English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Stick to it

Stick to it traduction Turc

1,880 traduction parallèle
I have made a commitment and I'm gonna stick to it.
Bir söz verdim ve sözüme sadık kalacağım.
You need to stick to it.
Sözüne sadık kalmalısın.
They'll really stick it to me.
O kadar olacak.
I told them to stick it for a minute'cause Steve Addington and his representation were in my den.
- Evet. Onlara bir dakika çakılıp kalmalarını söyledim, çünkü Steve Addington ve onun temsilcisi, benim inimde.
Y'all think it ain't worth that, I stick that shit back in my pocket and y'all can go back to runnin that stepped-on New York shit.
Buna değmeyeceğini düşünüyorsanız, teklifimi geri alırım siz de gidip o bozuk New York malını satmaya devam edersiniz.
Build something downtown and stick your name on it, get the crime to go down, and stay away from schools.
Şehir merkezinde bir şey inşa edip üstüne adını yazdır suç oranını azaltıp okullardan uzak dur.
Whenever I'm stressed, it would be fun to hit her with things like bottles or wooden stick.
Ne zaman moralim bozuk olsa, Ona sopa ya da şişe gibi cisimlerle vurmak oldukça eğlenceli olurdu.
If we stick to the bush, we can make it.
Bu yoldan devam edersek, başarabiliriz. Alex.
To make it stick.
Kesmek için.
"It's just you and me now we've got to stick together" And we can do that here working side by side Go on
Birlikte takılarak, herşeyi daha rahat yapabiliriz
Well you have to stick with it.
Biraz daha sabretmelisin.
To stick it to the mafia, for what they did to my father.
Mafyanın bir tarafına girsin diye, babama yaptıklarından dolayı.
# Jump to the left, stick it, glide
Sola zıpla, dur ve kay
It tends to stick.
Çubuğa yakın
- Uh-huh. - You see, when the elephant is young and relatively weak... it is tied to an immovable stick.
Fil yavru ve nispeten zayıfken sabit bir sopaya bağlanmıştır.
Seems like your daddy is bound and determined to stick it to me.
Anlaşılan baban beni gebertmeyi kafasına takmış.
Just like I'm bound and determined to stick it to him.
Aynı benim onu kafama taktığım gibi.
Well, it was clear nothing they had on me was going to stick.
Ellerinde benimle ilgili birşey olmadığı açıktı.
Keep it clean, moving, stick to the script.
Temiz tut, sadede gel, senaryoyu oku.
.. when it is time to stick to your love?
Artık aşkına sarılman gerekiyor.
Needs two or three more real right guys to stick it up.
İki-üç tane işinin ehli adama ihtiyacım var.
Maybe this time you'll last long enough to stick it in.
Belki bu sefer içeri sokacak kadar dayanırsın.
Jenny likes to joke about how you're a stick in the mud and all the rest of it. But I know that's not who you are.
Jenny senin geri kafalığınla ilgili şakalar yapmayı seviyor diğer şeyler falan da var ama ben öyle olmadığını biliyorum.
Steal what we need the most, and then stick around to gloat about it.
En çok ihtiyacımız olan şeyi çalmak ve görmek için burada kalmak.
And you can't just stick it to the Man.
Her şeyin kabahatini benim üzerime yıkıyorsun.
- This is where we stick it to the Man. - Yeah.
Günlerini göstereceğimiz an gelmiştir.
One that we've gotta stick to, and it's gotta be rock solid.
Beraberce hareket etmeliyiz ve bu planın dışına çıkmamalıyız.
I want the stick, and Rain is just about to take it! Do it!
Yap şunu!
Much as I wanted to nail you for Cliff's suicide..... I can't make it stick.
Cliff'in intiharı için seni ne kadar sorumlu tutmak istesem de bir türlü yapamıyorum.
It is dangerous. You put yourself to stick with it.
Tehlikelidir..
And every day, I told him to stick it where the sun shines.
Ve her gün ona gün doğana kadar devam et dedim.
It's important for us all to stick together.
Birlikte olmamız hepimiz için önemli.
It's not right to enter someone's house.. .. and stick your hand in his brain.
Birinin evine girip kafasına bakman doğru değil.
What It's Really Like to Be Pregnant. " So stick around.
"Bundan çok sıkıldım Hamilelik gerçekte neye benzer." ile karşınızda olacağız, bir yere ayrılmayın.
You just have to stick with it.
Sadece denemeye devam et.
Why is it that the only time you want to stick together
- Polisi aramalıyız. - Hayır.
I'm not sure if it's, like, a little kid word or something, but he said he wanted to stick his finger in the pie
Sadece küçük bir çocuğun sözü mü değil mi emin değilim, ama o demişti ki, parmağını turtanın içinde tutmuştu - şeye benziyor mu anlamak iç -
We just need to stick it in somewhere.
Bir yere sokmadan duramayız.
I'm sure it's something dirty that they don't want you to stick your nose in.
Kesin olan tek şey, seni maçta istemedikleri.
I want to pluck its petals, scrunch it in my fist stick it in my mouth...
Onu yumruğumla ezip, yapraklarını yolup.. Onu yumruğumla ezip, yapraklarını yolup.. ... ağzıma yapıştırmak isterim.
You wanna stick it to the man, that's fine by me.
Erkekliğine leke sürdürmek istemiyorsan bu benim için sorun değil.
You will be teaching her how to ride a bike, giving her advice about friends and school and having her heart broken, she'll ignore most of it, but some of it will stick.
Ona bisiklet kullanmayı öğreteceksin arkadaşlık ve okul konusunda ve kalbi kırıldığında ona öğüt vereceksin. Çoğunu dinlemeyecek ama bir kısmını tutacak.
I want you to take that knife and I want you to stick it right into me, because I wanna die!
Bıçağı alıp bana sokmanı istiyorum. Çünkü ölmek istiyorum!
It's probably programmed to defend the reactor site, so it'll stick close to it like a nest, making it impossible to use high-powered weaponry in the presence of the explosives.
Büyük ihtimal, reaktörü korumaya programlanmıştır. Dolayısıyla oradan uzaklaşmayacaktır. Patlayıcılar nedeniyle, yüksek güçteki silahları da kullanamazlar.
One party feels they're getting the short end of the stick, and, uh, before you know it, people start to lawyer up.
Demeye çalıştığım, bir köpeğe beyzbolu öğretebilirsiniz. Ama en azından köpek size topu geri getirir, ve kafasını okşayabilrsiniz.
You got to stick it out.
Biraz idare et.
Well, after my boss when I tell him to stick it.
Steve, bazen sesin çok sinir bozucu oluyor.
I need to stick it in your leg while I operate.
Ameliyatı yaparken bacağının içine koymam gerekiyor.
It both allows the colors to stick to the miniature
O renklerin bir arada minyatür heykele yapışmasına olanak verir.
* always love * being a parent is pretty much all sacrifice, so until i can give another person all that it takes, i'm gonna stick to my plants, holden and cynthia.
Ebeveyn olmak fedakârlık gerektirir. Başka biri için fedakârlık yapabilene kadar çiçeklerim, Holden ve Cynthia'ya bakacağım.
And like Faruk bro said, it is important to stick together during these days.
Hem, Faruk abinin dediği gibi, böyle zamanlarda bir arada olmak önemli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]