String bean traduction Turc
43 traduction parallèle
- String bean, you lay a hand on her and I'll jump down your throat and tap-dance on your lungs.
- Ona el sürersen boğazına yapışır seni çiğnerim, sırık.
How about you, string bean, Rick-James-lookin'fool?
Peki ya sen, çalı fasulyesi, Rick-James - görünümlü aptal?
But if you want to keep that string bean look...
Kara kuru olarak görünmek istiyorsan...
Why don't you just back off, string bean?
Laf edip durmasana sırık fasulyesi.
Once, I barfed so hard that I pulled a string bean out of my nose.
Bir keresinde öyle pis kustum ki burnumdan fasulye çıkmıştı.
Step aside, string bean.
Çekil kenara, fasulye sırığı.
Well, lay it on me, string bean.
Açıl bana, fasulye sırığı.
Twain bite into a string bean and choked to death right in the middle of the goddamn restaurant.
Twain'in boğazına bir şeyler kaçtı ve o lanet restaurantın ortasında boğularak öldü.
I may be a hell of a businesswoman... but when I dance, I look like a retarded string bean.
İyi bir iş kadınıyım ama dans ettiğimde geri zekalı bir fasulye sırığı gibi görünüyorum.
Come on, string bean.
Hadi ama sırık fasulye.
What are you looking at, string bean?
Neye bakıyorsun, pamuk fasulyesi?
- I was about to eat a string bean.
- Tam da bamya yemek üzereydim.
that slut, that rich, disgusting string bean made of money, then have her. She's waiting for you. She is wide-open.
O sürtük, o kendini bilmez zengin hoppa seni bekleyip duruyor.
Hey, string bean.
- Selam fasulye sırığı.
You know what I mean, string bean.
Ne demek istediğimi anladın sırık.
Psst, string bean.
Çalı fasulyesi...
Pretty strong for a string bean.
Sıska birine göre oldukça güçlüsün.
Ooh. String bean's a freak.
Çalı fasulyesi tam bir çılgın.
i ate one string bean.
Fasulyeden bir tane yedim.
I'm ready for you, String Bean!
Senin için hazırım, Çalı fasulyesi.
You Wanna Come With Us, String Bean?
Bizimle gelmek ister misin, çalı fasulyesi?
Come On, String Bean.
Hadi çalı fasulyesi.
String Bean, Get One Of Them Man.
Al şunlardan bir tane çalı fasulyesi.
Okay, String Bean!
Çalı fasulyesi!
Cook it up with that string bean?
Yanına da çalı fasulyesi?
[Thud] Sorry, string bean.
Affedersin, çalı fasulyesi.
This isn't a string bean, okay?
Bu bir çalı fasulyesi değil tamam mı?
That string bean wore these?
Çalı fasulyesi bunu mu giyiyormuş?
Well, I don't know, String Bean.
Bilemiyorum, Kılçıklı Fasulye.
Hey, there, Jones, you old string bean.
- Selam, Jones.
Can't lie to me, string bean.
Bana yalan söyleyemezsin fasulye kılıklı.
I'm pretty sure Julia, Norrie and string bean couldn't have, either.
Julia da, Norrie de, fasulye sırığı da çözemezdi.
String Bean?
Çalı fasulyesiyle mi?
You can stop looking at it, String Bean, you know it's purdy.
Çalı fasulyesine yan bakma. Biliyorsun, kendisi çok fiyakalı.
All right, String Bean, it's on you now.
Pekâlâ Çalı Fasulyesi, sıra sende artık.
Well, you better hope it's a real short list, String Bean.
Dua et de kısa bir liste olsun bu String Bean.
String Bean.
Çalıfasulyesi.
Keep talking, string bean.
Konuşmaya devam et, çalı süpürgesi.
I don't know you, string bean.
Seni tanımıyorum, fasulye.
- Hey. You string bean motherfucker.
- Hey, seni cılız hergele.
What do you mean, string bean?
- Ne demek istiyorsun?
My specialties are string-bean tuna fish casserole, and, uh, sloppy joe lasagna.
Benim spesiyalitelerim çalı fasülyesi ve ton balığı güveç, ve, uh, baharatlı biftek lazanya.
I made you a string-bean casserole.
Sana güveçte fasulye yaptım.