanılacağını bildiği gibi, bu büyünün aynı zamanda Atlantis'in okyanusun dibine gömülmesini önlemek için de kullandı.
- We Sicilians, we have our own version, our own spells :
- Biz Sicilyalıların kendi versiyonumuz vardır, kendi sözlerimizle :
Is there any persons, critters or spells to which you attribute this accolade?
Bu onura katkıda bulunduğunu söyleyebileceğiniz biri var mı?
This spells trouble.
Bu işte bela kokusu var.
I've had dizzy spells.
Baş dönmesi nöbetleri yaşıyorum.
With this issue, as of today, we are right on time for the market place, and under budget, which spells "profit".
Bu yayın ile, bugün itibari ile, market satışları için zamanında ilerliyoruz, ve bütçe altında da, ki bunada biz "kar" diyoruz.
I don't care that the FDA never saw the headaches... ... and the nausea and the fainting spells.
Sağlık Bakanlığının mide bulantılarından, baş ağrıları ve bayılmalardan haberdar olmaması umurumda değil.
G, the two of you together spells trouble.
G, siz ikiniz sıkıntı anlamına geliyorsunuz.
I've had enough of witches and spells!
Cadılar ve büyülerden bıktım.
You mixed up everything on the shelves and ruined the spells
Raflardaki herşeyi karıştırıp, büyülerimi mahvetmişsin.
My gifts lie in casting spells, not breaking them
Ben ancak büyü yapabilirim, onları bozamam.
- N-o spells no!
- Ha-yır!
They're spells, for raising the dead.
Büyüler. Ölüleri diriltmek için.
I had good and bad spells until five years ago I met Jorge Durante, my husband.
Beş yıl önce, kocam Jorge Durante ile... tanışıncaya kadar, iyi kötü anlarım oldu.
"My youth, was like a low, heavy sky in which there were occasional sunny spells."
'Tükendi gençliğim kasvetli, karanlık gökyüzünde, Güneş arada bir gösterdi yüzünü.'
One of your cantrips, spells or potions.
Büyülerimizden ya da iksirlerimizden biri.
- Sunil. He spells it with a "V".
Çocuk "v" ile diyor.