Sucky traduction Turc
224 traduction parallèle
On this day so lucky, though I feel a bit sucky..
Bu hayırlı günde, Tüm yorgunluğuma rağmen...
You gotta keep reminding me, because I'm a sucky liar.
Sürekli hatırlat. Çünkü berbat bir yalancıyım.
When I was packing Daddy's lunch this morning I gave him my lemon Snapple and I took his sucky Italian roast.
Babamın yemeğini hazırlarken ona kendi limonlu Snapple'ımı verip, İtalyan kahvesini almışım.
- Smallish and sucky.
- Küçücük ve berbat.
Better give me some sucky-sucky with that for five dollars.
lanet olası 5 dolara bana biraz şekerleme versen iyi olacak.
"It's a Sucky Life, And Just When You Think It Can't Suck Anymore, It Does!"
"Felaket bir hayat, daha da felaket olamayacağını sanıyorsunuz ama oluyor."
Fucky-sucky.
Sakin ol.
You're wishing you were here making me spaghetti so I wouldn't have to eat Daddy's sucky lamb chop.
Burada olup bana Makarna yapmak istiyorsun, babamın kötü pirzolası yerine.
Well, that's... "sucky."
yani, bu... "rezalet."
- You know you're a sucky waiter, Jack.
Kötü bir garson olduğunu sen de bilyorsun Jack.
It turns out the odds are really sucky.
İhtimalin gerçekten çok boktan olduğu ortaya çıktı.
- Sucky-sucky!
Heyo, emiş emiş! Heyo!
Sucky-sucky, $ 5.
Emiş, yalayış, 5 dolar.
Sucky-sucky, only 10 dollar.
Hey, emiş-yutuş?
Sucky-sucky?
Yalayayım-yutayım?
- Sucky-face. - Enough.
Küçük Bayan Sahte Dost, bir kurban olduğunu düşünüyor.
- "Sucky-face"?
Bu kadar yeter.
I have a sucky roomie, too.
Benim de oda arkadaşım kötü.
Sucky bowler right here.
Berbat bowlingci burada!
- Sucky-sucky, baby?
- Emici-Emici, bebek?
- You guys are sucky boyfriends.
Çok kötü bir erkek arkadaşsınız.
You guys are sucky boyfriends.
- İki kere hem de Sizler çok iğrenç birer erkek arkadaşsınız.
- I bet we got them sucky gifts.
- Hayır - Bahse girerim onlara iğrenç hediyeler aldık.
Now that we know that we've been sucky boyfriends we can change. Yeah, I'm in love with Wanda and you're in love with Wilma. Yeah!
Evet, Ben Wanda'ya aşığım sen de Wilma'ya.
Sucky got her period again?
Yine mi peryodu geldi.
Now, in Sucky's case, I've been writing it down, she has it every 22 days.
Sucky için, bunu takip ediyordum, her 22 günde bir oluyor.
Sucky's on sick leave today.
Sucky bugün hastalık izninde.
The stupid, sucky-face, happy pigs.
Aptal, iğrenç suratlı, mutlu domuzlar!
What are we celebrating? That you're not gonna be the sucky mom we always thought.
Düşündüğümüz gibi berbat bir anne olmayacağını.
I've been crying like a girly girl, sucky suck for weeks now.
Ben de bir kız gibi haftalardır. ağlıyorum.
Why think while getting cop-on-cop fucky-sucky?
Polis polise sevişirken niye şüphelenesin?
Sucky-sucky.
NasıI da emiyor.
You follow me, I give you sucky-sucky.
İzle beni, sana meme emdireceğim.
Lot of sucky things in this dimension.
Bu boyutta bir sürü berbat şey var.
Yo, Dante, that Caitlin Bree chick is over at the sucky fair... with Dan Wiffler and they're looking for you.
Dante, şu Caitlin Bree boktan karnavalda ve Dan Wiffler ile birlikte seni arıyor.
Let's get back to the sucky fair, Silent Bob.
Boktan karnavala geri dönelim, Sessiz Bob.
Because once you hear Dolly Parton's original 1 974 recording of "l Will Always Love You," ... a song later made sucky by Whitney Houston in The Bodyguard you will understand, for perhaps the first time in your entire life what it means not to suck.
Çünkü Dolly Parton'un 1974 yılı, "I Will Always Love You" şarkısını dinlersen, ki bu şarkı Bodyguard filminde Whitney Houston yüzünden ünlü ve iğrenç olmuştur, hayatında ilk defa olarak bir şeyin berbat olmamasının ne demek olduğunu anlayacaksın.
But that was before you said your mom stuff and your sad clothes stuff... and now my s-sex stuff... sounds... sucky.
Ama bu senin annen hakkında ve üzücü giysi şeyinden önceydi... ve şimdi benim sevişme şeyim... biraz... berbatça.
That way you don't have to feel sucky about it.
Bu yüzden üzülmene hiç gerek yok.
Wow. It's sucky.
Vay... çok müthiş.
Oh, it's very sucky.
Aa, cidden müthiş çekiyor.
It's very sucky.
Cidden müthiş çekiyor.
- Still gotta explain the sucky dialogue.
- Ama feci diyaloğu açıklamalı.
Sucky spell, huh?
Dandik büyü ha?
We're talking about my sucky life.
Benim boktan hayatımdan söz ediyoruz.
Maybe you had a sucky childhood and still have a lot of growing up to do.
Belki de kabul etmek istemiyorsun ama o kadar kötü bir çocukluk geçirdiğin için henüz büyümeni tamamlamadın.
Boy, you are a sucky treasurer.
- Bu görevi bana zorla verdiler.
Sucky-sucky, $ 5.
Emerim, yalarım, beş dolar.
We are sucky boyfriends.
Biz çok iğrenç erkek arkadaşız.
- So I'm gonna be a sucky salesman?
Ama konuşacağımız konu senin kotan olmayacak. - Berbat bir satış görevlisi mi olacağım?
"Sucky cooler."
- Berbat soğutucu.