English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Stink

Stink traduction Turc

3,281 traduction parallèle
And that way, you can blare your music, you can stink up the place, you can surf the Web with a little bit of privacy.
Bu şekilde, kendi şarkılarını dinleyebilirsin, burayı istediğin gibi kokutabilirsin. Biraz kendi özelinle internette dolaşabilirsin.
I'm just gonna walk, shake the stink off.
Alkol kokusu dağılsın biraz.
At least they don't stink up the car.
En azından arabanın içini kokutmuyorlar.
You stink of the irrational.
Üzerinden mantıksızlık akıyor.
Smoking is still bad for you. It gives you cancer, ages your skin, and you stink.
Sigara içmek hala senin için kötü, kanser olursun, cildin yaşlanır ve kötü kokarsın.
It's unhealthy, gives you cancer, ages your skin, and you stink.
Sağlıksız, kansere yol açıyor, cildi yaşlandırıyor ve kötü kokuyorsun.
Ever since the White Alliance bust, he acted like his shit didn't stink.
White Alliance baskınından sonra burnu hep havalardaydı.
- You stink of booze!
- İçki kokuyorsun!
I can smell your stink, and it turns my stomach.
Pis kokunu alabiliyorum ve midemi kaldırıyor.
Oh, Toby, you stink. I'm going to have to change him in a sec.
Bişeyleri değiştirmek gerekir canım
Oh, what's that stink?
Bu koku ne be?
You'll stink up the world.
Her yeri kokutacaksın.
Sooner or later they all stink exactly like pigs.
Er ya da geç onlar da aynen domuz gibi kokmaya başlarlar.
And you stink.
Ve kokuyosun.
Yeah, but the others stink of death.
Öylede, diğer herşey ölüm kokuyor.
"looks like a turd, but should stink less."
"bir tezek gibi görünürler, ama kokmayabilirler."
- Without the stink of us.
Bizim pis kokumuz olmadan.
- Hi, Stink Bomb.
Selam, koku bombası.
Maybe we just beef up the restrictions on how they spend the money... something to take the stink off.
Belki parayı nasıl harcayacakları konusunda bazı kısıtlamalar... kokunun dağılmasına yardımcı olacak bir şey.
You stink like booze, you've been filling her head with who knows what?
İçki kokuyorsun, onun kafasını dolduruyorsun. Kim bilir ne ile?
Stink it.
Koydum.
Is there a room in this kingdom that doesn't stink of death?
Bu krallıkta leş kokmayan bir oda var mı?
Well, he's been, uh, giving me the stink-eye since I pulled my name out of contention.
Elemelerden çekildiğimden beri bana pek iyi davranmıyor.
I stink.
Kötü kokuyorum.
You stink of reefer and booze.
Esrar ve içki kokuyorsun.
We create a public stink, Put pressure on the governor To commute travis'conviction.
Halkın tepkisini çekeriz ve valiye Travis'in mahkûmiyetini kaldırması için valiye baskı yaratırız.
And the Browns stink.
Tabi bir de Brown'lar leş gibi kotuğu için.
I can't believe I didn't smell that stink a mile away!
Kokunu bir mil öteden almadığıma inanamıyorum!
This place will stink!
Bura kokar be... kokar!
Smell of death, that is the stink of pirates. We are only hours from slashing their dreams
ölümün kokusu rüyalarımıza girmesi için saatler kaldı
What's with the stink eye, kid?
O kötü bakış da neyin nesi çocuk?
I always liked to smell nice. I used to stink.
Leş gibi kokardım.
But the security guard around the corner, he gave me the stink-eye.
Bir de buraya gelirken köşedeki güvenlik görevlisi o gözlerini pis pis bana dikti.
Well, I mean, everybody else I know stinks, and I love how you don't stink.
Tanıdığım diğer herkes çok kötü. Ve seni seviyorum çünkü kötü değilsin.
Whose farts and stink you have to put up with, 24 hours a day, seven days a week.
Günde 24 saat, haftada 7 gün milletin osuruklarına, kötü kokularına katlanmak zorundasındır.
The walk-by with the stink eye.
Pis pis bakarak geçiyor hem de.
A stink-eye-walk-by?
Pis pis bakarak mı geçiyor? !
Like, Nath did stink cups on him - didn't even laugh.
Steve eğlenmeyi bilmiyor.
Someone got some stink last night.
Birisi dün gece sevişmiş.
Did you get some stink?
Seviştin mi?
- Lend me some clean clothes. I stink.
Bana temiz bir şeyler ver abi, leş gibi kokuyorum ben ya.
I'm glad Cap's gonna wipe out your timeline, because any future ruled by you has to stink.
Kaptanın senin zaman çizgini yok edeceğine memnunum, çünkü senin yönettiğin bir gelecek fikri berbat.
And the Dutch will smell every inch of her human stink all over you.
Ve Hollandalılar, üzerindeki insan kokusunun her zerresini koklayacaklar.
You stink like one, you know?
Onlar gibi kokuyorsun, biliyor musun?
Doggie stink, doggie sweat, doggie tears.
Köpek kokusu, köpek teri, köpek göz yaşları.
Well, your lyrics stink.
Sözleri iğrenç.
I made a big, big stink about it in every way I could.
Elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım.
To hurt me, you'd have to leak evidence of wrongdoing to the press, create a big stink that forces the NCAA to intervene.
Bana zarar vermek için basına benim yaptığım bir şeyin kanıtını sızdırman NCAA'yı duruma dâhil olmaya zorlayacak bir etki yaratman gerek.
If we're late, I'm gonna be the one getting the stink eye from your mother and her ugly dog.
Ama gecikirsek annenin ve o çirkin köpeğinin dik bakışlarına maruz kalan ben olacağım!
I'm sorry I was born. I'm sorry I stink.
Üzgünüm doğmuş olduğum ve berbat biri olduğum için.
Oh, my God, yöu stink!
Tanrım, leş gibi kokuyorsun!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]