Stalk traduction Turc
582 traduction parallèle
We'll stalk it and observe its habits!
Peşine düşüp, alışkanlıklarını gözlemleyelim!
We used to take her on hunting trips to stalk the game.
Ava gizlice yaklaşması için... onu avcılık turlarına götürürdük.
It was the sight of the Alpine stalk that turned me cold and sick.
Alp Dağları'nın bu görüntüsü içimi ürpetip beni hasta etmişti.
- I fear he'll never stalk again.
- Korkarım bir daha hiç yürüyemeyecek.
But then, of course, we didn't count upon a creature... that has learned to stalk the most cunning animal... that can catch scents upon the wind... that has mastered the trick of moving through a forest as if he were transparent.
Fakat elbet ki, rüzgara rağmen koku alan, en kurnaz hayvandan sıyrılmayı öğrenmiş ve ormanda saydam gibi davranmakta ustalaşmış yaratıklar sayılmayız.
I daresay I have been a bit thick... but, well, from the way you talked about hunting and all that... I assumed you knew it was a sporting stalk.
Galiba, abartılmışım ama, avcılıktan ve bu işlerden anladığına göre sanırım bunun bir sportif yaklaşım olduğunu biliyorsun.
A sporting stalk.
Sportif yaklaşım.
If I can stalk an animal and get within range, the rest is a mathematical certainty.
Bir hayvana yaklaşıp menzile giriyorsam, gerisi matematik kadar kesindir.
I told you it was a sporting stalk.
Söyledim, bu bir sportif yaklaşımdı.
You actually think you had no intention to kill... that it was all a "sporting stalk," as you call it.
Aslında, öldürmek istemediğini düşünüyorsun senin dediğin gibi''sportif yaklaşım " dı.
Do you expect me to tell you that it was a sporting stalk?
Sana, bunun bir sportif yaklaşım olduğunu söylememi, bekler misin?
He was just snapped... the way a pretty girl would snap a stalk of celery.
İşini çabucak bitirmişlerdi güzel bir kızın kereviz saplarını çabucak ayıklaması gibi.
And you stalk the poor jerk who was right to bump him off!
Ve sen onu haklayan zavallı serseriye gizlice sokulup yakalamak istiyorsun!
Back to the bean stalk.
Fasulye sırığına dönüyoruz.
He enclosed a wheat stalk.
Bir buğday sapı eklemiş.
Are you going to stalk me until I die?
Ölene kadar beni takip mi edeceksin?
These are Stalk.
Bunlar anız.
" Their lips were four red roses on a stalk...
"Dudakları sanki dörtlü bir kırmızı gül demetiydi."
It grows on a double stalk. They say it sprang from the blood of Prometheus.
- Prometheus'un kanından derler.
We will stalk them in the night like jaguars. We will... we will sweep down from the mountains like hawks. We're going to tear out their throats like wolves.
Geceleri birer jaguar gibi saldıracak, tıpkı birer şahin gibi dağdan aşağı uçacak, kurtlar gibi boğazlarını parçalayacağız.
I'm going to turn me back so you can stalk me, right?
Arkamdan sinsice yaklaşın diye sırtımı döneceğim.
Shadow That Comes In Sight taught me the bow and arrow and how to stalk game.
Göze Görünen Gölge, bana ok atmayi ve ava yaklasma oyununu ögretti,
Ectoplasmic stalk through net, moving toward table.
Ektoplazmik hat ağdan geçerek masaya doğru ilerliyor.
This so-called brainstem consists of the midbrain, a rounded protrusion called the pons, and a stalk tapering downwards called the medulla oblongata which passes out of the skull through the foramen magnum and becomes, of course, the spinal cord.
Buna aynı zamanda, ortabeyin denir ki, bu da yuvarlak bir çıkıntı olan pons, foramen magnum aracılığı ile kafatasını terk eden medulla oblangata ve elbette spinal korddan ibarettir.
That stalk of a thing?
Şu sap gibi kız mı?
There's nothing like a piece of food picked fresh from a tree, or a field or a stalk.
Dalından, tarlasından ya da sapından taze taze koparılmış yiyecek gibisi yoktur.
