Stop that traduction Turc
18,543 traduction parallèle
Can you think of any reason why someone would want to stop that speech?
Birinin neden o konuşmayı durdurmak isteyebileceğine dair herhangi bir sebep var mı aklınızda?
Stop, stop, stop, stop, stop that!
Dur, dur, dur, yapma şunu!
Would you please stop that?
Şuna artık bir son verir misiniz?
Stop that!
Kes şunu!
We gotta stop that plane.
- O uçağı durdurmalıyız.
I swear, if you don't stop with this cryptic shit, I'm gonna take that arm and beat you with the bloody end of it.
Yemin ederim eğer bu üstü kapalı konuşmalara devam edersen şu kolu alacağım ve seni kanlı kısmıyla döveceğim.
Well, I can tell you right now, he can't do anything for two weeks, but after that, there's nothing we can do to stop him.
Sana hemen şimdi söyleyebilirim, iki hafta içinde hiç bir şey yapamaz, ama ondan sonra onu durduramayız.
I did that because I have a foolproof plan to stop Jack before he even gets started.
Attım çünkü Jack'i durdurmanın... kusursuz bir yolunu buldum.
I can stop saving up for that house near the prison.
Hapishanenin yanındaki ev için para biriktirmeyi bırakabilirim.
I'm not gonna calm down, you told me to go after Gibbs to stop Mike from doing something stupid, and I did, and all that did was waste our time like I said it would.
Sakin olamam. Mike'ın aptalca bir şey yapmasını engellemek için Gibbs'in peşinden gitmemi söyleyen sendin ve ben de yaptım. Bu da bahsettiğim gibi tam bir zaman kaybıydı.
I need to light a fire under your ass. Because our future is slipping away, and offering Jack name partner or praying to God that Harvey just gets Mike off the hook isn't going to stop it from happening.
Seni bir şekilde harekete geçirmem gerek, çünkü geleceğimiz ellerimizden kayıyor ve Jack'e isim ortaklığı teklif etmek ya da Harvey'nin Mike'ı ipten alması için dua etmek bunu durdurmayacak.
Our future is slipping away, and offering Jack name partner or praying to God that Harvey just gets Mike off the hook isn't gonna stop it from happening.
Geleceğimiz elimizden kayıyor ve Jack'e isim ortaklığı teklif etmek veya Harvey'nin Mike'ı kurtarması için Tanrı'ya dua etmek bunu değiştirmeyecek.
She offered you a deal that can make this whole thing stop.
Sana tüm bunların bitmesi için bir anlaşma önermiş.
You're the one in that chair, so why don't you answer the question, or we can stop this whole thing right now.
O koltukta oturan kişi sensin. Bu yüzden soruya cevap verin veya tüm bu olanlara bir son verelim.
Because what? You want to punish yourself and that's your only way to stop feeling guilty?
Suçlu hissettiğin için kendini cezalandırmak mı istiyorsun?
Well, you can stop being sorry and get me the name of that jury foreman.
Çok üzgünüm. Üzülmeyi bırakıp bana jüri sözcüsünün ismini bulabilirsin.
I wish people would stop asking me that.
Keşke bana bunu sormayı bıraksanız. Liz, ne yapıyorsun?
I know that I... I said that I would stop, and I...
Peşini bırakacağımı söylemiştim, biliyorum...
So let's stop all the nonsense, and you go back to being the man that I know you can be.
Artık saçmalamayı bırak ve tanıdığım insan olmaya geri dön.
- Stop calling me that.
- Bana öyle seslenme.
To stop me. That's not possible.
Mümkün değil bu.
He started going on these rants, saying... it was all a mistake, that we were no better than the people we were trying to stop.
Her şeyin bir hata olduğunu durdurmaya çalıştığımız insanlardan daha iyi olmadığımızı söyleyip durmaya başladı.
The thing that does have to stop, though... is you always worrying about everyone and everything.
Sürekli her şey ve herkes için endişelensende bu şeyin durması lazım.
That should stop the bleeding for now,
Bu kanamayı durduracaktır.
Finding that might be the only way to stop this attack before it happens.
