Supplies traduction Turc
4,524 traduction parallèle
How are we gonna get those supplies?
Oradaki erzakı nasıl alacağız?
The monsters are stealing our office supplies!
bütün ofis eşyalarını çalıyor!
The computers and programming supplies, those were yours.
Bilgisayarlar ve program yazma gereçleri senin.
The nanotubes and med supplies, those are Jordan's.
Nanotüpler ve tıbbi gereçler de Jordan'ın.
We have people down on Level R, including one of my own, locked up with a week's worth of supplies.
R katında bir haftalık erzakla kapalı kalmış bir tanesi benim ekibimden olmak üzere bir sürü insan var.
He intends to leave the infected downstairs with whatever food and supplies they can scrounge until there's a treatment.
Tedavi bulunana kadar aşağıdakileri mevcut yiyecek ve erzakla bırakmayı düşünüyor.
What about locking us up with barely any supplies and no treatment?
Ya bizi buraya yok denecek kadar az erzakla ve tedavisiz bir şekilde kapatmak?
I mean, I don't want to go, but I want to know if she supplies her own eggs.
Yani gitmek istediğimden değil ama yumurtaları kendinin temin edip etmediğini bilmek istiyorum.
Guards medical supplies.
Tıbbi malzemelerin güvenliğinde.
The emergency regulations will also relieve the electricity authorities of their responsibility to maintain uninterrupted supplies.
Olağanüstü durum kısıtlamaları aynı zamanda otoritelerin kesilmemiş kaynakları sağlama konusunda yükünü hafifletecek.
Well, there were more than just art supplies in the bunker, Finn.
Sığınakta sanat levazımlarında daha fazlası vardı Finn.
It's probably nutrition packs, medical supplies.
Erzak yardımıdır muhtemelen, tıbbî destek.
All right, take the horses, bring back supplies and more men.
Pekala,, atları almak malzemelerini geri getirmek ve daha fazla erkek.
- He's bringing us some party supplies for the festiv-lay.
Bize festival için biraz parti malzemesi getirecek. Evet!
You know, boys, when I went on my listening tour, the number-one complaint was that people were stealing supplies.
Biliyor musunuz beyler, dinleme turumda en çok şikayet edilen şey çalınan atıştırmalar.
I need more supplies, medications, remedies.
Daha fazla araç-gerece, ilaca, çareye ihtiyacım var.
You're welcome to any of our supplies.
Malzemelerimizden istediğinizi kullanabilirsiniz.
Hmm, these are all supplies that could be used
Bütün bunlar evde dövme yapmak için
We'll regroup, get medical supplies for the injured...
Toparlanıp yaralılar için tıbbi malzemeler getireceğiz.
There's a week's worth of supplies.
Haftalarca yetecek yiyecekleri var.
You help me find the supplies, we'll share the battery and whatever juice we scare up, minimal as it may be.
Malzemelerimi bulmama yardım edersen bataryayı veya bulduğumuz her şeyi minimum düzeyde paylaşabiliriz.
Load up on supplies, maybe even recruit some of them to come with.
Erzak toplarız, belki aralarında gelmek isteyen askerler çıkar.
Easiest thing to make with the least amount of supplies.
Az miktar erzakla ayakta kalmanın en kolay yolu.
Actually we have plenty of food here and there's always supplies that come through the mist.
Burada epey yiyeceğimiz var ve daima sisle gelir. Ne hoş.
Supplies.
Malzemeler.
Supplies?
Malzemeler?
But these are just art supplies.
- Ama bunlar sanat malzemeleri.
And I need to know who she's making contracts with for labor, supplies, who she's writing checks to.
Bilmem gereken şu işçiler, malzemeler için kimle anlaşma imzalıyor çekleri kime yazıyor.
A Soviet-occupied Afghanistan is a stepping stone to possible control over much of the world's oil supplies.
Sovyet birliklerinin, Afganistan'ı işgal etmesi,... dünyadaki petrol kontrolünü ele geçirmeleri için bir basamaktır.
There must be some supplies of it in the city.
Şehir içinde bir miktar malınız olmalı.
- No supplies of any kind?
- Tedarik edilebilecek hiçbir yol yok?
But now, we need supplies in a hurry and we just don't have the funds.
Fakat şimdi... Acele şekilde levazımlara ihtiyacımız var. Ve bunun için bütçemiz yok.
Couple hundred for supplies.
Birkaç yüz parça gerekir.
I have all the surgical supplies I need.
İhtiyacım olan bütün cerrahi malzemelere sahibim.
Dr. Schmidt asked me to fetch him some supplies, ma'am.
Dr. Schmidt benden bir kaç şey getirmemi istedi, hanımefendi.
Supplies had been cut off and you could see the armaments dwindling.
Ödenekler kesilmişti ve silahlanmanın küçüldüğünü görebilirdiniz.
That's a lot of supplies you have there, Hook.
Çok fazla malzeme almışsın, Kanca.
Guns, some supplies.
Silah ve mühimmat var.
Get as much food and supplies as you can.
Alabildiğiniz kadar çok yiyecek ve erzak alın.
Well, we'll need more supplies.
Daha fazla erzak lazım.
We got to find a place with food, supplies.
Kalacak yer, yemek ve malzeme bulmamız gerek.
What do I know about farming or ordering supplies or doing accounts?
Çiftçilikten, tedarik siparişinden veya hesap kitaptan anlamam.
He sells office supplies.
Ofis eşyaları satıyor.
You took all of his office supplies.
Ofisteki tüm eşyaları almışsın.
Homeless people need supplies, I don't know. I know.
- Evsiz insanlar yardıma ihtiyaç duyar.
Enjoy your office supplies, my friend.
- Büro eşyalarınla eğlen, dostum.
She buys her beauty supplies in bulk, and they don't sell Shalimar at the local Megamart.
Güzellik malzemelerini toptancıdan alırmış. Yerel alışveriş merkezlerinde Shalimar satmadıklarına eminim.
He's barely alive. Do you have medical supplies in the fuselage?
Uçakta tıbbi malzemeniz var mı?
This ship docked there for supplies, Dr. Ivo asked me to come aboard to administer last rites for a dying man.
Gemi malzeme almak için limana demirlemişti, Dr. Ivo ölen birinin son duasını etmem için gemiye çağırdı beni.
There's bleach, disinfecting supplies in the airlock.
Hava kilidinde çamaşır suyu ve dezenfekte erzağı var.
Nobody's delivering medical supplies here.
Kimse tıbbi ürünlerin dağıtımını böyle bir yerde yapmaz.