English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That's all that matters

That's all that matters traduction Turc

1,020 traduction parallèle
All that matters is that there's no story that he ever made anyone blind, no story that he made anyone a cripple, or ever raised his hand except to heal.
Önemli olan, onun kimseyi kör ettiğine, sakatladığına veya şifa dağıtmak dışında kimseye el kaldırdığına dair hikaye olmaması.
That's all that matters, that's all.
Tek önemli olan bu, sadece bu.
That's all that matters to me, is this day and this minute.
Benim için tek önemli olan bu, şu gün ve şu dakika.
We're together, that's all that matters.
Birlikteyiz, önemli olan da bu.
That's all that matters now.
Önemli olan bu.
That's really all that matters.
Önemli olan da bu.
That's all that matters - his life.
Önemli olan tek şey bu, onun hayatı.
That's all that matters.
- Önemli olan bu işte.
Well, that's all that matters.
Önemli olan da bu.
I look it, and that's all that matters.
Bunu görmek, tek önemli konu bu.
We're going on holidays and that's all that matters.
Tatile gidiyoruz, önemli olan da bu.
But it's not all of this that matters so much.
Olanlar aslında o kadar önemli değil.
As long as we go on loving each other, that's all that matters.
Birbirimizi sevmeye devam ettiğimiz sürece, gerisi önemli değil.
If he loves you, that's all that matters.
Eğer o seni seviyorsa, mesele yok.
- It's all that matters.
- Tek önemli olan o.
He always will be, too. Now, that's all that matters here today, and if you don't know that, Judge, you ain't no judge.
Ariadne, ikizler ve Holly'nin babamla akraba olmadıkları bir gerçek.
Well, the chapel is being built and that's all that matters.
Bir kilise yapıyoruz. Ve asıl önemli olan konu budur.
I feel alive, and that's all that matters.
Hayat doluyum ya, en mühimi bu işte.
That's all that matters.
-... atmaktır.
The money's good. That's all that matters.
Paralar gerçekse sorun yok demektir.
That's all that matters.
Önemli olan bu.
That's all that matters in this goddamned world!
Bu lanet olası dünyada önemli olan tek şey!
You're safe now, that's all that matters.
Artık güvendesin. Önemli olan tek şey bu.
You're my wife now, and that's all that matters.
Sen benim karımsın, ve önemli olan tek şey bu.
That's all that matters.
İşte tüm mesele bu.
As long as in my eye... you are the most beautiful, that's all that matters
benim gözümde... Dünyanın en güzelisin, önemli olan bu
That's all that matters.
Önemli olan sadece bu.
That's all that matters.
Önemli olan da bu.
If someone is brought in from outside... Well, there could be objections. I have no objections and that's all that matters.
Son zamanlarda Mayer Özür dilerim, ama bana itiraz etmeyeceğinden emin misin?
His publishers are happy. That's all that matters.
Yayımcıları memnun ve bu konuda hepsi bu kadar.
- That's all that matters.
- Önemli olan da bu.
That's all that matters to me.
Benim için sadece bunun önemi var.
We've all kept this company going, and that's what matters.
Bu kumpanyayı hep birlikte yaşattık, bence önemli olan bu.
That's all that matters.
Bu her şeye yeter.
That... that's all that matters.
O kadarı bile yeterli.
That's all that matters, isn't it?
Önemli olan da bu, değil mi?
All that matters is that he's alive and well.
Önemli olan yaşıyor ve iyi.
All that matters is that you have identified him.
Tek önemli olan, onun kimliğini saptamış olman.
They love each other. That's all that matters.
- Aşk tüm mesleleri halleder.
Later that afternoon... we all walked down to the water's edge... and the talk had shifted away from Nazis... to more important matters.
O gün akşam üzeri hep birlikte plaja yürüdük. Ve konu Nazilerden daha önemli meselelere doğru yön değiştirdi.
I've felt loved, and that's all that matters.
Aşık oldum ve önemli olan bu.
But as long as he tells you he loves you, I guess that's all that really matters.
Ama sana seni sevdiğini söylemesi en önemli mesele bu sanırım.
That's all that matters.
Asıl önemli olan da bu.
And that's all that matters tonight.
Ve bu geceki en önemli şey de bu.
We're happy together, that's all that matters.
Bütün bunlara rağmen, birlikte mutluyuz.
THAT'S ALL THAT REALLY MATTERS. "
Asıl önemliside bu. "
That's all that matters.
Önemli olan tek şey bu.
All right. Fine, let's talk about something that matters.
Bu çok iyi bir film, bizi ilgilendiren şeyde bu zaten.
That's all that matters, hmm?
Tek önemli olan bu, hmm?
She's under age is all that matters.
Reşit değil, önemli olan da bu.
Well, that's all that matters.
En önemlisi bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]