Tell me that's not true traduction Turc
51 traduction parallèle
- Tell me that's not true.
- Bana, bunun doğru olmadığını söyle! - Evet, doğru.
Tell me that's not true!
Doğru olmadığını söyle bana!
Tell me it's not true that after you killed Morúa, during the nine days I was kept prisoner, you came and told me how you had done it.
Morua'yı öldürdükten dokuz gün sonra bana gelip bu işi böbürlene böbürlene anlattıktan sonra şimdi de bunun doğru olmadığını mı söylüyorsun? - Söylesene Calviño...
Come on, tell me that it's not true.
Hadi durmayın, doğru değil deyin.
- Tell me. - No, that's not true.
Hayır, bu doğru değil.
You get me that panel show - or I'll tell everyone it's a fraud. - You know that's not true.
Beni Panel Show'a çıkaracaksın... yoksa herkese bunların düzmece olduğunu anlatırım.
You tell me that's not true.
Doğru olmadığını söyle.
Please tell me that's not true, Greg.
Doğru olmadığını söyle Greg.
If somebody were to tell me that this was not Eastwood's creation that it was a role composed before He got in front of the camera and He only read His lines and even if it turned out to be true, I couldn't believe it from wbat's on screen.
Biri çıkıp, bunu Eastwood yaratmadı... o, kamera önüne geçmeden önce rol yazılıp hazırlanmıştı... o sadece repliklerini okudu dese... ve bu doğru olsa bile, perdede gördüklerimden sonra buna inanmazdım.
Tell me that's not true.
Syle bana, bunlar doğru değil.
If you need me to tell them that, it's probably not true.
Bunu söylemem gerekiyorsa muhtemelen doğru değildir.
Don't tell me it was to pick up your car, because we both know that's not true.
Sakın arabanı almak için geldiğini söyleme. Çünkü ikimizde bunun doğru olmadığını biliyoruz.
I do not know where you got the idea that I am your wife, but let me tell you something, if that's true, we've got big martial problems because Mrs. Truman's getting a lot of action on the side.
Karın olduğum fikrine nereden kapıldın bilmem ama öyleyse evliliğimizde sorun var demek. Çünkü Bayan Truman bu tarafta pek uslu durmuyor.
Tell me that's not true.
Bunların doğru olmadığını söyle.
Tell me that it's not true.
Doğru olmadığını söyle.
Please tell me that's not true.
Lütfen doğru olmadığını söyle.
Just look me in the eye and tell me that it's not true.
Gözlerimin içine bak ve doğru olmadığını söyle o zaman.
- Tell me that's not true.
- Bana bunun doğru olmadığını söyle.
You tell me, is it not in the smiling face of a child that we find the true wonder of God's grace?
Söyleyin bana, Tanrı'nın yüce rahmetini bizlere bir çocuğun gülümseyen yüzünden daha iyi ne gösterebilir?
And please, don't tell me I haven't changed a bit'cause I know that's just not true.
Lütfen hiç değişmediğimi söyleme çünkü ben bunları yemem.
- Tell me that's not true!
Bunun doğru olmadığını söyle.
I know that. - Don't tell me that's not true.
- Doğru olmadığını söyleme sakın.
- Tell me that's not true.
- Bunun doğru olmadığını söyleyin.
Don't tell me "that's so not true."
"Hiç de değil" deme.
Don't you tell me that's not true.
Bana bunun doğru olmadığını söylemeyin.
Marcos, tell me that's not true!
Marcos, bana bunun doğru olmadığını söyle.
'Please tell me that's not true.'
Lütfen doğru olmadığını söyle.
No, Natalia, tell me that's not true. Please.
Natalia, doğru olmadığını söyle lütfen bana.
But you're probably gonna tell me that that's not true either.
Ama muhtemelen bunun da doğru olmadığını söylersiniz.
If you tell me right now that what you told me was not true, then I'm willing to forget the whole thing, but only because you're Tiit's classmate and friend.
Eğer şu an bana doğruyu söyleyip, önceki söylediklerinin yalan olduğunu itiraf edersen ben tüm yaşananları unutacağım. Bunu da sadece Hit'in arkadaşı olduğun için yapacağım.
♪ Don't tell me love is something you won't try again ♪ ♪ that's just not true ♪ ♪ well, baby, right now, maybe what you need's a friend ♪
d Don't tell me love is something you won't try again d d that's just not true d d well, baby, right now, maybe what you need's a friend d
please tell me that's not true.
Lütfen bana bunun gerçek olmadığını söyle.
Go ahead, tell me that's not true.
- Durma, doğru olmadığını söyle.
Tell me that's not true.
Ben onu öpmedim.
Tell me that's not true.
Bana doğru olmadığını söyle.
Tell me that's not true.
Bunun doğru olmadığını söyle bana.
Don't ever tell me that because you and I both know... that it's not true.
Sakın söyleme. Çünkü ikimizde biliyoruz ki doğru değil bu.
I know, but don't tell me that you don't have feelings, because you and I both know that it's not true.
Dur. Sakın bana, hiçbir şey hissetmiyorum deme. Çünkü ikimizde biliyoruz ki bu doğru değil.
Tell me that's not true.
Bunun doğru olmadığını söyle.
Tommy, baby, tell me that's not true.
Tommy, bebeğim, bana bunun doğru olmadığını söyle.
I need you to tell me that... it's not true.
Bana bunun doğru olmadığını söyle.
Mark, tell me that's not true.
Mark, bana bunun doğru olmadığını söyle.
Tell me that's not true. Yeah, it's sad.
Doğru olmadığını söyle.
Tell me that's not true.
Hadi böyle olmayacağını söyle.
Li, tell me that's not true.
Li, bunun doğru olmadığını söyle.
Please tell me that's not true.
- Lütfen, bunun bana doğru olmadığını söyle.
Please tell me that's not true.
Lütfen bana bunun doğru olmadığını söyleyin.
You'll just tell me some version of the truth that's not very true.
Gerçeğin pek de gerçek olmayan bir hâlini anlatasın diye mi?
Tell me that's not true.
Doğru değilse söyle.