Temporary traduction Turc
3,812 traduction parallèle
Luminous beings are we, but temporary vessels our bodies are. And we shall all find ourselves here, in time.
Zeki varlıklarız biz, fakat geçici araçlardır bedenlerimiz ve hepimiz zamanı geldiğinde kendimizi burada bulacağız.
This landscaping thing is only temporary.
Bu bahçe düzenleme işi geçici zaten.
It can be a temporary thing, but you need sleep, and I need a roommate. We can get somebody else at the end of the month. Whatever you want.
Deacon asansörde beni öptü ve Juliette Barnes'la turdayım.
It's not super great for my ego that I'm losing out to fly-eating amphibians, but it's temporary.
Suda yaşayabilen ve sinekle beslenen canlılara onu kaptırmam egom için çok iyi değil ama, bu sadece geçici bir süre.
I've already taken temporary measures to minimize the damage.
Zaten zararı en aza indirmek için geçici ölçüleri aldım.
One side of your body is affected by temporary paralysis.
Vücudunun bir tarafı geçici olarak felç geçiriyor.
He had a lot of temporary part-time jobs, but one source of income remained steady the whole time.
Bir çok geçici yarı zamanlı işte çalıştı ama tüm zaman boyunca sabit gelir kaynağı vardı.
- It's temporary.
- Geçici olarak.
Even if it was only temporary.
Geçici olsa bile.
Simone, this is my assistant Carrie and her temporary replacement Terrell Owens.
Simone, bu karşındaki asistanım Carrie bu da geçici vekili Terrell Owens.
Concussions can cause temporary blindness.
Beyin sarsıntısı, geçici körlük yapabilir.
Mm, there's part of me that wishes it was more than temporary. People.
Bir parçam geçicilikten fazlasını istiyor burası için.
I don't like getting attached to temporary things either, Mike.
Geçici şeylere takılıp kalmayı sevmem Mike.
Every living thing is just a temporary home for carbon atoms that existed long before there was life on Earth and will exist long after Africa and Earth are gone.
Her canlı, yeryüzünde yaşam başladığından beri var olan ve Afrika ile Dünya'nın yok olmasından çok sonraları bile var olacak karbon atomları için gelip geçici bir meskendir.
Temporary police.
Geçici bir polis.
So, uh... the new cook's only here on a temporary basis.
Yeni aşçı, sadece geçici olarak burada.
This was just supposed to be a temporary distraction till we got back to the cupcake thing.
Bu işin sadece cupcake işine dönmeden önce bizi oyalaması için yaptığımız geçici bir iş olması gerekiyordu.
It's temporary.
Bu sadece geçici.
Well, it's temporary.
Geçici ama.
Temporary.
- Geçici.
The flowers will be temporary.
Çiçekler geçici olarak burada.
This was always supposed to be temporary.
- Başından beri geçici bir durumdu.
So there's this thing called furlough, where they grant an inmate temporary leave...
Sizler için bir izin türü var. Bir mahkûma geçici olarak gitmesi için...
Yeah, well she just needs something temporary until her banana business gets going.
Evet, o sadece geçici olarak muz işiyle ilgileniyor.
You said this was temporary.
Bunun geçici olduğunu söylemiştin.
The first two weeks he was living in like a temporary hotely type place, then his family joined him, they moved to a small apartment, 415 Ferndale.
Şehre ilk geldiğinde iki hafta geçici olarak bir oteldeymiş sonra ailesiyle birlikte 415 Ferndale'de küçük bir daireye taşınmış.
No, up till a couple years ago it was a temporary holding cell.
Hayır, birkaç yıl öncesine kadar geçici mahkum hücresiydi.
They all lived in temporary spaces, none of which were the Ritz.
Hepsi geçici yerlerde yaşamışlar ama durumları da çok iyi değil.
Even if it was temporary, he wanted to show it could be done. But why?
Bu geçici bile olsa neler yapabileceğini göstermek istedi.
We're tracking them down, but until then, he's going to be a temporary ward of the state.
Onları bulmaya çalışıyoruz ama o zamana kadar devlet gözetiminde kalacak.
As his attorney, I am assigning myself temporary guardianship.
Onun avukatı olarak kendimi onun geçici vasisi olarak atıyorum.
Yolanda, this is my temporary assistant Terrell Owens.
Yolanda, bu benim geçici asistanım Terrell Owens.
Look, it'd just be temporary, Lois.
Geçici olarak Lois.
To temporary amusement park.
Geçici lunaparka.
Temporary. For 3 months.
Geçici olarak buradayım.
Okay, so we rent temporary offices in the meantime.
Peki, o halde biz de bu arada geçici bir yer kiralarız.
He has issued - a temporary restraining order.
- Geçici bir yasaklama emri çıkardı.
After careful review, I've determined that this case requires more than any sort of... temporary action or sidebar could solve.
Dikkatli bir incelemenin sonucunda bu davanın geçici bir müdahale veya özel duruşmadan daha fazlasıyla görülmesi hükmüne vardım.
Plus I'm gonna reset your custody arrangement without restrictions and dissolve this temporary restraining order.
Ayrıca, vekalet durumunu serbest bırakıp geçici yasaklama emrini iptal ediyorum.
But I do wanna thank my temporary roomies Brad and Jane for your hospitality, your support, and your vast collection of cashmere throws.
Ama geçici ev arkadaşlarım Brad ve Jane'ye misafirperverlikleri, destekleri ve ve engin kaşmir şal koleksiyonları için teşekkür ederim.
It's just temporary until Tom and Wanda's bees are out of my trailer.
Bu Tom ve Wanda'nın arıları benim karavandan çıkıncaya kadar geçici bir süre.
"who can induce paralysis, cataplexy, hypnagogic hallucination, and the temporary illusion of death."
Felç, kas gevşekliği, halüsinasyon ve geçici ölüm yanılsamasına sebep olabilirler. "
Temporary number?
- Geçici numara mı?
We're just... enjoying a temporary detente.
Sadece bu geçici yumuşak havanın tadını çıkarıyoruz.
This is just temporary.
Bu geçici bir şey.
We are in charge of the temporary work for the nuclear sites.
Nükleer bölgeler için geçici işlerden sorumluyuz.
We call this a unit outage, it's temporary.
Biz buna "birim kesintisi" diyoruz, daimi değil.
Seeing as how, you know, this is a temporary situation.
Geçici bir durum olduğu düşünülürse.
I'd have to file a writ of temporary release, get an escort.
Mahkemeden geçici tahliye için emir çıkartmalıyım, eskort ekibi bulmalıyım.
- Temporary command.
- Geçici sorumlu.
As long as it's voluntary and temporary.
Madem gönüllü ve geçici, tamam.