Telephones traduction Turc
245 traduction parallèle
They don't have telephones in trout streams.
Alabalık derelerinde telefon bulunmuyor.
You should be watching George, not playing with telephones...
Telefonla oynayacağına George'u gözetliyor olmalıydın...
So are the telephones.
Telefonlar da öyle.
- There's a shortage of food, telephones...
- Şu an yemek, telefon...
I can dial telephones, I can drive a car.
Telefon açabiliyorum, araba kullanabiliyorum.
Roy'll be on the telephones.
Roy telefonlara bakacak.
Telephones are very funny things.
Telefonlar çok garip aletlerdir.
With four telephones and furniture to match and a third of my window.
Dört telefon, uygun mobilyalar ve penceremin üçte biriyle beraber.
I wish I could tell you more but, as you know, all communications are out... telephones, radio, cable, everything.
Size daha fazla bilgi vermek isterdim, fakat bildiğiniz gibi bütün haberleşme imkanları kesik telefonlar, telsizler, telgraflar, her şey.
Check the telephones.
Telefonları kontrol edin.
Telephones, they're funny.
Şu telefonlar, tuhaf aletler.
No waiters, no people, no telephones.
Garson yok, müşteriler yok, telefon yok.
A whole chapter devoted to telephones and one more joke for the world to laugh at!
Telefonlara hasredilen müstakil bir bölüm. Dünyanın dalga geçip güleceği bir şey daha!
A woman, startled by the sight in the sky, telephones the police.
Gördükleri karşısında dehşete düşen bir kadın polise telefon etti. Hoolywood'da Uçan Daire Görüldü!
Or have you given up telephones?
Yoksa telefonlardan vazmı geçtin?
And you reporters have just one more minute on those telephones.
Onbirinci bitti, bir tane kaldı- -... ve siz gazeteciler, telefon için bir dakikanız kaldı.
Fingerprints, dogs, burglar alarms, keys, locks, telephones, habits, hobbies, holidays, who's sleeping where...
Parmak izleri, köpekler, hırsız alarmları, anahtarlar, kilitler, telefon, .. alışkanlıkları, hobileri, tatilleri, .. kim nerede uyuyor...
There are no telephones in gondolas.
Gondollarda telefonda yok.
Away from telephones.
Telefonlardan ve dedektiften uzaklaşacağız.
That man sure likes telephones.
Telefonu çok seviyor.
What's happened to the telephones?
Telefonların nesi var?
I mean it's nice and quiet here, we can get away from the noise and telephones.
Yani sessiz ve sakin bir yer. Gürültüden ve telefondan uzak.
Sherif Ali said that the telephones are in the care of the Howeitat and they have ceased to work.
Şerif Ali telefonlarla Hoveytatların ilgilendiğini ve çalışmadığını söyledi.
What need of telephones?
Telefona ne gerek var?
At least they could install telephones.
En azından telefonları bağladılar.
It was very quiet and relaxing and hardly any telephones Uh-huh Yeah
Çok sakin ve dinlendirici idi ve de neredeyse hiç telefon yoktu. Uh-uhh. Evet.
We've got lots of telephones already.
Evde bir sürü telefon var.
There were no telephones where you were, Mrs. Kinnian... no post offices until yesterday?
Bulunduğunuz yerde hiç telefon yok muydu, Bayan Kinnian? Ya da düne kadar hiç postane yok muydu?
We are checking the telephones.
Bu yüzden telefonları kontrol ediyoruz.
But someone telephones, usually after her siesta.
Ama biri telefon ediyor, genellikle öğle uykusundan sonra.
Until then, I'll use them to keep the railroads and telephones working.
O zamana dek demiryolları ve telefonu onlarla çalıştıracağım.
Here in Tara they have the cinema, telephones, television ; all a façade.
Burada, Tara'da sinema, telefon, televizyon her şey var.
The telephones are both spring activated.
Telefonların ikisi de yaylı.
No. Telephones in the middle of the night are bad luck.
Hayır, gecenin yarısı çalan telefon kötü şans demektir.
The guests aren't allowed telephones.
Misafirlere telefon yasakmış.
Many of them without telephones.
Telefon olmadan onlara ulaşılamaz.
- No telephones in that hotel?
- Şu otelde telefon da mı yok?
no gas, no water, no telephones, no trams.
Gaz yok, su yok, telefon yok, tramvay yok.
Damn telephones!
Kahrolası telefonlar!
No trouble with the telephones here.
Buradaki telefonlarda bir sorun yok.
What is the trouble with the telephones?
Telefonların sorunu neymiş?
This man says we have trouble with our telephones.
Bu adam, telefonlarımızda bir sorun olduğunu söylüyor.
Just 2, 3 or 5 telephones and you can control an entire city.
Sadece 2, 3 ya da 5 telefonla koca bir şehri kontrol edebilirsin.
You don't know it. We've got waterworks, telephones, lights.
Su tesisatımız, telefonlarımız, ışıklarımız var.
No telephones, no anything.
Ne telefon ne başka bir şey.
In spite of what you think, we do not get our kicks cutting off telephones.
Düşündüğünüzün aksine, telefonları kesmekten zevk almıyoruz.
Just forget the whole thing, because if you don't, if you try to move in on us the telephones are gonna start ringing again and this time, those bells are going to be heard all over the world.
Her şeyi unutun, çünkü unutmazsanız, eğer bizi yakalamaya çalışırsanız telefonlar gene çalmaya başlar ama bu sefer tüm dünya telefon sesiyle çınlar.
- He's in telephones.
- Telefon işinde.
- Telephones?
- Telefon mu?
Really don't like telephones.
Telefonları sevmiyorum.
None of the telephones in the tower works.
Kuledeki hiçbir telefon çalışmıyor.