Term solution traduction Turc
42 traduction parallèle
A creative approach, but hardly a long-term solution.
Yaratıcı bir yaklaşım ama uzun vadeli bir çözüm değil.
This is not a long-term solution.
Bu uzun vadeli bir çözüm değil.
The problem, sir is that it's a short-term solution
Efendim, bunun tek dezavantajı kısa vadeli bir çözüm getirecek olmasıdır.
It's never gonna be a long-term solution to Cyril's violent episodes.
Bu Cyril'ın şiddet nöbetlerine yönelik uzun vadeli bir çözüm değil.
We don't need a long-term solution.
Uzun vadeli bir çözüme gerek yok.
I'm gonna have to find a more long-term solution.
Sıçayım.
Is that really a viable long-term solution?
Bu gerçekten sürdürülebilir uzun vadeli bir çözüm mü?
Even if Dr. Beckett comes up with what appears to be a long-term solution would we ever trust them enough to integrate them into any society of humans?
Ama Doktor Beckett uzun dönemli bir çözüm bulsa bile onlara herhangi bir insan toplumuyla birleştirebilecek kadar güvenecek miyiz?
I'm assuming this isn't your idea of a long-term solution.
Galiba fikrin uzun süreli bir çözüme yönelik değildi.
That our respective relationships are not necessarily the best long-term solution.
İlişkilerimizin, ayrı ayrı.. .. bizim için en iyi uzun vadeli çözüm olmadığını biliyoruz.
But it's hardly a long-term solution.
Ama bu pek uzun süreli bir çözüm değil.
No, I think the more likely scenario is that they find an antidote that works as a short-term solution to the existing threat, then they work on weaponizing the protein.
Hayır, ben şu an ki durum için bir aşı üretip,.. ... daha sonra bunu silaha çevirip kullanabilecekleri bir ihtimal düşünüyordum.
The best long-term solution is we pretend like we never even talked and that you never pointed a finger at Two-Man even if some other cop ever asks you, okay?
Uzun vadeli en iyi çözüm hiç konuşmamış gibi yapmak ve diğer polisler sana sorsa bile asla Two-Man'i satmamak, tamam mı?
And we're sympathetic.But her living here... just not a long-term solution.
Ve biz de onu anlamaya çalışıyoruz. Ama onun burada yaşaması... Kalıcı bir çözüm değil.
No of fence but I don't wanna owe your team. I'm looking for a more long-term solution. So can you get me her number?
Alınma ama takımına borçlanmak istemiyorum ve daha uzun soluklu bir çözüm arıyorum bu yüzden, bana numarasını verebilir misin?
But while I am trying to find a long-term solution,
ama ben uzun süreli bir tedavi bulana dek..
Hopefully this is a short term solution, get us through the winter.
İnşallah bu kısa süreli bir çözümdür kışı atlatmamıza yeter.
You know, this is some creative problem solving here, but it's not a long-term solution.
Soruna yaratıcı bir çözüm bu. Fakat uzun vadede çözüm olmaz.
He's had four fusions already, so we're really going for a long-term solution.
Zaten dört füzyon geçirmiş. O yüzden uzun vadeli bir çözüm getiriyoruz.
Because it's a short-term solution.
Çünkü bu geçici bir çözüm olurdu.
I don't know if this whole splitting time thing is good long-term solution.
Böyle paylaşmalı bir çözüm uzun vadede olmaz gibi geliyor.
Rhino, whatever Ethan's issues are, spying is not the long-term solution when the issue is trust.
Ethan'ın sorunu ne olursa olsun casusluk çözüm değil.
We need a long-term solution.
- Kalıcı bir çözüm bulmamız lazım.
I'll give you a long-term solution.
- Sana bir çözüm yolu söyleyeyim.
You shaved, you showered you realized wearing Lyndsey's underwear wasn't a long-term solution.
Tıraş oldun, banyo yaptın. Lyndsey'nin iç çamaşırını giymenin uzun soluklu bir çözüm olmadığının farkına vardın.
You know you can't rob banks 24 hours a day, so that's not a long-term solution.
Günün yirmi dört saati banka soymaya devam edemezsin bu durum uzun süre devam edemez.
When they realized that killing other people was... not a long-term solution, then they needed us back.
Başka insanları öldürmenin uzun vadeli çözüm olmadığını görünce bize ihtiyaçları doğdu.
A long-term solution.
Ancak artık uzun vadeli bir çözüm bulmamız gerekiyor.
Now, I'm sympathetic to that as a possible long-term solution,
Bu, uzun soluklu çözümlerde sempatik gelebilir...
It's a short-term solution.
Bu kısa dönemli bir çözüm.
I mean, it's not a long-term solution, but it'll have to do until I think of something better.
Yani uzun vadeli bir çözüm değil ama daha iyi bir şey aklıma gelene kadar işe yaramak zorunda.
And it's not a long-term solution.
Ve bu uzun vadeli bir çözüm değildir.
Probably not a long-term solution.
Büyük ihtimâlle uzun süreli bir çözüm değil.
Look, shoplifting is not a long-term solution.
Bak, hırsızlık uzun vadeli bir çözüm değildir.
I mean, what I need is a long-term solution.
Benim uzun vadeli bir çözüme ihtiyacım var.
But building armaments and autobahns could only be a short-term solution to Germany's economic problems.
Ama silah ve otoyol yapımı Alman ekonomisi için kısa vadeli çözümlerdi.
Gas vans are a short-term field solution.
Gaz minibüsleri kısa süreli çözümlerdir.
Because shifting the way we act and live is part of the solution, long-term.
Çünkü davranış şeklimizi değiştiriyor ve çözümün uzun vadede bir parçası oluyoruz.
But quarantine is not a long-term solution. I know.
Biliyorum.
Here at the Center for Advanced Health and Living, our procedure provides a solution for any long-term health concerns.
Gelişmiş Sağlık ve Yaşam Merkezi'nde yöntemlerimiz, uzun süreli sağlık sorunlarına çözüm getiriyor.
If we don't find a solution, at this term of acceleration, this will consume the world in a matter of months.
Bir çözüm bulamazsak ve bu hızla yayılmaya devam ederse bir yıla kalmadan tüm dünyayı yok eder.
It's not a solution. Not long-term.
Bu, uzun vadede bir çözüm değil.