He's shooting up as fast as a rice stalk.
Boyu da pirinç sapı gibi uzuyor.
Ancient vendettas stalk his every move.
Her hareketini izleyen kan davalılarına.
He's turned into a stalk of bananas.
Nerelerdesin?
After fertilisation, a new growth develops from the egg, sending up a tiny stalk.
Döllenme sonrası yumurtadan yeni bir filiz çıkar ve ufak bir sap oluşur.
And the kids wanted animals, so this year, each camper will stalk and kill his own bear in our private wildlife preserve.
Çocuklar hayvan istemişti, o yüzden bu yıl her çocuk özel bölgemizde kendi ayısını takip edip vurabilecek.
And those who stalk them guard them with jealousy and venom.
Ve geçit başlarını tutanlar kıskançlık ve düşmanlıkla yerlerini koruyorlar.
The forces of Evil stalk you like spiders.
Şeytanın uşakları seni takip ediyor.
the Ugly Duckling, Little red Riding hood, Jack and the bean stalk...?
Çirkin ördek yavrusu....?
You're like a flower stalk, but you won't break.
Çiçek sapı gibisin, ama koparmayacaksın.
Tonight, the threat comes not from beyond the grave... but from beyond the stars... as alien beings stalk an unwary summer camp... in Mars Wants Flesh.
Bu gece, tehlike mezarın ötesinden değil yıldızların ötesinden geliyor. Marslılar İnsan Eti Peşinde'de Uzayl ı yaratı klar masum bir yaz kampını basıyorlar.
This is Officer Stalk.
Bu, memur Stalk.
We better check on Stalk, see why she isn't out here.
Gidip Stalk'a bakalım, niçin burada değil?
- I know! But the CAT scan bears it out The pineal stalk is elongating through the brain.
Ama CAT taraması sonuçlarına göre epifiz sinsice beynin içinden geçerek uzuyor.
Stalk him. Tear him apart, and destroy the Matrix.
Onu yakala, parçala ve Matrix'i yok et.
you're going to make a great celery stalk.
Kocaman bir kereviz gibi olmuşsun.
Disease and depravation stalk our land like... two giant stalking things.
Ülkemizde, hastalık ve kokuşmuşluk almış başını gidiyor, aynı... iki dev avcı gibi.
That's the left-hand control stalk with main beam, wipe wash and hooter on it.
Bu da far, silecek ve kornayı kontrol eden sol kontrol kolu.
And here's one of the right-hand control stalk with indicators and so forth.
Bu da gösterge ve muadillerinin bulunduğu sağ kontrol kolu.
Dynamo down... but the stalk isn't over till the fat lady sings... and the very last criminal- -
Dinamo yenildi... Ama henüz hiçbir şey sona ermedi..... ve en son suçlu cezasını- -
I mean, this is Halloween... the night when all the creepy things are supposed to stalk the Earth.
Bugün Cadılar Bayramı bu gece tüm o ürkütücü şeyler dünyaya musallat olmuş olmalı.
They say the husband will steal your paper, stalk your pets and eat your garbage.
Adam başkaların gazetesini çalıyor,.. ... evcil hayvanlarını dikizliyor ve çöpleri yiyormuş.
I stalk it, I club it I trick it into the hamper!
Takip ediyor... Sersemletiyor... ve kandırıp kirli sepetine tıkıyorum!
And then finally the brain must have died... because the eyes went out... and there was no more feeling in them than a crab's eye at the end of a stalk.
Ve en sonunda beyin öldü çünkü gözler sönmüştü. Gözlerin içinde, bir sapın ucundaki yengecin gözlerinden fazla duyum yoktu.
We have to try it or Jade will stalk us for eternity.
O zaman biz deneyeceğiz Yoksa Yeşim, zivanadan çıkar!
A place where disaster and tragedy stalk the big top, haunt the backyard and ride the circus train, where death is constantly watching for one frayed rope, one weak link, or one trace of fear.
Sirk çadırı ; Felaket ve trajedinin kol gezdiği bir yerdir, Sirk treni ara ara mola verse de hep yoluna devam eder,