Saldırı gerçekleşmeden önce durdurmanın tek yolu bu olabilir.
We have to do everything that we can to stop this guy.
Bu adamı durdurmak için her şeyi yapmak zorundayız.
We have to find her and stop her before that bomb goes off, wherever it is.
Bomba her nerdeyse patlamadan önce onu bulup durdurmalıyız.
You'll live apart from the rest of the world, but that doesn't mean that you can stop caring about it.
Dünyanın geri kalanından ayrı yaşayacaksınız. Ama bu onalara değer vermeyi bırakacağınız anlamına gelmiyor.
I lied because I promised my wife that I would stop toking.
Yalan söyledim çünlü karıma bırakacağıma söz verdim.
He knew that most truckers heading in and out of Atlanta would just skip over this stop.
Atlanta'ya gelip giden çoğu kamyoncu bu tesiste durmaz.
That's going to stop if I'm not here.
Burada olmazsam bu da olmayacak.
Your bowtie is very funny because it was spinning around, but I just can't stop thinking about this terrible dream that I had last night.
Papyonun çok komikti. Dönüyor falan ya öyle.
Stop saying it like that.
- Şöyle söylemeyi kes.
We are aware that we must stop them.
Onları durdurmamız gerektiğinin farkındayız.
The thing I can't stop thinking is that... maybe the only good thing that could happen for us now... is he never makes it back.
Şunu düşünmeden edemiyorum. Belki de şu an başımıza gelebilecek en iyi şey onun geri dönememesidir.
That's why I didn't stop when I saw the kid there.
Bu yüzden çocuğu gördüğümde bile durmadım.
Oh, that's what you can't stop thinking about?
Bunu mu düşünmeden duramıyorsun?
And I wish that somebody had told me a very long time ago that it's okay to just... stop.
Keşke bana da uzun zaman önce birisi gelip sadece dur deseydi.
Believe me. I am all about sisterhood and philanthropy, but ever since the candle ceremony, I can't stop thinking about that book.
Her şeyi kardeşlik ve hayırseverlik üzerine düşündüm ama seremoniden beri hikayeyi aklımdan çıkaramıyorum.
I can't stop thinking about that infant Deb squirted out on my kitchen table.
Deb'in mutfak masasında doğurduğu çocuğu düşünmeden duramıyorum.
Oh. So that piece of shit is gonna stop this freak show?
Bu aptal şey tüm bunları durduracak mı?
Now that we have the array, we can stop the machine from dispersing more temporal energy.
Şimdi merceğimiz olduğuna göre makinenin zamansal enerji yaymasını engelleyebiliriz.
You gotta stop pretending like that's not our reality.
Bu gerçeği göz ardı etmeyi bırakmalısın.
Yeah, I was trying to stop her from screaming, that's all!
Evet, çığlık atmasın diye yaptım, hepsi bu!
Whoever hired him knows that we're getting close, they'll do anything to try to stop us getting to him.
Onu kim işe aldıysa yaklaştığımızı biliyor, Ve onu yakalamamızı engellemek için her şeyi yapar.
Do we have anything in here that can stop him?
Burada onu durduracak herhangi bir şey var mı?
We'll go see what kind of meta-human powers can take down a building like that and how to stop it.
Biz de, hangi meta insanın binayı yıkabileceğini ve nasıl durdurulacağını bulmaya çalışacağız. - Harika.
There's nothing on this Earth that can stop us!
Bu Dünya'da bizi durduracak hiçbir şey yok!
I'm not gonna stop him from being the hero that he's gonna become.
İleride olacağı kahramandan alıkoymayacağım onu.
Look, if you can vibe the future, we need to stop Zoom before that happens.
Gördüğün gelecekse gerçekleşmeden önce Zoom'u durdurmamız gerekiyor.
I'm the only one that can stop him ; you know that.
Onu durdurabilecek tek kişi benim, bunu siz de biliyorsunuz.
stop that man 40
stop that nonsense 16
stop that right now 22
stop that now 19
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
stop that nonsense 16
stop that right now 22
stop that now 19
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334